ÖĞRENCİ ÜYE KURULTAYI 2023 GERÇEKLEŞTİRİLDİ
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Öğrenci Üye Kurultayı 2023, Ankara’da MMO Eğitim ve Kültür Merkezi’nde toplandı.
Mühendislik öğrencilerinin, mühendislik eğitiminin, üniversitelerin ve ülkemizin yaşadığı sorunları tartışmak, bu sorunların çözümü için politikalar üretmek amacıyla 1999 yılından beri iki yılda bir toplanan MMO Öğrenci Üye Kurultayının bu yıl ki ana teması “Eğitim ve Örgütlenme” olarak belirlendi.
MMO Öğrenci Üye Kurultayı 2023’te, üniversitelerin makina, endüstri, işletme, uçak, havacılık, uzay, imalat, üretim, sistem, mekatronik, otomotiv ve enerji sistemleri mühendisliği bölümlerinde öğrenim gören öğrenci üyeler temsil edilecek. On ikinci kez yapılacak olan Kurultayda, MMO’ya bağlı Şubelerde düzenlenen yerel kurultaylardan süzülen görüşler ışığında, “öğrenci üye örgütlülüğü, ülkemizdeki mühendislik eğitimi, üniversitelerde yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerileri ve meslek alanlarına ilişkin gelişmeler” tartışıldı.
Kurultayın açılış konuşmaları, TMMOB Başkanı Emin Koramaz, MMO Başkanı Yunus Yener ve öğrenci üyeleri temsilen Fırat Avcı tarafından yapıldı.
Oda Başkanı Yunus Yener, Kurultay açış konuşmasında özetle şöyle konuştu:
“Bugün eğitimdeki sorunların en ağır biçimlerinin yaşandığı alanlardan biri kuşkusuz üniversitelerdir. Üniversitelerde eğitimin niteliği, üniversitelerin kimliği ve toplumsal yaşamdaki konumları, iktidarca arzu edilen şekilde değiştirilmiştir. 2003-2023 arasında üniversite sayısı 78’den 208’e çıkmıştır ve Türkiye üniversite sayısında dünyada ön sıralarda yer almakta ama yükseköğretim eğitim sistemi kalitesinde çok gerilerde yer almaktadır. Eğitime ayrılan ödenekler, öğretim görevlisi sayısı ve üniversite koşulları gibi göstergelerde üniversite sayısına eşdeğer bir artıştan söz etmek mümkün değildir. Üniversitelerimiz ciddi bir gerici dönüşüm içindedir. Bu dönüşüm, iktidarın ülkeye dayattığı rejime paralel olarak üniversiteleri yeni ve gerici bir tasarıma tabi tutmuştur.
İktidarın gerici dünya görüşü doğrultusundaki bu dönüşümün en kullanışlı aracı, bildiğimiz gibi YÖK’tür. Üniversitelerdeki bu dönüşüme karşı çıkan öğrencilere yönelik baskılar da bilinmektedir. Bu iktidar döneminde binlerce öğrenci disiplin soruşturmasına uğramış, çeşitli cezalar almış ve hatta tutuklanmıştır. Özerk, demokratik, bilimsel ve akademik özgürlük temelinde hizmet vermesi gereken üniversiteler; iktidarın kendi suretini yerleştirdiği, gericiliğin kadrolaştığı, ideolojik, siyasal, kültürel baskılarla yönetilen yerlere dönüştürülmektedir. Tüm ilerici değerleri kendisine düşman olarak gören iktidar yüzlerce ilerici akademisyeni ihraç etmiştir ve bilimsel açıdan yetersiz insanlardan oluşan bir kadrolaşma politikası izlemektedir.
Gençlerin en yakıcı sorunu geleceksizlik ve belirsizliktir
İnsanların eğitim sayesinde kazandığı nitelik ve becerilerini ülkesine, halkına toplumsal yarar olarak yansıtabileceği koşulların oluşması zorunludur. Fakat iktidar her alanı yozlaştırdığı için hem eğitim hem de mesleğini sürdürmek için yurtdışına kaçış eğilimi vardır. Oysa bir ülkenin en önemli kaynağı, yetişmiş vasıflı insan gücüdür ve bu güç kalkınmanın en temel unsuru, tasarımın ve fikri mülkiyetin tek üreticisi olmasına karşın ne yazık ki ülkemizde “hoyratça” davranılmaktadır. Uygun ortamların sağlanması bir yana, kayırmacılığın hakim olduğu, biatın öncelendiği, liyakata, bilgiye, deneyime değer verilmediği, hukukun üstünlüğünün olmadığı bir yapıda bu hayati kaynağımızın ülkeden göçmesine sebep olunmakta ve “varsın gitsinler” denilmektedir.
Bugün ülkemizin gençlerinin en yakıcı sorunu geleceksizlik ve belirsizliktir. Gençler eğitim, yurt-barınma, beslenme-gıda, öğrenim ücretleri sorunları başta olmak üzere, olumsuz istihdam ve çalışma koşullarından dolayı da geleceğe umutla bakamaz hale gelmişlerdir. Bugün her üç gençten biri işsizdir. Genç işsizliği yüzde 38,9, genç kadın işsizliği ise yüzde 46,4 oranındadır. AKP iktidarı gençlerde geniş tanımlı işsizliği 13 puan artırmıştır. Çalışanlar da kendisi yerine başka bir çalışanın kolayca ikame edilebileceği tehdidi ile daha uzun mesai saatleri, düşük ücretler ve güvencesiz koşullarda çalıştırılmaktadır.
Mühendislik öğretimi zayıflatılıyor
AKP’nin “tek kişi yönetimindeki yeni Türkiye” kurgusu, üniversitedeki mesleki ve kültürel eğitimi doğrudan etkilemektedir. AKP döneminde “değişim/dönüşüm” adı altında meslek alanlarımızı etkileyen birçok düzenleme yapılmıştır.
Teknik öğretmenlere “mühendis” unvanı verilmesi, teknoloji fakülteleri ve uzaktan eğitim gibi mühendislik eğitiminin temelini aşındıran düzenlemeler söz konusudur. Eğitim-öğretimdeki teori-pratik uyuşmazlığı, öğretim elemanı eksikliği, laboratuvarların olmayışı, deneysel malzeme eksikliği, bilimsel bilginin geri plana atılması vb. bir dizi olgu mühendislik öğretimini zayıflatmaktadır. Kadın mühendisler üniversite yıllarından çalışma yaşamına dek eşitlikten uzakta, baskıyı, sömürüyü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini bir bütün olarak yaşamaktadır.
Kamu, eğitim ve toplumsal yaşamda laikliğin tasfiye edilmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır. Mevcut eğitim-öğretim sistemi, değişik kültürleri kapsayacak demokratik öğeleri dışlamaktadır. Anadilde eğitim engellenmekte, zorunlu din dersleri, imam hatip okullarının yaygınlaştırılması ve birçok yeni uygulama ile dinci eğitim modellerine geçiş yapılmakta, farklı inançlar ve dini inancı olmayanlar baskı altında tutulmaktadır.
Bilimi rehber alan örgütlü bilinci yaygınlaştırmalıyız
İçinden geçtiğimiz dönem hepimizin önüne önemli görev ve sorumluluklar koymaktadır. Geleceğin anahtarının elimizde, mücadelemizde olduğu bilincine sahip olmalı, bu yönde çaba göstermeli, örgütlenmeli, birbirimizle ve başkalarıyla dayanışmalı ve toplumsal muhalefeti birleşik bir zeminde büyütmeliyiz. Öğrenci üye örgütlülüğünün geliştirilmesi; antiemperyalist, demokrat, halkçı toplumcu, kamucu toplumsal hizmet anlayışımızın, mühendisliğin ve Oda örgütlülüğünün geleceğine etki edecek faktörlerin başında gelmektedir.
Eğitim-öğretim ve meslek alanlarımıza yönelen gerici kuşatmaya karşı bilimi rehber alan örgütlü bilincin üniversitelerde ve her alanda yaygınlaştırılması, ülkemizin aydınlık geleceği için önem taşımaktadır. Odamızın karanlığa karşı aydınlığı, baskıcı totaliter yönetim anlayışlarına karşı demokrasi ve özgürlükleri, ırkçılık ve milliyetçiliğe karşı barış içinde bir arada yaşama kültürünü, tek değerin daha fazla kâr etmek olduğu piyasa toplumuna karşı eşitliği ve adaleti temel alan, demokrat, toplumcu yurtsever değerlerine sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum.”
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz açılışta özetle şunları söyledi:
“Buraya gelmeden önce pek çok ilimizde öğrenci üyesi arkadaşlarımızın katılımıyla yerel kurultaylar gerçekleştirdiniz. Ülkemizdeki mühendislik eğitimine, üniversitelerdeki yaşamınıza, öğrenci üye örgütlülüğüne ve ülkenin genel sorunlarına ilişkin tartışmalar yürütüp, çözüm önerileri oluşturdunuz. Bugün burada ortaklaştıracağınız bu değerli fikirlere hem üniversitelerin hem TMMOB örgütlülüğünün hem de Türkiye’nin gerçekten ihtiyacı var. Özellikle aklın ve bilimin yerine hurafelerin dayatıldığı günümüz Türkiye’sinde; sorgulayan, eleştiren, düşünen siz gençlerin varlığı çok daha anlamlı.
Üniversitelilerin barınma ve geçinme sorunu katlanıyor
Biliyorsunuz, üniversite eğitimi bir meslek edinmenin yanı sıra, belki ondan da önce yaşadığımız toplumu anlama, bilimsel düşünme ve sorgulama yeteneğini geliştirme, insan haklarına saygılı çağdaş bir birey olma yolunda atılan önemli bir adımdır. Oldukça zor bir dönemde öğrencilik yapıyorsunuz. Siyasi iktidar sizlerin neredeyse gerçek bir öğrenci hayatı sürememeniz için özel bir gayret harcıyor.
Üniversitelilerin barınma ve geçinme sorunlarını önceki yıllarla karşılaştırılamaz boyutlara taşıdı. Üniversitelerde karşılaştığınız sorunlar sadece ekonomik temelli sorunlar ya da kalitesiz eğitim de değil. Sizler belki de yükseköğretimin en baskıcı, en gerici olduğu dönemde öğreniminizi sürdürüyorsunuz. 12 Eylül Darbesi sonrasında darbecilerin üniversiteleri zapturapt altına alabilmek için kurduğu YÖK, AKP döneminde tümüyle siyasallaşmış bir kurum haline dönüştü.
Ülkede egemen olan baskıcı, antidemokratik ve gerici ortam YÖK ve kayyum rektörler eliyle üniversitelere egemen oldu. Bizim gençlik yıllarımızda üniversite gençliğinden bahsedilirken toplumun en aydın kesimi olarak adlandırılırdı. Bugün bu aydınlığı disiplin soruşturmalarıyla, polis baskısıyla, gerici uygulamalarla karartmaya çalışıyorlar. Yükseköğretimde yaşanan tüm bu yozlaşmaya rağmen sizler bizim umudumuzsunuz, geleceğimizsiniz. Sizlerin 4 yılda edindiği bilgilerin, insanlık tarihinin binlerce yıllık medenileşme süreci boyunca ortaya çıkan birikimlerin ve gelişmelerin ürünü olduğunu unutmayın. Dolayısıyla binlerce yıllık medeniyetimize ve içinde yaşadığımız topluma karşı borçlu ve sorumlu olduğunuzu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın.
Boşuna okumadık, boşuna okumuyorsunuz…
Bugüne kadar hep şunu savunduk; üreten sanayileşen hakça bölüşen bir Türkiye’yi kurmak istiyorsak; bu ülkenin bizlere; mühendislere, mimarlara, şehir plancılarına, bizlerin de ülkemize ihtiyacı vardır. Bildiğiniz gibi, mesleğimiz toplumsal kalkınma için yaşamsal bir önem taşıyor.
Bunu bir kez daha vurgulamak, Cumhuriyetin 100. yılında ne hale getirildiğimizi, nasıl ve neden gözden çıkarıldığımızı, hangi sorunları yaşadığımızı ortaya koymak ve bu sorunlarımızın çözümü için bir aydır “Boşuna mı Okuduk” ana başlığıyla bir kampanya sürdürüyoruz. Eminim, bu salonda hemen hepiniz geleceğinize dair benzer bir kaygıyı duyuyorsunuz. Hepimizin günlük sohbetlerinde, evde, okulda hatta anne babalarınızın kafasında hep bu sorunun dolaştığını biliyorum.
Bizleri harekete geçiren en çok da bu soruydu. Bu ülke çocuklarımızın, gençlerimizin kaçmak istediği bir yer olmamalıdır... Aksine, büyüdüğümüz bu gökyüzü, bu kadim coğrafya eşit, özgür adil bir yaşam sürdürmek için gençlerin, kadınların, emekçilerin umudu olmalıdır!
Elbette, boşuna okumadık. Boşuna okumuyorsunuz. Bu ülkenin geleceği, onun için hiç durmadan aklın, bilimin ve tekniğin ışığında fedakârca çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarıyla iç içedir. Bu ülke bir asır boyunca bu topraklara alın teri dökmüş meslektaşlarımızın emeğiyle kurulmuştur. Geleceği de sizlerin emeğiyle, örgütlü mücadelesiyle, tarihimize sahip çıkma iradenizle kurulacaktır. Bu ülkenin harcında alın terimiz var. Ülkemizin ve halkımızın bizlere ihtiyacı var.”