Basın Açıklaması: İklim Değişikliği, Verimli Enerji Kullanımı ve Enerji Yönetimi
Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak her yıl çeşitli etkinlik, yayın ve araştırma çalışmalarıyla gündemde tutmaya çalıştığımız enerji verimliliği konusunda, 2010 yılından beri Enerji Verimliliği Haftası etkinlikleri düzenleyerek farkındalığı artırmaya çalışıyoruz. Bu yıl da 13-14 Ocak tarihlerinde 23 farklı konuda 23 katılımcı ile 7 oturum üzerinden gerçekleştirilen etkinlikte önemli bazı noktalara da dikkat çekildi.
Dünyanın içinde bulunduğu enerji krizi nedeniyle enerji arz güvenliği yani enerjiye kesintisiz olarak ulaşabilme önemli gündemlerden biri haline geldi. Özellikle ekonomik-sosyal kalkınma ve insanca yaşam için; güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzı oldukça kritik. Dünya’da 940 milyon insanın elektrik enerjisine ulaşma olanağına sahip olmadığı gerçeği bu durumun çarpıcılığını gözler önüne sermektedir.
Makina mühendisliğinin somutlandığı alanlardan biri de enerjidir. Binaların yalıtılması, kojenerasyon tekniklerinin kullanımı, bölgesel ısıtma tesislerinin kurulması, yüksek verimli kazanların kullanılması, sanayide atmosfere açık sıcak ve soğuk yüzeylerin yalıtılması ve atık ısıların geri kazanımı, enerji verimliliği anlamında önem taşımakta ve mesleki faaliyetlerimiz arasında bulunmaktadır. Enerji Verimliliği Yasası'nın öngördüğü faaliyetlerin pek çoğu makina mühendisliği meslek disiplininin alanına girmektedir.
Enerjiden yararlanmak modern çağın gereği ve vazgeçilmez bir insan hakkıdır. Toplumun ortak malı olan enerji kaynaklarının araştırılması, bulunması, değerlendirilmesinden başlayarak; üretim, iletim, dağıtım ve satışına kadar sürecin tüm aşamalarında, çevreye, iklime ve doğaya olumsuz etkileri asgari düzeyde tutulmalı ve toplum yararı gözetilmelidir. Bu ölçüt, enerji ile ilgili tüm faaliyetlerde geçerli olmalıdır. Enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve güvenilir bir şekilde sunulması, temel enerji politikası olmak zorundadır. Bu anlayış ve yaklaşım, enerji ihtiyacının karşılanmasının, bir kamu hizmeti olarak yürütülmesi gereğini ortaya çıkarmaktadır.
Bu amaçla enerji politikalarının üretimden tüketime bütüncül bir yaklaşımla ele alınması ve yönetilmesi esas olmalıdır. Ülkemizde enerji sektöründe 1980‘lerden bu yana uygulanan politikalarla toplumsal enerji ihtiyacı ve bunların karşılanabilirliği arasındaki açı her geçen gün daha da artmaktadır. Dünyada enerji bağımsızlığı, ülke bağımsızlığının bir parçası olarak görülmektedir. Bu yaklaşımın Türkiye‘de özellikle hâkim olması gereklidir.
Enerji ihtiyacını karşılamak üzere genelde ithal enerji kaynağı kullanılmış, fosil kaynaklı ve ithalata dayalı yüksek maliyetli yatırımlar yapılmış, enerjideki dışa bağımlılık ciddi boyutlara ulaşmıştır. Türkiye’nin birincil enerji arzında ithalatın payı yüzde 70,7; yerli üretimin talebi karşılama oranı ise yüzde 29,26’dır.
Elektrik üretiminde kamu ve özel sektör payları 1984-2022 döneminde oldukça değişmiş; kamunun payı yüzde 87,2’den yüzde 14,3’e gerilemiş; özel sektörün payı ise yüzde 12,8’den yüzde 85,7’ye yükselmiştir.
Türkiye’nin 2053’te Net Sıfır Emisyon hedefine nasıl ulaşacağına dair ise tartışılmış, açıklanmış bir stratejisi bulunmuyor. Birincil enerji arzında fosil yakıtların payının yüzde 84,4 olduğu ülkemizde bu durumu değiştirmeye yönelik kayda değer bir öngörü ve plan yoktur.
İZODER, Enerji Verimliliği Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada; “Yüzde 80’i yalıtımsız olan bina stoğumuzu yalıtımlı binalara dönüştürerek her yıl yaklaşık 12 milyar dolar tasarruf edebiliriz” derken sadece ısı yalıtımı ile bile ısınma ve soğutma amaçlı enerji tüketimimizi yarı yarıya azaltacağımızı ve enerji faturalarımızı düşürmemizin mümkün olduğunu vurguluyor.
Enerji verimliliğinde kamu sektörü alt yapısının enerji verimli binalar, taşıtlar ve cihazlarla yapılandırması öncelikli bir yer tutar. Buradaki en önemli husus, bu verim eşik değerlerinin hangi yöntemlerle belirleneceği, ne şekilde belgelendirileceği ve hangi kamu kuruluşunun bu işi bağımsız bir şekilde yapacağıdır.
Enerji yönetimi
Enerji Yönetimi kavramı planlama, koordinasyon ve kontrol gibi birbirinden bağımsız olduklarında etkisiz kalabilecek işlevlerin, bir araya gelerek oluşturduğu bir bütündür. Bu anlamda “Enerji Yönetimi” ürün ve hizmet kalitesinden, güvenlikten veya çevresel tüm koşullardan fedakârlık etmeksizin ve üretimi azaltmaksızın enerjinin daha verimli kullanımı doğrultusunda yapılandırılmış ve organize edilmiş disiplinli bir çalışmadır.
Enerji verimliliği çalışmalarının organizasyonunun odak noktası “Enerji Yönetimi” kavramıdır. Geniş kapsamlı Enerji Yönetimi programlarının uygulanması ile enerji verimliliği çalışmalarına süreklilik kazandırıldığı gibi enerji verimliliğindeki iyileşme oranı da %25’i aşabilmektedir.
Sanayi tesislerinde ise; yıllık enerji tüketimi 1000 TEP’den fazla olan işletmelerin çalışanları arasından SEY (Sanayi Enerji Yöneticisi) görevlendirilmesi gerekmektedir. Yani sadece elektrik enerjisi kullanan bir işletmenin geçen sene boyunca kullandığı enerji 11.627.907 kWh’i geçmelidir. Büyüklük olarak 24 saat çalışan bir işletme için 1400 kW civarında bir kurulu güç anlamına gelir. Yıllık tüketimi 50.000 TEP’den fazla olan işletmelerde ise “enerji yönetim birimi” kurulması gerekmektedir. Bu enerji yönetim birimlerinde enerji yöneticisi dışında bir elektrik veya elektrik elektronik mühendisi ile bir makina mühendisini çalıştırmalıdır.
Diğer kamu hizmetlerinde olduğu gibi elektrik için de daha yüksek para ödemek zorunda kalan yurttaşlara, çeşitli kampanyalarla verimlilik ve tasarruf kavramları anlatılırken, enerji verimliliği etkinlikleri de yeni zamlarla taçlandırılıyor. Tersinden söyleyecek olursak, enerji ne kadar pahalılaşırsa, tasarruf bilincinin de o denli artmış olacağı düşünülüyor.
Enerji verimliliğinin önündeki engeller
Ülkemizde enerji fiyatlarının kontrolü, dışa bağımlılığın azaltılması, enerjinin en ekonomik biçimde sağlanması, çevre ve doğal kaynakların korunması yönleriyle enerjinin verimli kullanımı büyük önem kazanmakta; sanayi faaliyetleri ve nüfusa bağlı olarak enerji talebinin yükselişine paralel bir biçimde konunun önemi her geçen gün daha da artmaktadır.
Öte yandan 20 yılı aşkın uygulanan politikalarla Türkiye'nin elektriği en pahalıya tüketen ülkelerden biri haline gelmiş olması gerçeği söz konusudur. Pahalı enerji, sanayi maliyetlerini artırmakta, rekabet şansı düşük olan yerli üretimi güçsüz kılmaktadır. Bugünkü sorunların temeline indiğimizde kamusal bir hizmet olan enerji üretiminin ve dağıtımının basit bir piyasa faaliyeti olarak görülmesi, stratejik bir planlama anlayışının bulunmamasını saptamak mümkündür. Böylelikle enerjinin bir kamusal/toplumsal hizmet olduğu, herkese gereksinimi ölçüsünde ve en ucuz bir şekilde sağlanması gerektiği fikri reddedilmiş; bu alandaki kamu kuruluşları küçültülmüş, özelleştirilmiş, “kamu hizmeti kavramı” yapılan hukuki değişikliklerle deforme edilmiştir. TEK'in faaliyet gösterdiği 20 yıllık süre içerisinde elektrik enerjisi üretimi 1970 yılına göre 7,2 kat artarken, özelleştirme ve serbestleştirme uygulamalarının yoğunlaştığı 1990'dan günümüze elektrik üretimi ancak 2,8 kat artış gösterebilmiştir. Bu durum, enerjide kamu örgütlenmesi, kamu planlaması ve kamusal üretimin önemine işaret etmektedir.
Ülke bazında nüfusun hızla çoğalması, ekonomik faaliyetlerin, konforun artması enerji tüketimini artırmaktadır. Öte yandan küresel iklim değişikliğinin ana nedenlerinin başında fosil kaynaklı enerjiler başta olmak üzere enerji gelmektedir. Bu nedenlerle enerji verimliliği, enerjinin üretiminden dönüşümüne, iletim ve tüketimine kadar ki çalışmaların tümünü kapsayan bütünlüklü bir alandır. Bu bütünlüğün kurulmasıyla, kısa ve orta dönemde, enerji tasarrufu ve enerji teminiyle ilgili sorunların çözümüne küçümsenemeyecek katkılar sağlanabilecektir.
Bugüne kadar enerji verimliliği konusu enerji sektörünün arz ve tüketim politikaları arasında yer almadığı gibi yatırımlar arasında da sayılmamıştır. Yapılan çalışmalar, AB'de kamu sektöründe % 20'ye varan tasarruf imkânı olduğunu ve yeterli yatırım yapılması durumunda sağlanacak tasarrufun getirisinin yatırımın bir buçuk katı olduğunu göstermektedir. Öte yandan tüm devlet daireleri, belediyeler, eğitim kurumları ve hastaneler; ısıtma-soğutma, aydınlatma, elektrikli cihazlar, büro makinaları ve kamu taşıtları yoğun enerji tüketmektedir. Kamu giderlerinin azaltılması amacıyla birçok tasarruf genelgesi yayınlanmakta ise de yerleşik alışkanlıklar ve araç, bina, cihaz alt yapısı durumu itibarıyla enerji verimliliği açısından önemli sonuçlar alınamamaktadır.
Kamu, sanayi ve ulaşım sektörlerinde enerji verimliliği önünde bazı engeller mevcuttur. Bunlar özetle: Bu konuya yeterli önceliğin verilmemesi, enerji verimliliği ile ilgili çözümler hakkında bilgi eksikliği, Devlet İhale Kanunlarındaki yetersizlikler, binaların enerji tasarrufu sağlayacak şekilde iyileştirilmesinin bir öncelik olarak görülmemesi, kamu sektöründeki araç kullanım alışkanlıkları ve yüksek enerji tüketimi, cihaz alımlarında enerji verimlilik kriterleri ve ömür boyu maliyet analizi kuralının satın alım prosedürleri arasında yer almaması, belediyelerin özellikle sokak aydınlatması, ulaşım hizmetleri ve trafik düzenlemeleri gibi hizmetlerinde verimliliği öncelikli olarak göz önüne almaması, ulaşım sektöründe yüksek yakıt tüketimine sahip taşıtlar ve eski araçların ağırlıklı olarak kullanılması, yeterince yaygınlaşmamış ve modernleşememiş toplu taşım ağı ve sanayide eski teknolojiye dayalı üretimin yarattığı verimsizliktir. Bunlar ciddi enerji kayıplarına yol açmaktadır.
Bu saptamalardan hareketle enerji verimliliği için yapılması gerekenler şunlardır:
- Yerli, yeni ve yenilenebilir enerjiye yönelim geliştirilmeli, enerji verimliliği ile enerji tasarrufuna yönelik toplumsal bilinç oluşturmak amacıyla basılı ve görsel kitle iletişim araçlarından yayınlar yapılmalı, ilk ve orta öğretimde özendirici bilgiler ders kitaplarına konulmalı, okullarda ve üniversitelerde öğrencilerin bilinçlendirilmesini sağlayacak proje yarışmaları düzenlenmeli, konferans, söyleşi, panel vb. etkinlikler artırılmalıdır.
- Sanayi, konut, ulaşım-ulaştırma, elektrik üretim iletim ve dağıtımı sektörleri enerji verimliliğinin öncelikli alanları arasında sayılmalı ve kamu öncü bir rol üstlenmelidir.
- Enerji sektörünün özellikle arz politikalarında enerji verimliliğine özel bir yer verilmelidir.
- Büyük ölçekli kamu kuruluşlarından başlanarak enerji tüketimi azaltma hedefleri belirlenmelidir.
- Enerji Verimliliği Yasası’nın da öngördüğü gibi kamu sektörünün enerji yönetimi sisteminin oluşturulma sürecinde desteklenmesi için Odalarımızın da desteğinde etkin ve yaygın eğitim programları gerçekleştirilmelidir.
- Cihaz, taşıt akreditasyon sistemi oluşturulmalıdır.
- Kamu İhale Kanunu'nda akreditasyon sonucu sıralamanın ve ömür boyu enerji tüketimi masraflarını fiyatla birlikte değerlendirecek bir sistem için değişiklik yapılmalıdır.
- Kamu sektörü binalarının iyileştirilmesi ve verimli taşıt satın alınması için bütçe tahsis edilmeli ve bir program yapılmalıdır.
- Belediyelerle ilgili bir yasal düzenleme yapılarak; sorumluluk ve yetkiler tekrar belirlenmeli ve gelişmeler merkezi idarelerce izlenmelidir.
- Mevcut kamu yatırımlarında enerji verimliliğini öngören teknolojik yenilenme sağlanmalıdır.
- Ulaşımda enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik olarak yurt içinde üretilen araçların birim yakıt tüketimlerinin düşürülmesine, araçlarda verimlilik standartlarının yükseltilmesine, toplu taşımacılığın yaygınlaştırılmasına, gelişmiş trafik sinyalizasyon sistemlerinin kurulmasına, yüklerin karayolu dışındaki ulaştırma tipleri ile taşınmasının özendirilmesine yönelik çalışmalar etkin bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
- Enerji Verimliliği Yasası etkin bir şekilde uygulanmalı, enerji verimliliğini sağlayıcı politika ve zorunlu ölçütler ivedilikle uygulamaya sokulmalıdır.
MMO İstanbul Şubesi olarak, enerji sorununun çözümü noktasında üzerimize düşen her türlü teknik görevi; gerek ekonomimiz adına gerekse de gelecek nesiller adına kabul ediyoruz. Bu noktada meslek disiplinimiz ve ülke yararları açısından üzerimize düşenleri yapmaya devam edeceğimizi, uzmanlık alanlarımızla ilgili olarak gerek duyulduğunda yasalarla bize verilmiş yetkiler çerçevesinde destek vermeye hazır olduğumuzu bu vesileyle belirtmek isteriz.
Her yıl ocak ayının ikinci haftasında kutlanan Enerji Verimliliği Haftası’nda, verimlilik ve tasarrufun “piyasalaştırma ve pahalı enerji” uygulamalarıyla sağlanmasına yönelik politikalardan vazgeçilmesini talep ediyoruz. Enerji verimliliği ve tasarrufu konusunun tam tersine kamu hizmeti anlayışı ile ele alınması ve kamu yararı çerçevesinde toplumsal bilincin yükseltilmesi gerekmektedir.
C. Ahmet Akçakaya
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu Sekreteri
16.01.2023