GEDİZ JEOTERMALLE TANIŞTI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Makina Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Kütahya İl Temsilciliği ile Gediz Belediyesi'nin birlikte düzenlediği Kütahya'da Jeotermal Enerji ve Kullanım Olanakları konulu panel 6 Ağustos 2005 Cumartesi günü Gediz Belediyesi Kültür Merkezi‘nde yapıldı. Ayrıntılar yazının devamında.

Kütahya'nın Gediz ilçesinde her yıl geleneksel olarak düzenlenen Tarhana Festivali bu yıl farklı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bölgede zengin potansiyeli bulunan ancak işletmede henüz başlangıç aşamaları yaşanan jeotermal enerji, düzenlenen panelde ele alındı. Bölgede jeotermal konusunda düzenlenen ilk panel protokol konuklarından büyük ilgi gördü. Oda Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Eniş'in yönettiği paneli TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı, Kütahya Milletvekili Dr. Y. Müh. Soner Aksoy, Kütahya Valisi Osman Aydın, Gediz Belediye Başkanı Dr. Mehmet Ali Saraoğlu, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Önce, Jandarma Komutanı, İlçe Emniyet Müdürü, MMO İzmir Şube ve Kütahya İl Temsilcilik Başkanları sonuna kadar izlediler. Gedizlilerden ilgi gören panelde Kütahya'nın ve Gediz'in jeotermal enerji kaynaklarının verimlilik ve işletme konuları ele alındı. Jeotermal teknolojisinde ülkemizde ve dünyadaki yeni gelişmeler anlatıldı.

 

Panele konuşmacı olarak İYTE'den Yrd. Doç. Dr. Gülden Gökçen, Dokuz Eylül Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Niyazi Aksoy, Ege Üniversitesinden Prof. Dr. Ali Güngör, Prof. Dr. Osman Özden, Prof. Dr. Necdet Özbalta, Dumlupınar Üniversitesinden Prof. Dr. Ramazan Köse ve Tates Ltd. Şti.'den Prof. Dr. Gazanfer Harzadın katıldılar. Panelde; "Jeotermal enerjinin Türkiye'deki gelişimi", Kütahya'da jeotermal enerji ve kullanım olanakları", "Jeotermal sahaların yönetimi", "Jeotermal enerjinin endüstriyel kurutma amaçlı kullanımı", "Jeotermal enerjinin endüstriyel soğutma amaçlı kullanımı", "Su ürünleri yetiştiriciliğinde termal suların kullanımı" ve "Jeotermal enerjinin seralarda kullanımı" konuları ele alındı.

Panelin açılışında söz alan MMO Eskişehir Şube Başkanı Erhan Kutlu, "Odamız meslek sorunlarının ülke ve toplum sorunlarından ayrı olamayacağı ilkesinden hareketle doğal kaynaklarımızın değerlendirilmesine önem vermektedir." dedi. Kutlu, panelin düzenlenmesinde Gediz Belediyesine, MMO İzmir Şubesine ve MMO Kütahya İl Temsilciliğine teşekkür etti. Yerel yönetimlerin bu şekilde meslek odalarıyla birlikte hareket etmesinin ve kamuoyunu bilgilendirmesinin çok önemli olduğuna değinen Kutlu, bugün Gediz'de bu anlamda bir ilki gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını kaydetti.

Panel yöneticisi ve MMO Saymanı Ahmet Eniş ise yaz aylarında birçok kurum tatil yaparken Makina Mühendisleri Odasının çalışmalarına devam ettiğini, sorunlara çözümler üretme çabası içinde olduğunu vurguladı. Paneli bir bilgi paylaşım platformu olarak değerlendirdiklerini söyleyen Eniş, yasa, yönetmelik ve mevzuat düzenlemelerinde Odamız birikimlerinden yararlanılmasının gerekliliğini ifade etti.

Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Önce, Gediz'in jeotermal konusunda önde gelen bölgelerden biri olduğunu belirterek, üniversitenin jeotermal kaynaklara özellikle ilgi duyduğunu söyledi. Üniversite olarak Belediye Başkanının önerisiyle Murat Dağındaki termal tesisleri ve Gediz'deki ılıca tesislerinin işletmesini devralmak istediklerini ve bu taleple girişimlerde bulunduklarını belirten Prof. Önce, bu çalışmaların Gediz'in çehresini değiştireceğini söyledi ve "gerektiğinde üniversiteler ekonomik yaşama bizzat girmelidir" dedi. Önce, kampüs alanında da 100 m. derinlikte 54 ºC sıcaklıkta 14 lt/sn debi değerinde jeotermal su bulduklarını ve burada da yatırım planladıklarını vurguladı. Panelin Gediz'deki jeotermal çalışmalarına ivme kazandıracağına inandıklarını belirten rektör, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen başta Makina Mühendisleri Odası ve Gediz Belediyesi olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür etti.

Kütahya Milletvekili TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Dr. Y. Müh. Soner Aksoy ise Gediz'de düzenlenen panelin Türkiye'deki gelişmenin önemli bir işareti olduğunu söyledi. "Bir kasabada enerji hassasiyeti dillendirilmektedir. Başlangıç olarak önemli bir hadise bir milat olarak görüyoruz bu günü" diyen Aksoy konuşmasında özetle şunları söyledi: "Jeotermal enerjiyi bugüne kadar hep geleneksel anlamda kullandık. Artık jeotermal enerjinin endüstriyel anlamda kullanılabilirliğinin idraki kasabalara kadar, köylerimize kadar inmiş olduğunun güzel bir kanıtı, dedi. Enerji alanlarını ilgilendiren yasa çalışmaları hakkında bilgi veren Aksoy, ayrıca "Jeotermal enerji ve mineralli sular" ile "Enerji Verimliliği Yasası" üzerinde çalışmalarının devam ettiğini belirterek konuşmasını sürdüren Aksoy, "Bu konulardaki çalışmaları nedeniyle Mühendis Odalarını, ve özellikle Makina Mühendisleri Odasını tebrik ediyor ve üyesi olarak gurur duyuyorum. Halkım adına onlara yürekten teşekkür sunuyorum. Belediye Başkanımıza da ayrıca teşekkür ediyorum." diyerek konuşmasını bitirdi.

Panel, Gediz'de jeotermal bilincini güçlendirdi

Panelin ilk sunumunu İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden Yrd. Doç. Dr. Gülden Gökçen yaptı. Gökçen, "Jeotermal enerji ve Türkiye'de gelişimi"başlıklı sunumunda jeotermal enerjinin doğal yapısını ve oluşumunu anlattı. Jeotermal kaynakların kullanımında esas olanın rezerv tespit ve fizibilite çalışması olduğunu vurgulayan Gökçen, araştırma yapmadan, belli bir alanda ben şu kadar konut ısıtacağım diye yola çıkmanın hiçbir anlamı olmadığını söyledi. Jeotermal kaynağın işletme aşamalarını özetleyen Gökçen, "jeotermal kaynağın yüzeye çıkarıldıktan sonraki sıcaklığı 150 ºC üzerindeyse konvansiyonel elektrik santrallerinde elektrik üretimi amaçlı kullanılabilir. Altındaysa ve debisi yeterli ise diğer alanlarda kullanımı mümkündür" dedi.

Türkiye'de önemli 8 jeotermal saha bulunduğunu belirten Gülden Gökçen, tek elektrik santralının ise Kızıldere'de 1994'ten bu yana elektrik üreten santral olduğunu söyledi. Kızıldere jeotermal santralın işletmesinde çeşitli problemler bulunsa da Türkiye için bir laboratuvar görevi gördüğünü belirten Gökçen, halen Salavatlı'da ve Aydın Germencik'te birer elektrik santralı projesinin hazırlandığını bildirdi. Türkiye'de halen 12 bölgesel ısıtma uygulaması bulunduğunu ve Gediz'de de bir bölgesel ısıtma sisteminin gündemde olduğunu belirten Gökçen, ısı pompası uygulamasının da hızlı gelişme gösteren bir teknoloji olduğunu vurguladı. Toprak sıcaklığının sabit olduğunu, ısı pompalarının toprak ısısını kullanarak ısıtma ve soğutma yaptığını kaydeden Gülden Gökçen, Kuzey Amerika'da kaldırımları ve yolları ısı pompası ile ısıtılan bir üniversiteyi örnek verdi ve jeotermal kaynakların diğer kullanım alanlarını özetledi.

Dumlupınar Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ramazan Köse ise "Kütahya'da jeotermal enerji ve kullanım olanakları" başlıklı bir sunum yaptı. Köse, genel olarak fosil yakıtlarının durumu ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının önemini vurgulayarak başladığı konuşmasında, "ülkemizde çok zengin olan yenilenebilir enerji kaynaklarının artan bir şekilde kullanılması enerji sorunumuzun çözümünde önemli katkı sağlayacaktır" dedi.

Ülkemizde 170 adet jeotermal saha bulunduğunu ve bu sahalarda 65 bin konut ısıtması yapıldığını belirten Prof. Köse, 30.500 MW'lık bir termal kapasite bulunduğunu ve bunun da 5 milyon konuta eşdeğer olduğunu vurguladı. Kütahya'da 6 adet termal turizm merkezi bulunduğunu belirten Köse, özetle şu bilgileri verdi: "Altı adet termal turizm merkezi olan tek il Kütahya'dır. Türkiye ortalamasına baktığımız zaman % 19'u görüyoruz. Türkiye'de 474 termal kaynak içerisinde 17 kaynağımız yine Kütahya'dadır ve jeotermal kaynağın % 3,6'sını oluşturmaktadır. Yani Kütahya zengin bir jeotermal potansiyeline sahip ve bunun mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor.

Simav'da bulunan kaynak 65 ile 950 m. arasında 1 lt/sn'den 75 lt/sn'ye kadar debiye sahip Türkiye'deki 15 önemli sahadan birisidir. Şu anda burada sadece merkezi ısıtma yapılıyor. 4 bin konut ısıtılıyor. Sıcaklık 147 ºC. Bu sıcaklığı elektrik enerjisi üretiminde kullanabilir miyiz diye araştırma sürüyor. 150 ºC'ye nin altında 80 ºC ye kadar olan akışkanı ikili çevrimde elektrik üretiminde kullanabiliyoruz."

Dokuz Eylül Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Niyazi Aksoy ise "jeotermal sahaların yönetimi" konulu sunumunda, ülkemizde saha yönetiminin bilinmediğini ve bu yüzden jeotermal sahaların ciddi tehdit altında olduklarını söyledi. İyi bir saha yönetimi için ekonomik, teknik ve politik fizibilite yapmak gerektiğini belirten Aksoy, "politik fizibiliteler yapılabiliyor ancak ne yazık ki teknik ve ekonomik fizibiliteler eksik" dedi. Saha yönetiminde amacın sürdürülebilir, kesintisiz, güvenilir bir miktarda enerji sağlamak olduğunu vurgulayan Aksoy, özetle şunları söyledi:

"Simav'ın merkezi ısıtmaya geçmesiyle birlikte Gediz'de merkezi ısıtma yapılması gündeme geldi. Bana göre en önemli sorun kaynak ile Gediz arasındaki mesafedir. Bildiğim kadarıyla 18 km. bir mesafe söz konusudur. Bu kaynağın taşınması bir maliyet işidir. Suyun taşıma maliyeti burada ısıtmaktan daha pahalı. Sandıklı'da kaynak var. Geçen yıl Sandıklı belediye başkanı kömürlü kazan kurdu ve 2500 konutluk sistemde yaklaşık bin konut bu kömürlü kazanla ısınıyor. Gediz'in kaynağını değerlendirmek için Gediz Belediyesi geçen yıl İller Bankası ve MTA'ya bir rapor hazırlatmış. Benim gördüğüm kadarıyla, bu rapor, bir ısıtma sistemi kurulmadan hazırlanmış en kapsamlı rapor. Raporu inceledim. İçerisinde çok kıymetli bilgiler var ancak bu rapor içerisinde bazı soru işaretlerini de görmekte fayda var. 72 saat boyunca test edilen kuyu suyu 4.4 ºC soğuyor ve etraftaki kuyularda da debi düşümü var. 23 l/sn'den 13 l/sn'ye düşen kuyu var. Ayrıca raporda sürdürülebilirlik konusunda bilgi yok. Test süresi yetersizliği nedeniyle böyle bir bilgiye ulaşılamadığı da not düşülmüş durumda."

Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Prof. Dr. Necdet Özbalta, "Jeotermal enerjinin endüstriyel kurutma amaçlı kullanımı" başlıklı bildirisinde özetle şunları aktardı; "Kurutma, suyun maddeden uzaklaştırılmasıdır. Enerji isteyen bir prosestir. Kurutma işleminin birçok avantajları var. En önemlisi de tarımsal ürünün taze olarak tüketilmediği durumlarda kullanım ömrünün uzatılması amaçlı yapılan kurutmadır. Her ürünün kurutma sıcaklığı farklı. Bozulmadan kurutulabileceği sıcaklık önemli. Kuruma süresi ve sıcaklık parametresine dikkat edilmesi gerekiyor. Bölümümüz, İzmir'de Prof. Gazanfer Harzadın ile bir jeotermal kurutma sistemi kurarak test çalışmalarına başlamayı planlamaktadır. Bu sistem ülkemizde örnek olacaktır. Kuyu sıcaklığı 65 ºC olan bir kaynakta sırasıyla endüstriyel kurutma, sera, konut ısıtması ve balıkçılık yapılabilir. Dünya genelinde değişik sektörlerde, gıda tarım sektöründe kurutma amaçlı enerji tüketimi, toplam enerji tüketiminin %12'si, kimya sektöründe % 6, tekstil sektöründe % 5'i, inşaat sektöründe % 33'lerde, seramik ve inşaat malzemesi üretimi ile ilgili sektörlerde de kurutma amaçlı enerji tüketimi toplam enerji tüketiminin % 11 civarında. Görüldüğü üzere değişik sektörlerde kurutma amaçlı enerji tüketimi oldukça yoğun şekilde yapılmaktadır. Türkiye için tarımsal kurutma çok önemli. Ülkemizde tarım ürünleri genelde açıkta serilmek suretiyle kurutulmaktadır. Bu durumda hava koşullarına bağlı olarak zarar görebilmekte veya dış etkilere açık olması nedeniyle hijyen koşulları sağlanamayarak değerini kaybetmektedir. Tüm bu nedenlerle seçenek olarak jeotermal enerji ile güneş enerjisinin kapalı ortamlarda entegre kullanılması düşünülmelidir. Yalnızca jeotermal enerjili kurutma sistemleri de kurulabilir. Ayrıca herkesin ayrı bir kurutma sistemi kurmasına gerek yok, birkaç üretici birleşerek bir sistem kurabilirler." Özbalta, yurtdışında kurulmuş jeotermal enerjili kurutma sistemlerinin çalışma prensiplerini de örneklerle anlattı.

Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Güngör, panel sunumunda "Jeotermal enerjinin endüstriyel soğutma amaçlı kullanımını" anlattı. Prof. Dr. Ali Güngör özetle şu bilgileri verdi;

"Jeotermal enerjinin endüstriyel soğutma uygulamalarında düşük ve yüksek sıcaklık uygulamaları söz konusu olabilir. Düşük sıcaklıkta amonyaklı sistem uygulamaları yapılabilir. Tarihçesine baktığımızda absorpsiyonlu soğutma sistemleri teknolojisi 1920'lere dayanıyor. Bu yıllarda çok başarılı uygulamalar gerçekleştirilmiş ancak elektrik enerjisinin kolay üretimi ve günümüz klima soğutma teknolojilerinin hızla yaygınlaşması sonrasında absorpsiyonlu sistemler bir süre terk edilmiş. Ancak günümüzde bu sistemler ikinci altın çağını yaşamakta. Artık birçok tesiste absorpsiyonlu sistemin kullanıldığını görüyoruz. Tabii jeotermal kaynakla değil ama diğer ısı kaynakları ve doğal gaz ile kullanılmakta. Ticari olarak absorpsiyonlu sistemleri çok büyük kapasitelerden çok küçük kapasitelere kadar kurabilmek olanaklı. Ülkemizde de birçok firma bu konuda Pazar araştırmalarını yapmış durumda.

Absorpsiyonlu sistemde ısı etkisiyle soğutucu akışkan üretilerek soğutma etkisi oluşturulur. Soğutma etkisini gerçekleştiren akışkan tekrar bünyede dolaştırılır. Burada jenaratörde kullanılan ısı enerjisini değişik kaynaklardan elde etmek durumundayız. Bu kaynaklar farklı bileşenlerden de oluşabilir. Farklı ısı kaynakları kullanan bileşenli sistemler için akademisyenlere ve yatırımcılara görev düşüyor. Çok yüksek sıcaklıkta bir jeotermal kaynak varsa bunu sırasıyla önce elektrik enerjisi üretiminde, sonra soğutma sistemlerinin de içinde bulunduğu farklı entegre sistemlerde kullanabiliriz. Absorpsiyonlu sistemde kaynak sıcaklığı ne kadar yüksekse o kadar yüksek verim alınabiliyor. Absorpsiyonlu sistemde aynı cihaz ısıtma ve soğutma modunda çalışabilir. Gürültüsüz bir sistemdir. Gaz türbini santralleri gibi, endüstriyel atık ısının mevcut olduğu tesislerde endüstriyel amaçlı absorpsiyonlu sistemler başarı ile kullanılabilmektedir. Jeotermal enerji kullanım uygulamaları ülkemiz için düşünce ve araştırma safhasındadır. Bir Japon firmasının geliştirdiği sistemle bir apartman için uygulanabilecek kapasitede modelleri yakın gelecekte yaşama geçebilecektir. Ülkemizde çok sayıda uygulama yok ancak dünya genelinde çok başarılı uygulamalar var."

Panelde Ege Üniversitesi Su ürünleri Fakültesinden Prof. Dr. Osman Özden ise "Su ürünleri yetiştiriciliğinde jeotermal enerjinin kullanımı" konulu bir bildiri sundu. Prof. Özden, ülkemizde fazlaca tanınmayan bu kullanım alanı hakkında özetle şunları söyledi;

"Su ürünleri yetiştiriciliğinin genel adı akuakültürdür. Dünya ölçeğinde klasik balıkçılıktan yılda yaklaşık 150 milyon ton üretim yapılmaktadır. Bunun büyük kısmını Çin karşılamaktadır. Yine dünya ölçeğinde yılda yaklaşık 50 milyon ton akuakültür üretiminin de % 70'ini Çin gerçekleştirmektedir. Ülkemizde ise yılda 70 bin ton akuakültür üretimi gerçekleştirilirken ülke potansiyelimiz 500 bin tonu bulmakta; yılda 600 bin ton olan av balıkçılığının potansiyeli ise yılda 1 milyon tona ulaşmaktadır. Ülkemizde genellikle çipura, levrek, orkinos ve alabalık üretimi yapılmaktadır. Orkinos son yıllarda popüler hale gelmiştir. Karides aquakültür içinde en fazla payı alan türdür. Deneme üretimi yapılan alternatif türler de mevcuttur.

Ülkemizde üretim genellikle doğal alanlarda, toprak havuzlarda, beton havuzlarda, ağ kafeslerde ve kapalı devre sistemlerde yapılmaktadır. Dünyada jeotermal enerjinin % 13'ü balıkçılığa ayrılmaktadır. Havuz tabanlarına jeotermal ısı taşıyan borular yerleştirilerek ısıtma yapılmaktadır. Jeotermal enerjinin balık yetiştiriciliğinde kullanılması M.Ö. 1000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Jeotermal enerjili ısıtma, kapalı devre sistemlerde en çok tercih edilen sistemdir. Yeni Zelanda, termal enerjiyi balıkçılık sektöründe en yoğun kullanan ülkedir. Jeotermal enerji balık kurutmasında da kullanılmaktadır ve soğuk bölgelerde bile tropikal türleri yetiştirme imkanı sağlamaktadır. Özellikle Ege Bölgesinde jeotermal enerji, akuakültür alanında kullanılmaya çok elverişlidir."

Prof. Dr. Gazanfer Harzadın ise "Jeotermal enerjinin seralarda kullanımı" konulu bir sunum yaptı. Bu alanda Türkiye'nin sayılı uzmanlarında olan Prof. Harzadın, ülkemizde tarım kesiminin her geçen gün yoksullaştığını, büyük kentlere sürekli göç vererek kan kaybettiğini anlattı. Böyle bir ortamda jeotermal enerji ile seracılık uygulamalarının yaygınlaşması halinde tarım kesiminin kaderini değiştirecek gelişmeler yaşanmasının mümkün olduğunu vurgulayan Harzadın konuşmasında özetle şu bilgileri verdi;

"Klasik serayı neyle ısıtırsanız ısıtın, ürünün hemen tamamını yakıta verirsiniz. O yüzden sektör soğuk aylarda üretim yapamamakta ya da hormon basarak bitkiyi zorla döllemektedir. Her iki durum da sektör için zararlıdır. Bugün 357 dekar jeotermalli sera alanı var. Jeotermalin serada kullanımı şehri ısıtmaktan daha avantajlı. 40 ºC kaynak suyu ile sera ısıtabilirsiniz. Ayrıca konut ısıtmadan dönen enerjiyi de serada kullanabilirsiniz. Jeotermal sahalarda toprak kötüyse, serada cüruf, kaya yünü ve hindistan cevizi gibi malzemelerle topraksız tarım yapabilirsiniz. Böylece verimi % 60 yükseltebilir, % 40 daha az gübre ve % 40 daha az su kullanabilirsiniz. Toprak yerine alternatifleri kullanmak, topraktan kaynaklanabilecek parazit ve zararlıları ortadan kaldırdığı için maliyeti düşürmektedir. Son teknoloji ise su kültürüdür. Sera içinde bütün borulara 1 mm'lik besinli su akıtıyorsunuz. Bitki kökü boru içini tamamen dolduruyor ve ürün alıyorsunuz. Dilerseniz bu sistemi raflı olarak da uygulayabilirsiniz. Dünya bu sisteme doğru gitmektedir. Şu anda Türkiye'de bir tek tohum patenti yok. Bir kilo domates tohumu bir kilo altıdan daha pahalı. Tarım sektörü damlama sistemleri, otomatik kontrol, borulama, montaj, ambalajlar vb. ile endüstri ile kucaklaşmış durumda.

Türkiye'nin ışığı sera için çok yeterli, yalnızca ısı sorunu var. Diğer yandan 90 ºC'de 1100 ton jeotermal kaynak suyu 31 yıldır Menderes nehrine akıyor. Üstelik nehirdeki yaşamı da yok ediyor. Şimdi hepimiz "Jeotermal enerji ve mineralli sular yasasını" bekliyoruz. Diğer yandan köylerde kurulacak seraların yapı denetimine tabii olması seracılığı olumsuz etkilemektedir. Köyde oturanlar seralarına yapı ruhsatı almak zorunda değiller ancak dışarıdan gelenler bu ruhsatı almak zorundalar. Bu durumun da düzeltilmesini talep etmekteyiz."