V. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ İZMİR'DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde yapıldı.

Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde yapıldı.  Kongre kapsamında bir de sergi düzenlendi. Etkinliğin sergi bölümüne hidrolik pnömatik sektöründe faaliyet gösteren 100‘e yakın firma, firma temsilciliği, kurum ve kuruluş katıldı.
Oda Başkanı Emin Koramaz kongre açılış konuşmasında, krize karşı üretim, yatırım, küçük ve orta boy işletmeler ile sosyal kesimlere dönük ivedi bir ekonomik, sosyal destek programı önerdi.

Oda merkezi adına İzmir ve İstanbul Şubelerimizin birlikte düzenlediği Kongrenin açılış konuşmaları İzmir Şube Başkanı Mehmet ÖZSAKARYA, İstanbul Şube Başkanı İlter ÇELİK, Kongre Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tuna BALKAN, Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ, Makina İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa DİRİN ile Akışkan Gücü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet SERDAROĞLU tarafından yapıldı.
Avrupa Hidrolik ve Pnömatik Akışkan Gücü Birliği-CETOP eski Başkanı Amadio BALZANİ de "Avrupa Akışkan Gücü Piyasası, Yeni Gelişmeler ve Trendler" konulu bir konferans verdi.

Kongrenin açılışında yapılan konuşmalar aşağıda özetle verilmiştir.
İzmir Şube Başkanı Mehmet ÖZSAKARYA: 
"Kongremiz 1999 yılından bu güne kadar hidrolik pnömatik alanında ülkemizdeki bilgi ve teknolojinin paylaşılmasında çok önemli bir rolü üstlenmiştir. Bu önemli üretim ve hizmet alanı ilk kez kongremizin çatısı altında "sektörel" bir yapı kazanmıştır. Bu sürecin ardından örgütlenmeye dönük adımlar atılmış, sorunlara ortak çözüm önerileri oluşturma çalışmaları başlamıştır. 
Kongremizde sunulan bildirilerden, panel konuşmalarından oluşan yayınlar yaklaşık beş bin sayfalık bir literatür oluşturmuştur. Yine ilk kez İngilizce- Türkçe teknik terimler sözlüğü ve iki temel eğitim kitabı da kongremizde yayınlanmıştır. 
Hidrolik pnömatik kongrelerinde bugüne kadar 6 bini aşkın mühendis ve teknik eleman, yüzlerce konu başlığında düzenlenen kurs ve seminerlerde mesleki eğitim almıştır. 
Kongrelerimizden edindiğimiz deneyimle ve uzman üyelerimizin katkılarıyla Şubemizde ücretsiz yaz okulu programlarımızda yeni mezunlara hidrolik pnömatik eğitimi vermekteyiz. Yeni mezunların eğitimlerimize gösterdiği büyük ilgi, bu alanda örgün eğitim ayağının hala boşta durduğunun bir göstergesidir.
Sektör, kongremizin ufuk açıcılığında araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yönelmiştir. Bu süreçte yayın yaşamına başlayan onlarca yayın ve dergi sektörün iletişimini geliştirmiştir. 
Üniversiteler, sektör dernekleri, ilgili bakanlık temsilcileri kongremizde bir araya gelerek geniş ve etkileşimli bir platform oluşturmuştur. 
Geçen 8 yılda tüm bu gelişmelere ortam sağlayan, Odamız, misyonunu doğru bir vizyonla yerine getirmenin haklı mutluluğunu yaşamaktadır. Ben buradan bugüne kadar kongrelerimize katkıda bulunan, katılan, destek veren, emek veren tüm kişi, kurum, kuruluş ve firmalara bir kez daha teşekkür ediyor ve mutluluğumuzu sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum. 
Kongrelerimizin panellerinde, forumlarında dile getirdiğimiz, sonuç bildirgelerinde yer verdiğimiz öneri ve taleplerimizin hepsi gerçekleşmedi elbette. 
Ancak bu süreçte birlikte yarattığımız ortak bilinç ve bilgi birikiminin geleceğe ışık tutan büyük bir güç yarattığına inanıyoruz. 
Akışkan gücü sektörü, kontrol ve otomasyon teknolojileri aracılığıyla pek çok üretim alanında yer alan, makina mühendisliğinin en nitelikli hizmeti üretebildiği önde gelen uygulama alanlarındandır. Mekanik, elektronik, bilgi işlem, programlama gibi disiplinler arası niteliğiyle mekatronik anlamında, katma değeri yüksek özgün çözüm ve projeleri kolayca üretebilecek bir sektördür. Akışkan gücü sektörü gelişme politikalarını sadece bileşen pazarlama ve ticareti ile kısıtlamamalı, değişen Pazar ve rekabet koşulları içinde yapılacak fırsat ve tehlikeler analizleriyle orta - uzun vade planlarını oluşturmalıdır. 
Sektörde Ar-Ge‘nin yanı sıra sektörde Ür-Ge‘ye gidilmesi gerekmektedir. Endüstriyel ürün geliştirme, ar-ge‘ye, yani genel araştırma- geliştirmeye göre daha ekonomik olanaklarla daha kısa sürede hedefleri gerçekleştirmede başarı getirebilir. 
Değerli Konuklar, Değerli Üyelerimiz, 
Tüm dünyanın yaşadığı ve ülkemizde de etkilerini görmeye başladığımız ekonomik krize rağmen bugün burada bu çatı altında birlikte olmamızı her zamankinden daha anlamlı ve değerli görüyorum. 
Çünkü krizler, moral ve motivasyonu yok ederek, insanları, kurumları, firmaları kendi köşelerine çekilmeye iten bir psikolojiyi ortaya çıkarır. Korunmaya ve eldekini savunmaya yöneltir.
Oysa bu süreçler tam da yeni arayışların, dinamizmin, birlik oluşların enerjisi içinde bir duruşu gerekli kılmaktadır aslında. Bu noktada gözü kara risk almaktan söz etmiyorum.  Önceliklerin yeniden gözden geçirilmesinden ve doğru bir sıraya konulmasından bahsediyorum. 
İşte bu nedenle reel söktörün temsilcileri olarak, ekonomik krize karşın, bugün burada kongremize katılarak, sektörün bu en büyük platformunda yerinizi aldığınız ve birlikte üretmekten yana tercih kullandığınız için hepinizi kutluyor ve yürekten teşekkür ediyorum. 
Sizlerin sergilediği bu duruş, bu krizin hem ülkemiz hem de içinde yer aldığınız kurumlar açısından en doğru şekilde atlatılmasına katkıda bulunacak doğru tavrın bir örneğidir. İşte bu yüzden bugünkü katılımınızı her zamankinden daha anlamlı görüyor, bugün burada bulunduğunuz için büyük teşekkürümü ifade etmek istiyorum."

İstanbul Şube Başkanı İlter ÇELİK: 
"Makina Mühendisleri Odası olarak her alanda meslek alanlarından yola çıkarak üretmeye devam ediyoruz. Odamızın amaçları doğrultusunda toplumsal fayda üretiyoruz. Bu üretimlerimizden birisi de her dönem düzenlediğimiz kongre, sempozyumlarımızdır. Hidrolik - Pnömatik Kongresi 1999 yılından beri sektörünün en kapsamlı kongresi olması özelliğini de taşıyarak devam ediyor.
Her türlü imalat makinaları, ambalaj makinaları, takım tezgahları, gemi inşa sanayi, barajlar, uçaklar, demir-çelik, tekstil, tarım makinaları vb. sektörlerinin hidrolik ve pnömatik alanından talebi vardır. Hidrolik ve pnömatik sektörünün sanayi için önemi büyüktür.
Hidrolik pnömatik meslek disiplininin ve hidrolik pnömatik sektörünün gelişmesine paralel olarak yetişmiş eleman gücüne olan ihtiyaç artmaktadır. Ülkemizin mühendislik birikimi doğrultusunda, ülke kaynakları kullanılarak ürünleri geliştirmek ve imalat süreçlerini iyileştirmek gerekir. Yerli üretimin geldiği noktanın sektörün hitap ettiği sanayiye engelsiz aktarılması ve buna bağlı olarak sektördeki yerli üretimin ağırlığının artması yurtdışından ülkemize makina ve elemanlarının girişini engeller.
Odamız, bu doğrultuda üyelerimize ve sektördeki teknik elemanlara, yeni teknolojileri ve gelişmeleri yeterli şekilde ulaştırmak amacıyla hidrolik pnömatik alanında çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmalarda AKDER ile işbirliği yapmaktayız. Üniversitelerde öğrencilere yönelik eğitimler sunmaktayız.
İthalatın kolaylığı ve karlılığı yerli firmaları üretimden uzaklaştıran önemli etkendir. Yerli üretimin ve yerli üretim kalitesinin artırılması kongremizde ele alınan başlıca konularındandır.
AR-GE olanaklarının yetersizliği, teknolojik ve endüstriyel birikimin yetersizliği, sermaye ve finansman yetersizliği, istikrarlı ve güvenilir iç pazar olmaması, maliyetlerin yüksek oluşu, standartlar uygun olmayan ithalat ve haksız rekabet sektörün temel sorunlarındandır.
Şimdi bu sorunlara küresel ekonomik kriz boyutu eklenmiştir. Ülkemizde krizden en çok reel sektörün etkileneceği söylenmektedir ki bu çok doğru bir tespittir. Kamunun tüm yatırım ve üretim alanlarından hızla çekilmesi, reel sektörle ilgili düzenlemelerin yapılmaması, rant politikalarının bir türlü üretim politikalarına dönüşmemesi reel sektörü en kırılgan noktaya taşımıştır. Bu da ülkemizde işsizliğin ve yoksulluğun tırmanacağı bir süreci göstermektedir ki zaten % 20‘si açlık, % 50‘si yoksulluk sınırında yaşayan bir halkın önümüzdeki süreçte neyle karşılaşacağını görmek için müneccim olmaya gerek yoktur."

Kongre Yürütme Kurulu Başkanı Prof. D. Tuna BALKAN: 
"Hidrolik Pnömatik Kongresi düzenlendiği ilk yıldan itibaren ekonomik krizlerle uğraşmak zorunda kaldı. Bu yıl yine tüm dünyayı etkileyen finansal krizin gölgesinde kongremizi gerçekleştiriyoruz. Umarız 2001 yılında yaşadığımız büyük krizde alınan önlemler bugünü nispeten geçmişe oranla daha rahat atlatmamızı sağlar.
Kriz süreçlerini incelediğinizde en kaliteli ürünü, en kısa zamanda üreten, projelendiren, satış sonrası hizmetleri ile kullanıcısını, müşterisini sürekli takip eden kurumların ayakta kaldığını görüyoruz.
Ekonomik kriz dönemlerinde moral değerler her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Bu yıl ki kongre ve serginin de umarım hepimize böylesi bir etkisi olur.
Kongre çalışmaları kapsamında bu yıl pek çok yenilik planlayarak hayata geçirdik. Bunlardan biz yürütme kurulu üyeleri için en heyecan verici olanı sanırım Gaziantep, Denizli, Konya ve Adana‘da gerçekleştirdiğimiz bölgesel konferanslardı. Sekiz yüzü aşkın mühendis ve teknik elamanın katıldığı bu konferansların katılımcılar açısından da yararlı olduğu inancındayım. Buradan bu güzel organizasyonları gerçekleştiren ev sahibi Şubelerin yöneticilerine tekrar teşekkür ediyorum."

Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ‘ın konuşmasının tam metni: 
Sayın Konuklar, 
Değerli Meslektaşlarım, 
Değerli Basın Mensupları, 
Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. V. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisine hoş geldiniz. 
Üye sayısı 70 bine ulaşan Odamızın faaliyetlerini iki ana başlıkta toplamak mümkündür. Birincisi meslek ve meslektaşın korunması ve geliştirilmesi; ikincisi ise mesleki bilgi birikimi ve örgütsel gücümüzün ülkemizin kalkınması ve halkımızın yararına sunulmasıdır. 
Odamızın düzenlediği kongre, kurultay, sempozyum etkinlikleri, meslek içi eğitim çalışmaları, teknik mevzuat, onaylanmış kuruluş ve akreditasyon çalışmaları, mesleki denetim, bilirkişilik-ekspertizlik, teknik ölçüm hizmetleri, uzmanlık alanlarımızla ilgili raporlar ve zengin yayın çalışmaları bu kapsamda yürütülmektedir. 
Bütün bu çalışmaların, harcanan emeklerin tek bir amacı vardır. Bu amaç ülkemizin sanayileşmesi ve demokratikleşmesi, halkımızın çağdaş ve mutlu bir yaşam sürmesidir. 
Değerli Katılımcılar, 
Odamızca 2008-2009 çalışma döneminde de meslek ve uzmanlık alanlarımız ve bağlantılı sektörlere ilişkin enerjiden tesisata, tekstil teknolojilerinden iş güvenliğine, uçak ve havacılıktan endüstri mühendisliğine, kaliteden kaynağa, makina tasarımından tıbbi cihaz teknolojilerine, demir çelik sektöründen bakım teknolojilerine varana değin 21 adet ulusal ölçekli bilimsel kongre, kurultay, sempozyum düzenlemektedir. 
Bu etkinlikler arasında Hidrolik Pnömatik Kongrelerimizin özel bir yeri bulunmaktadır. Çünkü sektör tamamen bir mühendislik sektörüdür. Ürün tasarımından imalata, kullanım alanlarına, satış ve bakım hizmetlerine kadar sürecin her aşamasında üyelerimiz görev yapmaktadır. Bu nedenle sektörün geliştirilmesi ve korunması bizim için oldukça önemlidir. 
Bu anlamda 8 yıldır düzenlenen ve bu yıl beşincisini yaptığımız kongre ve sergimiz azımsanmayacak işlevleri yerine getirmiştir. 
Her şeyden önce yerli üretimin önemi anlaşılmış; AR-GE ve inovasyonun sektör ve sanayinin geneli açısından önemi kavranmıştır. 
Sektörün ilk örgütlerinden olan AKDER, Kongre platformlarının verdiği motivasyon ve güçle büyük bir gelişme sağlamış ve standartlara yönelik çalışmalar gerçekleştirmeye başlamıştır. 
Yine bu kongrelerimiz sayesinde hidrolik pnömatik alanında çok az olan Türkçe yayın sayısı artmıştır. Bugün, yanılmıyorsam 12 adet sektörel yayın var ve önemli bir kısmının başlangıç tarihleri 1999 ve sonrasına aittir. Bu da kongre ve sergi platformlarının getirdiği hareketliliği ifade etmektedir. 
Kongre platformlarında alt yapısı hazırlanan 4 adet temel kitabın yanı sıra asansörler, tesisat, otomotik kontrol ve diğer uzmanlık alanlarımızdan hidrolik pnömatik ile bağlantılı çok sayıda kitap basımı da gerçekleştirilmiştir. 
Sektör basılı/yazılı eser geleneği bulunmayan bir sektördü, ancak sözünü ettiğim çalışmalarla bu durum aşılmıştır. 
Değerli Katılımcılar, 
Bu kongremiz, önceki kongrelere göre çok farklı koşullarda düzenlenmektedir. Bildiğimiz gibi mevcut uluslararası sistem finansal kriz ile yeni bunalım ve krizlere açık bir süreci yaşamaktadır. 
Finans mekanizmalarında başlayan alt üst oluşun ABD ve Avrupa‘da yol açtığı/açacağı devasa maliyetin özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelere fatura edilmesi kaçınılmazdır. Bu durum ile sanayi ve ekonomimize ilişkin birikmiş olumsuzlukların çakışması, Türkiye‘nin önemli zorluklarla karşılaşacağının işaretlerini sunmaktadır. 
Çünkü "küreselleşme sürecine uyum" adı altındaki ekonomik politikalarla Türkiye genelinde sübvansiyonlar büyük ölçüde kaldırılmıştır. KİT yatırımları durdurulmuş, büyük ölçekli sanayi kuruluşları ile stratejik kuruluşlar özelleştirilmiştir. Sabit sermaye yatırımlarında önemli gerilemeler yaşanmış, Gümrük Birliği hedefleri doğrultusunda tüm sektörlerde korumacılık asgariye indirilmiştir. 
Öz kaynaklardan çok ithal kaynaklar girdi olarak kullanılmış, küresel güçlerin dayattığı iş bölümü ile fason üretim ve taşeronlaşma egemen kılınmıştır. Kaynak tahsisinin piyasalar yoluyla sağlandığı, ihracatımızın ithalata bağımlı kılındığı bir sanayi modeline geçilmiştir. Ülke kaynakları üretken yatırımlar yerine hizmet ve finans sektörlerine yönlendirilmiştir.
Bütün bu politikaların sonucunda Türkiye ekonomisi cari açığını dış borçla kapatan, sıcak para akışına mahkum, yüksek cari açık, yüksek dış borç ve süreklileşmiş işsizliğe dayalı kırılgan ve sürekli kriz tehdidi altında bir yapıya büründürülmüştür. Bu durum Türkiye‘nin küresel gelişmelere bağımlılığını daha da artırmış "yukarısı hapşırdığında aşağısı nezle olur"a benzer bir durum yaratmıştır. 
Yalnızca son dönemlere ait büyüme, sıcak para, cari açık, cari açığın karşılanmasında kullanılan borçlanma oranları, özel sektörün kur riski, kamu ve özel sektör iç ve dış borç stokları, dış ticaret açığı, kapanan işyerleri, tüketici borçları, batık konut kredilerine ilişkin olumsuzluklar çok ciddi düzeylerdedir. 
Türkiye‘de istihdam yaratmayan ve gerçekte sıcak para destekli sözde "büyüme" yıllarından ekonominin ölçeğinin küçüleceği, ihracat ve ithalatının gerileyeceği bir döneme girilmektedir. Bu, doğrudan reel sektörün krizi anlamına gelmektedir. 
Hidrolik-pnömatik girdilerini yaygın olarak kullanan demir-çelik, makina imalat, iş ve inşaat makinaları, otomotiv, savunma, gıda, ambalaj, gemi inşa, sağlık, barajlar, otomasyon ve robot teknolojileri gibi sektörler ve teknolojik alanların da içinde bulunulan kriz koşullarından etkilenmesi kaçınılmazdır. 
Ülkemizde ulusal bir sanayi ve kalkınma politikasının geliştirilmemiş olması ve ardından gelen nitelikli işgücü ve eğitim eksikliği, kalibrasyon, izlenebilirlik, akreditasyon konusundaki yaşanan sıkıntılar bu krizin en az hasarla atlatılmasında önemli bir engel olarak karşımızda durmaktadır. Gerekli önlemler alınmazsa çoğu KOBİ niteliğinde olmak üzere birçok işyeri üretimini durdurma, kapanma ya da büyük firmaların isteklerine tabi olma seçeneğiyle yüz yüze kalacaktır. 
Değerli Katılımcılar, 
Bütün olumsuzluklara karşın direnmek ve ayakta kalmak olanaklıdır. Sektörün sorunlarına da bu çerçevede eğilmemiz gerekmektedir. 
Ülkemizde hidrolik pnömatik sektörünün teknoloji kullanımı ve projelendirme açısından iyi bir yerde olduğu söylenebilir. Ancak üretim açısından aynı durum söz konusu değildir. Yerli üretimde bu alanda ilk üretimleri gerçekleştiren firmalar ile ciddi bir yol alınmış gibi görünse de gelinen nokta doyurucu değildir.
Ne yazık ki makina üreticileri yerli devre elemanlarını yeterince kullanmamaktadırlar. Makina imalat sanayinde, uluslararası kriterlere göre hidrolik-pnömatik ekipmanlarının kullanım oranı % 10 düzeyinde olması gerekirken, bu oranın ülkemizde çok daha düşük seviyelerde olduğu da bilinmektedir. 
Türkiye‘de yerli üretimin artması, daha önce saydığım sektörlerin üretim kapasitelerini artırmaları, kapasitelerini tam kullanmaları, ithalata yüklenmemek ve dışa bağımlılıktan kurtulmak ile olanaklıdır. 
Sektörün gelişimi esasen yatırımlarla sağlıklı temellere kavuşacaktır. Fakat otomotiv sektöründeki bir kaç yatırım ve ağır sanayideki kamu yatırımları dışında ciddi bir yatırım olmaması, sektörün ve tüm bileşenlerinin gelişiminin önündeki ana engeli oluşturmaktadır. 
Sektörün gelişimi esasen yatırımlarla sağlıklı temellere kavuşacaktır. Fakat otomotiv sektöründeki bir kaç yatırım ve ağır sanayideki kamu yatırımları dışında ciddi bir yatırım olmaması, sektörün ve tüm bileşenlerinin gelişiminin önündeki ana engeli oluşturmaktadır. 
Sektörün içinde bulunduğu sorunların arasında yetişmiş eleman eksikliği de bulunmaktadır. Hidrolik pnömatik teknolojisi o denli hızlı gelişmektedir ki, öncelikle eğitim kadrolarının sektördeki teknolojik gelişmeleri yakından izleyebilmeleri gerekmektedir. Makina Mühendisleri Odası ve sektörel kuruluşların yapacağı çalışmalara üniversiteler ve sektörün vereceği destekle, sektörün bu konudaki eksiklerinin üzerine gidilebilecektir. 
Dünyada dış ticaretin serbestleşmesi, artan iç ve dış rekabet, üreticilerimizi yenilikçi çalışmalara, yeni ve gelişen teknolojilere ayak uydurmaya zorlamaktadır. Pazara yeni giren ülkeler, genellikle düşük teknolojili ürünler imal etmektedirler. Dolayısıyla, gelişen teknolojileri izleyen ve uygulayan firmalar yeni şartlara daha kolay ayak uydurabileceklerdir. 
Yenilikçiliğe önem vermeyen, imal ettiği ürünleri devamlı olarak geliştirme çabasında olmayan, pazar ihtiyaçlarını gözleyip yeni modelleri programa almayan, bunları gerçekleştirmek için bünyesinde mühendis istihdam etmeyen kuruluşların yakın gelecekte ciddi sıkıntılar yaşamaları ve zorunlu olarak imalat konusundan çekilmeleri veya fason üretime yönelmeleri kaçınılmazdır. 
Benzer bir şekilde CE işareti uyum çalışmaları da çok önemli bir mühendislik konusudur. Dışardan alınacak danışmanlık hizmeti ile bu işleri yürütmek, her yeni model için yeniden hizmet almak çok daha pahalı bir yöntemdir. Bu nedenle krize karşı firmalarımızda son yıllarda artan mühendis istihdamının düşmemesini ve artarak devam etmesini diliyorum. 
Değerli Katılımcılar, 
Bizce çözüm yolu çok açıktır ve Türkiye‘nin önünde gerçekte tek seçenek bulunmaktadır. Bunun için bu ülkeyi yönetenler her şeyden önce bütün bu olumsuz gidişin nedeni olan dışa bağımlı ve küresel sermaye güdümlü politikalardan vazgeçmelidir. 
IMF ve DB gibi uluslararası finans kuruluşlarının dayattıkları "yapısal uyum ve istikrar programları" reddedilmelidir.
Yatırımlar artırılmalı, özelleştirme uygulamalarıyla devletin küçültülmesi saplantısından vazgeçilmeli, ithalat politikaları gözden geçirilmeli, yerli yatırımcı özendirilmeli ve korunmalı, devletin ekonomideki yönlendiriciliği artırılmalı, planlama yönelimi benimsenmelidir. 
Eksenine insanlarının mutluluk ve refahını, sosyal devlet anlayışını oturtan, öz kaynak ve birikimlerimize, bilim ve teknoloji politikalarına dayalı bir sanayileşme ve kalkınma planı uygulamaya konulmalıdır. 
Böylesi bir plan eşliğinde üretim, yatırım, küçük ve orta boy işletmeler ile sosyal kesimlere dönük ivedi bir ekonomik, sosyal destek programı hayata geçirilmelidir. 
Sanayileşen, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim, araştırma-geliştirme gibi alanlara kaynak aktaracak, gelir dağılımını düzeltecek, ulaşım, enerji, haberleşme olanaklarından en ucuz bir şekilde yararlanılabilecek, bölgesel eşitsizlikleri giderecek, toplumdaki tüm kesimlerin siyasi yaşamda yer almasını sağlayacak, eşitlikçi, adil, insan haklarına saygılı bir sosyal kalkınma ve demokrasi anlayışının egemen kılınması gerekmektedir. 
Ancak böylece ülkemizi barış ve gönenç içinde yaşanabilir kılmak olanaklıdır. Şiddet ve terör ortamının dayanaklarının ortadan kaldırılması, sadaka kültürünün ve gerici ideolojilerin etkinliğinin kırılması, toplumun etnik kökenleri, yaşam biçimleri ve dinsel inançları üzerinden birbirine düşman edilmesinin önüne geçilmesi ancak böylece mümkündür. 
Ancak böylece bugün çok zor gibi görünen her şeyi başarmak ve dünyada saygın bir ülke olmak pekâlâ olanaklıdır. 
Sözlerime son verirken, Düzenleme, Danışma ve Yürütme Kurulları ile Kongre Sekretaryasına, İzmir ve İstanbul Şube Başkan, Yönetim Kurulları ve çalışanlarına, Kongreye bildiri sunacak ve panel ve yuvarlak masada yer alacak değerli konuşmacılara, delege ve izleyiciler ile katkıda bulunan kurum, kuruluş ve üniversitelere ve sergiye katılım sağlayan tüm firmalara içtenlikle teşekkür ediyor Kongremizin başarılı geçmesini diliyorum."

AKDER Başkanı Ahmet SERDAROĞLU  ise, kongrenin oturum, kurs, atölye çalışmaları kadar sergi bölümünün de bilgi paylaşımı ve sektörün iletişimi açısından önemli olduğunu söyledi. Bundan sonraki amacın kongreyi uluslararası bir organizasyon haline getirmek olduğunu belirten Serdaroğlu, kongreye katılan ve katkıda bulunan herkese teşekkür etti.  
 
Makina İmalatçıları Birliği Başkanı Mustafa DİRİN  ise, Makina Mühendisleri Odası‘nı başarılı çalışmaları nedeniyle kutladı ve "Her mesleğe saygım var ancak makina üretimini ayrı tutuyorum. Makinacılar bugüne çizgilerini hiç bozmadan geldiler. Her türlü olumsuz koşula karşın üretme çabasını sürdüren makina imalatçıları 8,5 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Mesleğimle gurur duyuyorum. Bu kongreyi de çok önemli buluyorum. Bilgi paylaşıldıkça değer kazanıyor ve çoğalıyor.  Makina Mühendisleri Odasını, Akder‘i ve sektörde çalışanları kutluyorum" dedi.