SU SORUNLARI ÇALIŞTAYI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Küresel iklim değişikliği dolayısıyla mevcut su miktarı ve bu miktarın paylaşımı ile ilgili sıkıntıların baş göstereceğine vurgu yapılan etkinlikte yeraltı ve yerüstü sularının durumu, tatlı suya ulaşmanın güçleşmesi konularına da değinildi. Etkinlikte, İstanbul'da şu anda bile su arzında sıkıntılar yaşanırken mevcut su kaynaklarını tahrip edecek projelerden ve yapılaşmadan kaçınılması gerekliliğine vurgu yapılmıştır.

Su Sorunları Çalıştayı açılış konuşmasının ardından 8 oturumda, 30 farklı konuda alanında deneyimli konuşmacının katılımı ile devam etmiş ve kapanış konuşması ile sonlandırılmıştır. Etkinliklere toplam 1289 kişi katılmıştır.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener’in Su Sorunları Çalıştayı Açış Konuşması

"Sayın Konuklar, Sayın Meslektaşlarım,

Sevgili Basın Mensupları,

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygıyla, dostlukla  selamlıyorum.

Pandemi koşullarında yüzyüze olmasa da meslektaş ve uzman dostlarımızın birikimlerinin paylaşılacağı, İstanbul Şubemiz tarafından düzenlenen Su Sorunları Çalıştayı’na hoş geldiniz.

Yaşamsal önemdeki bir konu olan su sorunları hakkındaki bu çalıştaya katılan bütün döstlarımıza ve bu etkinliği düzenleyen İstanbul Şubemizin Yönetim Kurulu ile çalışan arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.

Değerli dostlar, öncelikle belirtmek isterim, hemen her konuda olduğu gibi su sorunları bahsinde de bağlantılı tüm konuları içeren bütünlüklü bir yaklaşım gerekmektedir. Çünkü su konusu yaşamın bütün alanlarıyla bağlantılıdır.

Sanayi, tarım, imar/yapı, ulaşım, enerji, maden, orman, hazine arazileri, koruma alanları, mera ve çayırlar, kıyılar, doğal kaynaklar, yeraltı-yerüstü su kaynakları gibi birçok alan birbirleriyle ilişkilidir.

Aynı şekilde dünya genelindeki iklim krizi ile su sorunları arasında da bağlar bulunmaktadır. 

Yakından bildiğimiz çevre sorunları, endüstriyel atıkların yol açtığı kirlilik, su kaynaklarının yanlış ve aşırı kullanımı, kaynakların kirlenmesi, su yataklarının değiştirilmesi, sulardaki organik yaşamın zarar görmesi, atık su politikasızlığı, arıtma sistemlerinin eksikliği veya yokluğu, kuraklık olgusu, ormansızlaşma, tarımsal alanların tahribi, çarpık-sağlıksız kentleşme, ranta dayalı imar ve yapılaşma politikalarının su sorununa etkileri söz konusudur.

Yanlış hidroelektrik, termik santrallar da  yine yakından bildiğimiz üzere su kaynaklarını olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

Diğer yandan belirtmek gerekir ki su ticari bir meta halindedir. Aynı zamanda birçok ülke arasında uluslararası bir sorundur. 

Bütün bu hususlar, doğa-çevre-toplum üzerindeki sömürü ve rant politikalarıyla birebir bağlantılıdır.

Bu noktada su yönetimi aynı zamanda, doğadan, çevreden, insandan yana bir siyasi irade ve diğer yanı ile de yaşam, ekoloji ve uygarlık sorunu olarak kendini göstermektedir.

Kamucu politikaların yokluğu, kamu yararı yaklaşımının tasfiyesi, kamusal denetim ve yaptırım eksikliği ve ile su sorunları daha da artmış bulunmaktadır.

Kısaca su sorunları, ciddi ve uzun erimli bir su yönetimi ihtiyacını  ortaya koymakta ve ülke, bölge, havza, kent ölçeklerinde yakın, orta, uzun vadeli ve bütünlüklü planlı yaklaşımları gerektirmektedir. Bu noktada çalıştayımıza katkıda bulunacak değerli konuşmacıları dikkatle dinleyeceğiz diyerek sözlerimi tamamlıyor, etkinliğin başarılı verimli geçmesini diliyorum."