IV. BAKIM TEKNOLOJİLERİ KONGRE VE SERGİSİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ.

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Denizli Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

28 Ekim 2009

Pamukkale Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde 22-24 Ekim tarihleri arasında 3 gün süren IV. Bakım Teknolojileri Kongre ve Sergisi geniş bir katılımla gerçekleştirildi.IV. Bakım Teknolojileri Kongre ve Sergisi'nin açılışına Denizli Vali Yardımcısı İsmail Tezel, Denizli Belediye Başkan Yardımcısı Şamil Çınar, Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr İnan Özer, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Makina Mühendisleri Odası Sekreteri Ali Ekber Çakar, Makina Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Hadımlı, TMMOB'a bağlı oda başkanları, kamu kurumu temsilcileri ile çok sayıda akademisyen ve davetli katıldı. IV. Bakım Teknolojileri Sergisi'nin açılışının ardından düzenlenen törende Makina Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Türk Sanat Müziği Korosu tarafından mini bir konser verildi.

Makina Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Hadımlı açılışta yaptığı konuşmada; "Bakım mühendisliği kısaca; işletmelerde kullanılan çok çeşitli cihaz, makina, teçhizat, alet ve ekipmanın her an kullanıma hazır, arızasız durumda bulunması, üretimin aksamaması olarak adlandırılabilir.

Bugün bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de üretim sürecinde kesintiler meydana gelmemesi için mekanik sistemlerin çalışması öte yandan bu sistemlerin güvenirliliğinin kontrol altında tutulabilmesi gerekliliği çok açıktır. İşletmeler bakım uygulamalarına; plansız duruşlar, verimlilik kaybı, mali kayıplar, iş ve işçi güvenliği, yedek parça tedarik yönetimi gibi çok çeşitli nedenlerle ihtiyaç duyarlar.

Öte yandan hepimizin bildiği gibi üretimde makinelerden kaynaklı istenmeyen aksamalar işletmelerde büyük oranlara varan mali kayıplara yol açmaktadır. Bunu engellemek için de üretim araçlarının istenilen performansta etkin ve sağlıklı olarak çalışabilmesi için günümüz teknolojilerine uygun olarak bakımlarının yapılması gerekmektedir. Bu anlamda; maksimum çalışma süresine sahip makinelerin minimum bakım süresini hedefleyen ve bu arada gerekli tasarım, geliştirme, seçim ve lojistik destek planlarını düzenleyen bir mühendislik uygulamasını sizlere sunmak istedik.

Türkiye gibi sanayileşmekte olan ülkelerde bakım konusu kritik bir önem taşımaktadır. günümüz modern sanayi anlayışında seri üretim tipinin hakim olduğunu düşündüğümüzde bu konunun önemi bir kez daha gözler önüne serilmektedir. Hiç kuşkusuz ki konuyla ilgili yetişmiş uzman personelin varlığı ve ilgili bakım uygulamaları bu sürecin ana unsurlarıdır.
Bugüne kadar birçok işletmede bakım uygulamaları göz ardı edilmiş ya da bu konuda gerekli eğitimi almamış insanlardan fayda beklenmiştir. Halbuki bakım uygulamalarının ilgili akademik eğitim görmüş personel tarafından sistematik olarak hayata geçirilmesi üretimle ilgili teknik ve ekonomik bir çok kaybın önlenebilmesinde rol oynayacaktır. ekonomik kayıpların önlenmesi ve rekabet edebilme şansının artırılabilmesi için bakım politikası ve bakım müdürlüğü çalışmalarının faaliyete geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenle bizler geleceğin mesleği olarak nitelendirdiğimiz bakım mühendisliği meslek grubunun hava yolu taşıtları bakımı, otomotiv endüstrisinde bakım, otomasyon sistemlerinde ve enerji üretim sistemlerinde bakım konularında öne çıkacağını düşünüyoruz. Sıfır hata, sıfır iş kazası, maliyetleri düşürmek, aksama, arıza ve çökmeleri önlemek ve çevreye duyarlı bir üretim için bakım mühendisliğinin gerekli olduğu inancıyla bu kongre ve sergimizin ülkemiz ve tüm Denizli'ye katkı koymasını diliyor emeği geçen herkese teşekkür ediyorum."

Oda Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Ekber ÇAKAR ise Odanın bu dönemki ulusal ölçekli etkinlikleri hakkında bilgi verdikten sonra şöyle konuştu: "Odamız diğer bütün uzmanlık alanlarımızla ilgili dallarda olduğu gibi, bakım teknolojileri konusunda da geliştirici çalışmalarda bulunmayı temel görevlerimizden biri olarak görmektedir. Bakım Teknolojileri Kongreleri bu çerçevede düzenlenmektedir. Konusunda en kapsamlı ve en nitelikli etkinlik olan bu kongre ile Odamız, sanayi ve hizmetler alanının pek de görünmeyen bir yüzüne ışık tuttuğu için siz değerli akademisyen ve uzmanlarla birlikte haklı bir gururu paylaşmaktadır.  

Teknolojideki gelişmelerin takibinin vazgeçilmez olduğu, işletme maliyetlerinin arttığı, rekabetin uluslararası planda kızıştığı günümüzde makina ve tesislerin arızasız, sorunsuz, verimli ve uzun ömürlü çalıştırabilmesi doğru ve planlı bir bakım yaklaşımı ile mümkündür.
Gerek bu nedenle gerekse mesleki formasyonun yaşam boyunca geliştirilmesi gerekliliği itibarıyla Odamız, tüm mesleki uygulama alanlarımızda ve makina mühendisliğinin temel fonksiyonlarından biri olan bakım alanında çalışacak üyelerimizin konularında yeterli bilgi ve deneyime sahip olması gerektiğini savunmaktadır. Odamız, lisans eğitiminin meslek içi ve hizmet içi eğitimlerle desteklenmesini ve yaşam boyu eğitimi zorunlu görmektedir.
Bu nedenle bakım teknolojileri alanındaki yayın eksikliğini giderecek birçok kitap yayınlıyor ve Meslek İçi Eğitim Merkezleri (MİEM) kanalıyla düzenlediğimiz seminer ve kurslarla üyelerimizi bilgilendirmeye çalışıyoruz. Ülke genelinde çağdaş eğitim donanımları ve mekanlarda hizmet sunan MİEM'lerimiz artık bir okul kimliğine kavuşmuş olup aynı anda 2.500 üyemize hizmet verebilecek bir kapasiteye sahiptir.

Belgelendirme faaliyetleri için Oda merkezinde oluşturduğumuz Personel Belgelendirme Kuruluşumuz da ilgili AB standardı kapsamında TÜRKAK'a akredite ettirilmiştir. Böylece düzenlenen belgelerin uluslararası tanınırlığı konusunda önemli bir adım atılmıştır.
Odamız bakım bilincinin işletmeler ve sanayide yerleşmesi ile iş sağlığı ve güvenliği, enerji tasarrufu ve işletme yönetimi gibi konular arasında bağ kurmak gerektiğine inanmaktadır. Bu nedenle bakım alanında çalışan üyelerimizi de çok yakından ilgilendiren iş sağlığı ve güvenliği ile çevre mevzuatlarına yönelik çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz.
Oda bünyesinde oluşturduğumuz muayene kuruluşu ve laboratuarlarımız TÜRKAK'tan akredite olarak basınçlı kaplar, kazanlar, kaldırma ve iletme makinalarının periyodik kontrolleri ile çevresel ölçüm hizmetleri de vermektedir.

Serbestleştirme süreci sanayiyi krize açık hale getirdi

Değerli Katılımcılar, Kongremiz dünya ve ülke çapındaki bir kriz ortamında toplanmaktadır. Kriz ortamının da gösterdiği gibi sanayimiz çeşitli evrelerden geçerek, iktidarlara, dünya ve ülke konjonktürüne bağlı olarak önemli tahribatlar yaşamaktadır.

30 yıllık serbestleştirme sürecinde sanayide sübvansiyonlar büyük ölçüde kaldırılmış, KİT yatırımları durdurulmuş, büyük ölçekli sanayi kuruluşları özelleştirilmiş, sabit sermaye yatırımlarında gerileme yaşanmış, Gümrük Birliği hedefleri doğrultusunda tüm sektörlerde korumacılık asgariye indirilmiş, Türkiye sanayisi eşitsiz koşullarda küresel rekabete açılmıştır.
Bu süreçte öz kaynaklardan çok ithal kaynaklar girdi olarak kullanılmış, küresel güçlerin dayattığı iş bölümü ile fason üretim ve taşeronlaşma egemen kılınmış, kaynak tahsisinin iç ve dış piyasalar yoluyla sağlandığı bir sanayi modeline geçilmiştir.  Ülkemizin bilim, teknoloji ve sanayi politikalarını belirleyen bu politikalar sonucu bugün yerli üretimde yüzde 71 oranında ithal girdi kullanılmakta, örneğin makina imalat sanayinde iç pazar talebinin yüzde 52'si ithal makinalarla karşılanmaktadır.  Bu sorunlar, dünya ölçeğindeki krizden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında gelmemize neden olmaktadır. Krizle birlikte birçok işyeri kapanmış, sadece bir yıl içerisinde bir buçuk milyon çalışan işsiz kalmıştır.  Makro ekonomik göstergeler olarak tüketim, yatırım, ihracat, ithalat, GSYİH ve net dış kaynak alanlarında bariz gerilemeler yaşanmaktadır. Yıllık küçülmenin de % 6,5'u bulacağı öngörülmektedir. Sanayimizdeki hakim yapının % 96 ile küçük ve orta boy işletme (KOBİ) ölçeği olduğu gözetildiğinde firmaların "ayakta kalabilme" mücadelesi sanayideki tahribatla birlikte güçleşmekte, krizden sağlıklı çıkmak ve yeni bir strateji ile olumlu bir yapılaşmaya gitmek giderek olanaksız hale gelmektedir.

Sanayide mühendis ve nitelikli personel istihdamı çok düşük düzeyde

Değerli Katılımcılar, TÜİK'in geçen yıl yayımladığı Yenilik Araştırmasına göre, girişimlerin yalnızca % 31,4'ü teknolojik yenilik faaliyetinde bulunmuş, % 69'u yenilik faaliyetlerini etkileyen en önemli faktör olarak maliyetlerin yüksekliğini belirtmiş, % 65,7'si de kaynak ve nitelikli personel yetersizliğinden yakınmıştır. Öyle ki sanayide KOBİ niteliğindeki firmaların % 70'inde mühendis istihdam edilmemektedir. KOBİ'lerde 2008 yılı makina mühendisi istihdamı 15 bin 130 kişi; makina imalat sanayinde ise 2 bin 800 kişi ile çok düşük düzeydedir.  Kısacası, Ar-Ge, inovasyon ve mühendisliğin yoğun olması gereken sanayide işletmeler yapısal ve güncel sorunların altından kalkamamakta, geleceklerine yatırım yapmaktan yoksun kalmakta ve bu gerçekler bakım alanına dek uzayan yeni sorunlar türetmektedir.
Tam da bu nedenlerle bakım mühendisliği ve bakım teknolojilerinin sanayiye yeterince uyarlanması giderek daha da güçleşmekte ancak aynı zamanda daha da yaşamsal bir öneme sahip olmaktadır. Kalkınma planı eşliğinde üretim, yatırım, küçük ve orta boy işletmeler ile sosyal kesimlere dönük ivedi bir ekonomik, sosyal destek programı gerekiyor

Değerli Katılımcılar,

Bütün bu sorunlardan çıkış için öncelikle ülkemizi yönetenler dışa bağımlı ve küresel sermaye güdümlü politikalardan vazgeçmelidir. IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının dayattıkları "yapısal uyum ve istikrar programları" reddedilmelidir.
Yatırımlar artırılmalı, özelleştirme uygulamalarıyla devletin küçültülmesi saplantısından vazgeçilmeli, ithalat politikaları gözden geçirilmeli, yerli yatırımcı özendirilmeli ve korunmalı, katma değeri yüksek ileri teknoloji isteyen alanlarda yapılacak yatırımlar desteklenmeli, devletin ekonomideki yönlendiriciliği artırılmalı, planlama yönelimi benimsenmelidir.
Sanayinin fason yapısı değiştirilmeli; yeniden yerli girdi oranını artıran, kredi mekanizmasını KOBİ'lere yönelik olarak yaygınlaştıran, istihdamı ön plana çıkaran, bölgelere göre kapsamlı kalkınma planlı geliştiren bir strateji yürürlüğe konulmalıdır. Eksenine insanlarının mutluluk ve refahını, sosyal devlet anlayışını oturtan, öz kaynak ve birikimlerimize, bilim ve teknoloji politikalarına dayalı bir sanayileşme ve kalkınma planı uygulamaya konulmalıdır.
Böylesi bir plan eşliğinde üretim, yatırım, küçük ve orta boy işletmeler ile sosyal kesimlere dönük ivedi bir ekonomik, sosyal destek programı hayata geçirilmelidir.
Önleyici, planlı bakım perspektifi ve "Bakım Mühendisliği Belgelendirmesi" gerekiyor
Bakım alanında da,

·    Yalnızca "arızaya müdahale etmek" şeklinde anlaşılan Bakım Mühendisliği anlayışı terk edilmeli, mühendislerin üretkenliğinin sağlanması için önleyici faaliyetler bir sistematiğe oturtulmalıdır.

·    MMO, üniversiteler ve sanayi işbirliğiyle sektörün bilgi gereksinimine, özellikle pratiğe yönelik yayınların artırılması çalışmalarına hız verilmelidir. Üniversitelerin müfredatlarında alanın pratik ihtiyaçlarını karşılayacak geçişler yapılması gerekmektedir.

·    Bakım çalışmalarını "maliyet unsuru" olarak gören anlayış terk edilmeli, kuruluşlar güvenliğe ve üretime dair riskleri en aza indirgeyecek planlı ve kontrollü bakım politikaları geliştirmelidir.

•    "Bakım Mühendisliği Belgelendirmesi"ne yönelik çalışmalar sürdürülmelidir."Oda Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Ekber ÇAKAR, konuşmasını açılış konferansı, forum, panel ve kurslarda yer alacak konuşmacılar, delege ve izleyiciler ile katkıda bulunan kurum ve kuruluşlar ile kongrenin düzenlenmesinde bütün emeği geçenlere teşekkür ederek tamamladı.

 

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI ise katılımcıları selamladıktan sonra şöyle konuştu: "Odamızın düzenlemiş bulunduğu 4. Bakım Teknolojileri Kongresi'nde burada aranızda bulunmaktan büyük bir onur duyduğumu öncelikle belirtiyorum. 2003'de başlatılmış ve iki yıllık aralarla bugüne, dördüncüsüne gelmiş Bakım Teknolojileri Kongrelerimizin başlatıcılarına, sürdürücülerine, bugüne getirenlere, kongrelerimizde görüşlerini bizimle paylaşan bilim insanlarına, uzmanlara, Denizli Şubemizin o günden bugüne görev almış yöneticilerine, kongrelerimizin gerçekleşmesinde görev alan şube çalışanı arkadaşlarıma, etkinliklerimizin eli, ayağı, kolu, gözü olan öğrenci arkadaşlarıma ve katılımlarınızla bu etkinliğimizi geliştiren, büyüten siz bakım mühendisi meslektaşlarıma en samimi duygularımla çok teşekkür ediyorum. Bakım Teknolojileri Kongrelerimiz; örgütümüzün, Makina Mühendisleri Odası örgütlülüğünün yüz akı bir etkinlikler dizisidir. Odamız şüphesiz sizlerden gelecek taleplerle bu diziyi devam ettirecektir. Ve işte bugün de düzenleme kararının alınışının sekizinci yılında da bir aradayız.

Mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturuyor

Sevgili Arkadaşlar

Hepimiz biliyoruz ki; mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek. Biz, bir yandan insana ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana ve insanlığa olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da üyelerimizi haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz.
Öte yandan, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısıyla yine bizi buluyor.

Kapitalist küreselleşme ve kriz yoksullaştırıyor

İşte yaşamakta olduğumuz kapitalist küreselleşmenin kendi yarattığı küresel krizi!
Yoksulların daha fazla yoksullaştığı, siyasal yapıda pek çok değişimin gerçekleştiği süreç, kapitalist küreselleşmenin kriziyle karanlık yüzünü bir kez daha gösterdi. Neo-liberalizmin kurallarının değişmez olduğu öngörüsü sarsılırken krizden kurtulmak için sistemin taleplerine cevap vermenin de doğru olmadığı ortaya çıktı. Piyasanın inisiyatifine bırakılmış bir ekonomi sürekli kriz üretmekte, faturası da emekçi halka, ücretliye, çalışana kesilmektedir. Özellikle Türkiye gibi kendi kaynaklarını kullanamayan, emperyalizme bağımlı ülkeler bu krizden daha da fazla etkilenecek, etkileniyor da. Son 30 yıldır içine sokulduğumuz kapitalist küreselleşmenin sonuçları bugün ortadadır: 1 milyar kişinin günde 1 dolardan az kazandığı, dünya nüfusunun zengin % 2'sinin dünya servetinin yarısına el koyduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kuzey ile güney arasındaki, kadın ile erkek arasındaki, varsıllarla yoksullar arasındaki fark gittikçe açılıyor. Ülkemizde de yoksulların daha fazla yoksullaştığı, siyasal yapıda pek çok değişimin gerçekleştiği biçimde yaşanan süreç, kapitalist küreselleşmenin küresel kriziyle karanlık yüzünü bir kez daha gösteriyor.  

İşsizlik rekorları kırılıyor bu ülkede. Yoksulluk ve sefalet almış başını gidiyor. Kapitalist küreselleşmenin küresel krizi emekçileri teğet geçmiyor. Üstüne üstlük, adaletsizliğin adaletsizlik olarak, açlığın açlık olarak sürüp gitmesini sağlamak için kapitalist küreselleşmenin bu düzenini korumaktan da utanmadan söz ediyorlar. Onların sözlerinin tükendiğini son olarak geçtiğimiz hafta İstanbul'da yapılan IMF ve Dünya Bankası yıllık zirvesinde gördük. 'İstanbul Kararları' olarak adlandırılan kararlarında az gelişmiş ülkelerden daha fazla kaynağı emperyalist merkezlere taşımak dışında bir karar almadılar. Krizden çıkış için çareyi yine "sömürüyü katmerleştirmekte" buldular. Dünyanın geleceği ile ilgili söyleyebildikleri tek şey; "önümüzdeki yıllarda işsizliğin ve yoksulluğun artacağı, yoksulluk nedeniyle savaşların yaşanabileceği" oldu. Bu kimsenin bilmediği bir konu zaten değil. TMMOB, DİSK, KESK, TTB olarak IMF ve DB Başkanlarına yazdığımız mektupta şöyle ifade etmiştik: "Bugün yaşanan bunalım basit bir iktisadi kriz değildir. Bu artık tarihsel misyonunu tamamlamış bir üretim ve toplumsal sistemin yani kapitalizmin bütüncül bir krizidir ve yakın bir gelecekte derinleşmiş toplumsal krizlerle daha büyük yıkım ve acılara yol açması muhtemeldir. Bu nedenle sürdürmekte ısrar ettiğiniz sermaye yanlısı politikalar bugün olduğu kadar gelecekte de birer uygarlık suçu oluşturacaklardır."

Evet, Sevgili Arkadaşlar,

İçinden geçtiğimiz süreçten, kapitalizmin küresel krizinden, bizlerin de etkilenmemesi olanaksız. Kriz, tüm emekçi kesimleri olduğu gibi bizim örgütümüzün üyelerini de teğet geçmiyor. Türkiye'de ekonominin küçüldüğü; üretim, istihdam, ihracat ve ithalatının gerilediği bir dönemde üretimin direkt içinde yer alan mühendis, mimar ve şehir plancılarının bu durumdan etkilenmemesi düşünülemez. Mühendis ve mimarların bu süreci durdurmak için; daha örgütlü, daha bütünleşmiş, daha etkin ve insana seslenen, bilimsel, mesleki, kültürel girdilerle zenginleştirilmiş daha politik bir tavra ihtiyacı bulunuyor. TMMOB, böyle bir dönemde, tüm dünyadaki emekten ve halktan yana güçlere "daha demokratik, daha barışçı, gelirini adaletli paylaşan" bir dünya için büyük görevler düştüğünün bilincindedir. TMMOB ve bağlı odaları, örgütlü gücüyle birlikte sorumluluğun gereklerini yerine getirecektir. Bakım alanı; bakım bilinci, "Bakım Mühendisliği" ve İş Kanunu'na bağlı mevzuat ile yeniden düzenlenmeli

Sevgili Arkadaşlar

TMMOB'nin sorumluluklarından biri de meslek alanlarımız üzerine gerçekleştirdiğimiz sempozyum ve kongre gibi etkinliklerle bu alandaki sorunları ortaya koyarak çözüm önerilerini getirmektir. İşte bugün de burada bakım teknolojisindeki gelişmeleri ve bakım mühendisliğini konuşmak için bir aradayız. Artık süreklilik kazanan ve bilimsel-teknik bir çerçeveye sahip olan; "bakım mühendisliği" ile "bakım bilinci" kavramlarını ülke gündemine sokan Bakım Teknolojileri Kongremizin öğretim üyesinden mühendisine, teknisyeninden, yazılım ve uygulayıcılarına dek bilgi birikimlerini birleştirerek oluşturacağı direnç ve sunacağı "bakım perspektifleri" ülkemiz açısından oldukça önem taşımaktadır. İşletmelerde kullanılan çok çeşitli cihaz, makina, teçhizat, alet ve ekipmanın her an kullanıma hazır, arızasız durumda bulunması üretimin aksamaması açısından çok önemlidir. Bunu sağlayabilmek için söz konusu ekipmanlarda ani arızalar ortaya çıkmadan önce koruyucu bakım çalışmaları yapmak ve bu bakım çalışmalarını planlı bir şekilde yürütmek gerekmektedir. Bugünün dünyasında bakımcılık, yanlış algılandığı "tamircilik, teknisyenlik" gibi sıfatlardan arınarak, çok yönlü bir mühendislik alanı konumuna gelmiştir.

Sevgili Arkadaşlar

İlgili olan her kesime bakım ve bakım mühendisliği alanında TMMOB şunları söylüyor:
Bakımlı bir sistemi işletmek, kamu çıkarını gözetmenin temel ilkelerinden biri olarak ele alınmalıdır. Bakım, sadece üretim açısından ele alınmamalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği, enerji verimliliği ve çevre açısından da önemsenmeli, bu konuda yaptırımlar uygulanmalıdır.  Bakımlı bir tesisteki iş kazalarının da minimum olacağı gerçeğinden hareketle; işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından iş kazalarında Avrupa'da ilk sırada bulunan ülkemizde bakım konusu ilgili her taraf açısından önemsenmelidir. Denetim mekanizması olmadan bakımsız makinadan dolayı olan kazaların, can ve mal kayıplarının, iş kayıplarının önlenmesi mümkün değildir. Bu noktadan tespitle; tüm makina ve cihazların bakımları kayıt altında tutulmalı ve denetlenmelidir. İş Kanununa bağlı çıkarılacak tüzük ve yönetmeliklerde bu kontrollerin "TMMOB'ye bağlı ilgili meslek odalarınca yapılması" ibaresi mutlaka yer almalıdır. Mühendislerin bir bölümü, tesis ve işletmelerde "bakım mühendisi" olarak çalışmaktadır. Makina Mühendisleri Odası, bu kongre ve benzer diğer etkinlikleri sonucunda "bakım mühendisliği" ile ilgili bir birikim sağlamıştır. Bu birikim kullanılarak, "bakım mühendisliği" belgelendirme konusunu hedefleyecek çalışmalara devam edilmelidir. "Bakım mühendisliği" konusunda taraflarca ortak bir dil geliştirilmelidir. Günümüzde eğitimin sürekliliği tartışılmaz bir konudur. Bakım mühendisi ve her kademedeki bakım personeli, teknolojik gelişmeler göz önünde bulundurularak sürekli eğitilmelidir ve gelişmelerine önem verilmelidir. Bakım konusundaki çalışmaların kavramsallaştırılması, etkinleştirilmesi, yaygınlaştırılması, sürekliliğinin sağlanması ve uygulanması için gerekli mesleki eğitim ve bu Kongrede örneği görüldüğü gibi katılımcı platform faaliyetleri sürdürülmeli, yerel ve merkezi yönetimlerce bu çalışmalar desteklenmelidir.

Sevgili Arkadaşlar,

Kongremizin başarılı geçeceği inancıyla, hepinize kolaylıklar diliyor ve saygılarımı sunuyorum."

Denizli Vali Yardımcısı İsmail Tezel'de IV. Bakım Teknolojileri Kongre ve Sergisi'nin açılışında yaptığı konuşmada, sergiyi gezdikten sonra  ileriye daha umutla baktığını ifade ederek; "Amacımız krizi en az hasarla atlatmak. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz. Hepinizi kutluyorum" dedi.

Üç gün süren ve geniş bir katılımın gerçekleştiği IV. Bakım Teknolojileri Kongre ve Sergisi kapsamında, 13 oturumda 46 akademisyen ve uzman tarafından 38 bildiri sunumu yapıldı ve 14 kurs ile "Bakım Mühendisliğinin Sorunları" adlı bil Forum ve Bakım Mühendisliği konulu bir panel gerçekleştirildi.