IV. Güneş Enerjisi Sistemleri Sempozyumu ve Sergisi Gerçekleştirildi

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nın "Güneş Bizim İçin Çalışıyor" ana teması ile düzenlediği IV. Güneş Enerjisi Sistemleri Sempozyumu ve Sergisi, 6-7 Kasım 2009 tarihlerinde, Mersin'de gerçekleştirildi.

Sempozyumun açılış konuşmaları MMO Mersin Şube Başkanı Naci ERÇOLAK, MMO Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ, Mersin Ticaret Ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin AŞUT, EİEİ Genel Müdür Yardımcısı Atilla GÜRBÜZ ve Mersin Valisi Hüseyin Aksoy tarafından yapıldı.

Odamız Mersin Şube Başkanı Naci ERÇOLAK, açılışta yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

"Son yıllarda yaşanan gelişmeleri göz önüne aldığımızda dünya enerji sektörü sancılı bir süreç yaşamaktadır. Yaşanan bu süreçten tüm dünya gibi ülkemizde olumsuz etkilenmektedir. Çevreyi dikkate almayan bir şekilde üretilen enerjinin yoğunlaştırdığı iklim değişikliği sorunları da geleceğimiz için tehlike arz etmektedir. Ülkemizdeki enerji üretim-tüketim eğrisine baktığımızda tüketimin büyük bir yüzdesini oluşturan petrol ve petrol ürünleri ile doğalgaz konusunda tam anlamıyla dışa bağımlı olduğumuz görülecektir. Sanayisi başta olmak üzere sokakta evde işte ulaşımda kısacası hayatının her alanında kullandığı enerji kaynaklarını ithal eden bir ülkenin tam bağımsızlığından bahsetmek ne kadar doğrudur? Ülkemizin yaşanan ve bu şekilde devam edilirse daha da şiddetlenerek sürecek olan enerji dar boğazından çıkması mümkün değildir. Odamız kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olarak, ülke kaynaklarını halkımızın ve ülkemizin çıkarları doğrultusunda kullanımıyla ilgili çalışmalarını yürütmeyi ve görüşlerini kamuoyu ile paylaşmayı kendisine görev edinmiştir. Bu bilinçle çalışmalarını sürdüren odamız bu bağımlılığımızı azaltmanın, uzun vadede de tamamen ortadan kaldırılmasının doğal, sürdürülebilir, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımıyla olacağını savunmaktadır.

Evet Nedir Bu Yenilenebilir Enerji ve Özellikle Neden Güneş?

Günümüzde enerji üretmek amacıyla kullanılmakta olan petrol ve kömür gibi yakıtlar tükenebilir kaynaklardır. Bu yakıtlara alternatif olabilecek kaynaklar ise yenilenebilir enerji kaynaklarıdır.

Sonsuz bir enerji kaynağı olarak Güneş,  ilk çağlardan bu yana insanoğlunun dikkatini çekmiş,  hatta bir dönem çeşitli uygarlıklarda yaşamın kaynağı,  tanrısal bir güç olarak kabul edilmiş ve ona tapılmıştır. Yapılan arkeolojik çalışmalar ortaya çıkarmıştır ki Güneş enerjisinin yoğunlaştırılarak kullanılması 2500 yıl öncesine dayanmaktadır. 2500 yıl önce uygulama alanı bulunan bu enerji günümüzde halen kullanılmayı beklemektedir.

Sizlere güneş konusunda kısaca birkaç veriden bahsetmek istiyorum. Hayatın kaynağı olan Güneş her yıl dünyaya 219.000 milyar kilovat saat (kwh) enerji gönderiyor. Bu miktar dünyada tükettiğimiz enerjinin tam 2500 katı. Ülkemizin bu pastadan aldığı dilim çok yüksek. Yıllık güneşlenme ortalamamız 2640 saat. Güneşten inanılmaz miktarda enerji üretilebilir. Bu enerjinin toplam gücü 1,3 milyar ton petrole eşdeğer.

Ülkemiz, yıllardır izlenen ulusal ve kamusal çıkarları gözetmeyen, yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarını yeterince değerlendirmeyen, planlamayı yok sayan, dışa bağımlı enerji politikalarının olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıyadır. Enerji sektörünün günlük ve kısa vadeli politikalarla dışa bağımlı kılındığı; pahalı, süreksiz ve ithal enerji kaynaklarının kullanıldığı ve enerjide dışa bağımlılık oranının % 72'lere ulaştığı düşünülürse bu gücün kıymetini bilelim fark edelim, değerlendirelim.

Dünyada son yıllarda enerji konusunda büyük bir hareket gözlemlenmektedir. Geçen sene dünya rekoru kıran petrol fiyatları, son ekonomik krizin de etkisi ile fiyatları % 20-30 oranında düşen güneş sistemleri, yeni gelecek karbon vergileri, temiz enerji sistemlerini ve tasarrufu teşvik eden yasalar, Birbirinden çok bağımsız gibi görülen bu gelişmeler, aslında yaklaşık 100 yıl önceki sanayi devriminden sonra insanoğlunun biraz da mecburen girmek zorunda kalacağı yeni bir enerji devriminin ilk sinyallerini vermektedir. Türkiye de bu gelişmelerden doğal olarak etkilenmekte.  Son 6-7 aydır gerek hükümet düzeyinde gerekse medyada başta güneş enerjisi olmak üzere temiz enerji temalı birçok haber karşımıza çıkıyor. Bunların tabii ki en önemlisi tüm ilgili kurumların desteği ve katkısı ile çıkmasının beklendiği yenilenebilir enerji teşvik yasasıdır. Maalesef bu konuda da tren kaçmak üzere, Türkiye, temiz enerjilere ver(me)diği destek ile yine başka bir ligden de düşmeye aday gözüküyor.

Biz TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak; ülkemiz koşullarına uygun ve bir hedefe yönelik olarak, dünyadaki teknolojik gelişmeleri de göz önüne alarak politikayı yapılandıracak ve yenilenebilir enerji kaynaklarının her birini kapsayan Yenilenebilir Enerji Stratejisi ve Faaliyet Planının hazırlanmasını istiyor ve bunlarla uyumlu yeni bir Yenilenebilir Enerji Destekleri yasa taslağı üzerinde çalışılmasını savunuyoruz.

Nükleer Karşıtı Platformun bir bileşeni olan Odamız bir tarafta nükleer santrallerle ilgili olumsuzluklar ve diğer tarafta yenilenebilir enerji kaynaklarının gerek ömür, gerekse maliyet ve çevre açısından avantajları dururken nükleer santral yapımı ısrarlarına anlam verememekte ve de sonuna kadar karşı çıkmaya devam etmektedir. Hedefimiz Mersinimizi nükleer santrallerle değil Güneş Kenti Mersin olarak adını dünyaya duyurmaktır."

MMO Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ ise sempozyumun açılışında katılımcıları selamladıktan sonra şöyle konuştu:

Oda'nın enerji meslek alanıyla ilgili çalışmaları
"Enerji toplumsal yaşamın ve biz makina mühendislerinin ağırlıkla çalıştığı ülke sanayisinin en temel girdisidir.

Diğer yandan enerji dönüşüm sistemleri, yalıtım, enerji performans değerlendirmeleri, enerji verimli ve çevre uyumlu taşıtlar, ısıtma, soğutma, iklimlendirme ve sıhhi tesisatların tasarlanması, uygulanması, atık enerjinin geri kazanımı; kojenerasyon tekniklerinin kullanımı ve bu amaçlara uygun cihaz, ekipman ve sistemlerin tasarımı, imalatı ve kullanımı enerji ile ilgili konulardan bazılarıdır ve doğrudan makina mühendisliği meslek uygulama alanlarına girmektedir. Bu nedenlerle Makina Mühendisleri Odası olarak enerji ve bağlantılı konularda bir dizi çalışma yürütüyoruz.

Dönem içerisinde Nisan ayında Kocaeli'nde gerçekleştirdiğimiz Enerji Verimliliği Kongresi, Mayıs ayında Binalarda Enerji Performansı ana temasıyla gerçekleştirdiğimiz Tesisat Kongremiz, Ekim ayında Kayseri'de gerçekleştirdiğimiz Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumumuz ve bugünkü etkinliğimiz, bu alanda ülkemizde yapılan en kapsamlı, en katılımlı ve en nitelikli geleneksel etkinlikler arasındadır.

Bu etkinliklerin her biri yoğun çalışmaların, uzun hazırlıkların ürünü olarak gerçekleşmektedir. Harcanan bunca emeğin yöneldiği tek amaç, ülkemizin sanayileşmesi ve demokratikleşmesi, halkımızın mutlu bir yaşam sürmesidir. Örgütsel olarak üzerimize düşen sorumluğun yerine getirilmesidir.

Değerli Katılımcılar,
Bu etkinlikler yanı sıra Enerji Çalışma Grubumuz her dönem enerji kaynakları ve politikaları üzerine yeni Oda Raporları hazırlamaktadır. Konusunda uzman üyelerimizin katkılarıyla hazırlanan bu raporlarda, sektör ile ilgili mevcut durum değerlendirmeleri yapılmakta ve önerilerimiz kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Enerji Odamızın eğitim ve belgelendirme çalışmalarında da önemli bir yer tutmaktadır.

TÜRKAK'tan akredite olmuş Personel Belgelendirme Kuruluşumuz ve Laboratuarlarımız vasıtasıyla enerji alanı da dahil olmak üzere üyelerimize yönelik eğitim ve belgelendirme çalışmaları yürütülmekte, çevre ve enerji mevzuatları çerçevesinde teknik ölçüm ve periyodik kontrol hizmetleri verilmektedir.

Odamızca bugüne değin üyelerimize yönelik 24 meslek uygulama alanımızda 2.300 civarında merkezi kurs açılmış, 47 bini aşkın üyemiz belgelendirilmiş ve on binlerce cihazın teknik ölçüm ve periyodik kontrolleri gerçekleştirilmiştir.

Son olarak Odamız, 2 Mayıs 2007 tarihli Enerji Verimliliği Kanunu gereğince, 28 Eylül 2009 tarihli Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu toplantısında alınan kararla, sanayi ve bina sektörlerinde enerji yönetimi kursları düzenlemek üzere yetkilendirilmiş bulunmaktadır.
İstanbul Şubemizde başlattığımız sanayi ve bina sektörlerinde enerji yönetimi kurslarını, altyapı çalışmalarını tamamlayan diğer Şubelerimize de yaygınlaştırmak ve B sınıfı olarak düzenlenen belgeyi A sınıfına yükselmek için hazırlıklarımız hızla sürdürülmektedir.
Meslek ve uzmanlık alanlarımızla bağlantılı hizmet alanlarımızın, günün gerekleri doğrultusunda genişletilmesine yönelik çabalarımızın artarak süreceğini, bu vesileyle ayrıca belirtmek isterim.

Yenilenebilir enerji kaynakları ve güneş enerjisinin önemi
Değerli Katılımcılar,
Bugün burada ülkemizin oldukça şanslı konumda olduğu Güneş Enerjisi konusunu tartışacağımız iki günlük bir etkinliği başlatıyoruz.

Güneş enerjisi dünyanın enerji ve iklim değişikliği ile ilgili sorunları için dikkatlerini yönelttiği en önemli kaynaklardan biri durumuna gelmiştir.

Günümüzde bütün dünyada en kapsamlı AR-GE çalışmalarının yapıldığı bir sanayi dalıdır.

Dünya enerji sektörü radikal bir değişimin eşiğindedir. Özellikle fosil kaynaklara sahip olmayan ve enerjide dış bağımlılığı artan sanayileşmiş ülkeler bu radikal değişim sürecinde hem güvenli enerji kaynaklarına yönelmek ve hem de yenilenebilir enerji teknolojisini satarak bu yeni dönemde ekonomilerini güçlendirmek istiyorlar.

BP gibi bugünkü zenginliğini petrole borçlu olan şirketler bile alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesini stratejik hedefleri arasına aldılar.

Gelişmiş ülkelerin hükümetleri "temiz enerji ekonomisi" olarak adlandırdıkları bu sektörü çok ciddi olarak desteklemektedir. Amerika'da Obama yönetimi krizden çıkış için ayırdığı 700 milyar dolarlık kaynak içinde yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine vereceği destekleri özel olarak belirtirken bu desteklerin istihdamı canlandıracağını da açıklamaktadır.

Görüldüğü üzere gelişmiş ülkeler yenilenebilir enerji konusunu, enerji güvenliğinin yanı sıra, gelecek için önemli bir ekonomik yatırım, istihdam ve teknoloji egemenliği alanı olarak görmektedirler. Bundan sonra dünyanın güçlü ülkeleri fosil kaynaklar üzerindeki etkinliğini sürdürmeye çalışırken yeni teknoloji pazarındaki paylarını arttırmak üzere de rekabet edecektir.

Türkiye'nin güneş enerjisi ve yenilenebilir kaynakları değerlendirilmeyi bekliyor
Değerli Katılımcılar,
Türkiye yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları açısından birçok güçlü yöne sahip bir ülkedir.
Geçtiğimiz ay Kayseri'de düzenlediğimiz Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kongresinde de bu konuları enine boyuna konuştuk.

Güneş enerjisi ile birlikte su, rüzgâr, jeotermal, hidro elektrik ve linyit kaynaklarımızdan elde edilebilecek kurulu güç olanaklarının iyi değerlendirilmesi ile ülkemizin % 74'ler seviyesine ulaşan enerjide dışa bağımlılığını ciddi ölçülerde azaltması söz konusu olabilecektir.

Oysa bugünkü durumda mevcut hidroelektrik potansiyelimizin % 30'u, jeotermal potansiyelimizin % 3'ü ve rüzgâr potansiyelimizin ise ancak % 1'i değerlendirilebilmektedir.

EİEİ tarafından yapılan çalışmalarda, teknik kapasitesi 405 milyar kWh, ekonomik potansiyeli 380 milyar kWH olarak tahmin edilen, güneşe dayalı elektrik üretim kapasitesi ise bütünüyle değerlendirilmeyi beklemektedir.

Oysa güneşe dayalı elektrik üretiminde son yıllarda kaydedilen çok hızlı gelişmeler, yatırım maliyetlerinde ciddi düşüşleri gündeme getirmiştir.

Güneş, jeotermal ve rüzgâr kaynaklarından enerji elde etmek için gerekli teknoloji ve ekipmanların büyük bir çoğunluğunun ülkemizde üretimi vardır. Ülkemiz bu alanlarda hizmet sunacak yetkinlikte mühendis ve teknik eleman birikimine de sahiptir. Özellikle bazı kaynaklarda gerekli yatırım maliyetlerinin düşüklüğü göz önüne alındığında, bu konuda yürütülen çalışmalar oldukça önem taşımaktadır.

Güneş enerjisi ise yenilenebilir kaynaklarımız içinde en şanslı konumda olduğumuz kaynaklarımızdan birisidir.

Bugün tarihte güneş enerjisi ile anılan Mersin'de bu kaynağın ülkemize kazandırabileceklerini ve yöntemleri konuşurken Türkiye'nin bir teknoloji pazarı olmadan kendi araştırmacısı ve mühendisi ile bu kaynağı nasıl en fazla değerlendirebileceğini de konuşmamız gerekiyor.

Yenilebilir Enerji Yasa Taslağı lobilerden dolayı rafa kaldırıldı
Türkiye'nin Yenilebilir Enerji Stratejisi ve Faaliyet Planı hazırlanmalı

Geçtiğimiz aylarda yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılmasını teşvik etmeyi amaçlayan bir yasa taslağı hazırlandı ve bu taslak sektörde büyük bir heyecan ve beklenti yarattı. Taslakta güneş enerjisinden üretilen elektrik enerjisi için uzun süreli yüksek alım garantileri vardı. Teknolojinin çok hızlı bir şekilde geliştiği bu enerji kaynağı için verilmiş bulunan bu avantaj tartışılarak makul hale getirilebilirdi. Ancak bu konuda çok güçlü lobiler olması nedeniyle hükümet tartışmadan yasayı rafa kaldırmayı yeğledi.

Biz Oda olarak; dünyadaki teknolojik gelişmeleri göz önüne alarak ülkemiz koşullarına uygun bir Yenilebilir Enerji Stratejisi ve Faaliyet Planının ivedilikle hazırlanmasını ve bu plan ve stratejilere uygun desteklerin ivedilikle yaşama geçirilmesini savunuyoruz.

Güneş enerjisi yalnızca elektrik üretimi için değerlendirilmemeli
Ancak diğer yandan Güneş enerjisi kullanımının geliştirilmesi tartışmalarının sadece elektrik açısından ele alınmasını da doğru bulmuyoruz. Türkiye hemen her bölgesinde güneş enerjisinin termal kullanımı için çok önemli potansiyele sahiptir. Bu konuda gelişen yerli teknoloji de olmasına rağmen sadece elektrik üretimine odaklanmak, bu önemli kaynağın göz ardı edilmesine ve yeterince değerlendirilmemesine de yol açmaktadır.

Örneğin bizim kadar güçlü güneş radyasyonu almayan bir ülke olan Avusturya 1 milyon kişi için 200 MW solar termal enerji kullanımı ile dünyadaki en iyi ülke durumundadır. Avusturya'daki güneş kolektörlerinin % 60'ı sıcak su ihtiyacı için kullanılırken % 30 u ısıtma sistemleri ile kombine edilmektedir.

Türkiye'de de teşvik edildiği takdirde ısıtma sistemleri desteklenerek ithal doğal gaza olan bağımlılığımızı azaltabilmek mümkündür. Sempozyumumuzun bu konuda yapılması gerekenler için açılımlar geliştirmesini diliyoruz.

Belirlenen hedefler piyasa mekanizmaları ile gerçekleştirilemez
Değerli Katılımcılar,
Ülkemizde enerji alanında atılan adımların ne kadar başarı getireceğiyle ilgili önemli kaygılarımız da bulunmaktadır.

Eylül ayında yayımlanan ve 2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da (OVP), enerji sorununun çözümü için özelleştirmelerin tamamlanması, nükleer güç santral yapımına başlanması, doğalgaza aşırı bağımlılığı azaltmak üzere yerli ve yenilenebilir kaynaklara hız verilmesi ve Türkiye'nin petrol ve doğalgaz kaynaklarının uluslararası pazarlara ulaştırılmasında transit güzergâh/terminal ülke olması, hedefleri yer almaktadır.

Yüksek Planlama Kurulu'nun 18.5.2009 tarihli kararı ile yürürlüğe giren "Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Stratejisi Belgesi"nde de kamu elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmelerinin 2010 sonuna kadar sonuçlandırılması hedeflenmiştir.

Bu belgelerde 2003 yılına kadar bütün linyit ve taşkömürü kaynakları ile hidroelektrik potansiyelimizin değerlendirilmesi, rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 20.000 MW'ye çıkarılması, güneş enerjisinin elektrik üretimi içinde kullanılmasının yaygınlaştırılması ve elektrik üretiminde doğalgazın payının % 30'un altına düşürülmesi hedeflerini oldukça önemli ve olumlu buluyoruz.

Ancak bu hedeflerin piyasa mekanizmalarıyla gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Çünkü özelleştirme/serbestleştirme uygulamaları yatırımları artırmamakta, enerji fiyatlarını ucuzlatmamakta, kamu tekellerinin yerini uluslararası sermaye ile bağlantılı yerel tekeller almaktadır.

İçinde bulunduğumuz kriz koşullarında sektörde yaşananlar bunun en somut örneğidir. Krizden dolayı talep düşüşüne bağlı olarak Ocak-Ağustos ayları arasındaki 6,5 milyar kilovat saatlik elektrik üretimi azalışının nerdeyse tamamı, kamu santrallerinin üretimi düşürülerek karşılanmıştır. Ucuza elektrik üreten kamu santrallerinin üretiminin azaltılması ve özel sektöre verilen taahhütler nedeniyle elektrik fiyatlarının artması gündeme gelmiştir.

Ayrıca en erken 10-12 yıl içinde devreye geçebilecek, yakıt, teknoloji, depolama, atık v.b. yönlerden riskli ve dışa bağımlı nükleer santrallerin enerji sorununu çözmek bir yana dışa bağımlılığı daha da artıracağı açıktır.

Vergi artırımı ve zam kolaycılığından uzaklaşmak gerek
Son olarak 2010 bütçesinde petrol ve doğalgazda % 26,15 oranında, motorlu taşıt araçları, dayanıklı tüketim malları ve alkollü maddelerde farklı oranlardaki vergi artırımlarının halkımız ve sanayi üzerinde yeni bir basınç yaratacağını da belirtmek isterim.

Bu noktada ülkemiz yetkililerini dışa bağımlı enerji politikalarından uzaklaşmaya, kamusal planlama ve üretimi esas almaya, yerli kaynak kullanımına öncelik vermeye ve zam kolaycılığından uzaklaşmaya davet ediyorum.

Enerji antlaşmaları ülke çıkarları lehine düzenlenir, elektrik enerjisi üretiminde ulusal-kamusal kaynaklar ile yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilir, enerji verimliliği sağlanır ve ülke ölçeğinde meslek odalarının da içinde yer alacağı bir Master Plan uygulanırsa, emin olalım ki dışa bağımlılık kırılabilecek, elektrik fiyatları düşürülebilecek ve enerji yönetimi başarabilecektir."

Oda Başkanı konuşmasını sempozyuma katkıda bulunan herkese teşekkür ederek tamamladı.