IX. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ VE SERGİSİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) adına MMO İzmir ve İstanbul Şubeleri yürütücülüğünde düzenlenen IX. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi (HPKON 2022), 16-19 Kasım 2022 İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi'nde gerçekleştirildi.

1999 yılından bu yana MMO tarafından gerçekleştirilen Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi’nde atölye çalışmaları, kurslar, konferanslar, yuvarlak masa toplantıları, panel ve sosyal etkinlikler yer aldı.

Hidrolik pnömatik sektörünün tüm taraflarını bir araya getirerek, yüz yüze yapılan görüşmelerle, bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasına olanak sağlayan kongrenin temel amacı hidrolik ve pnömatik disiplininin gelişimine katkıda bulunmaktır. Kongre ile eş zamanlı düzenlenen ve Hannover Fairs Turkey Fuarcılık tarafından organize edilen fuarda ise firmalar, yeni ürün ve sistemlerini tanıtma, bu ürünleri birinci elden kullanıcıyla buluşturma imkânı yakaladılar.

Dört gün süren kongrenin açılış konuşmaları Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İlkin Boz, IX. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi Yürütme Kurulu Başkanı Şemsettin Işıl, Hannover Messe Fairs Turkey Fuarcılık AŞ Genel Müdür Yardımcısı Belkıs Ertaşkın, Akışkan Gücü Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevda Kayhan Yılmaz, Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede tarafından yapıldı.

MMO Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener kongre açılışında şöyle konuştu:

"Dokuzuncusunu düzenlediğimiz ve alanında ihtisaslaşmış bulunan Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisine hoş geldiniz diyorum.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve kendi adıma sizleri saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, üç gün önce İstanbul’da yurttaşlarımıza yönelik halk düşmanı bombalı saldırıyı ve arkasındaki kararlık güçleri lanetliyor, hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Seçim sürecine girdiğimiz, ağır ekonomik sosyal bunalımın etkilerini yoğun olarak yaşadığımız günlerde bu terör eyleminin yapılması oldukça düşündürücüdür. İlk akla geldiği üzere ve dileriz ki ülkemiz, 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri aralığındaki gibi kana bulanmasın, demokrasi karşıtı güçler başarıya ulaşamasın.

Değerli Katılımcılar,

Covid-19 pandemisi nedeniyle iki kez ertelemek zorunda kaldığımız kongremizi nihayet yapabiliyoruz. Odamız bu kongre gibi, periyodik olarak her çalışma döneminde birçok kongre, kurultay, sempozyum etkinliği düzenlemektedir.

Asansörlerden işçi sağlığı ve iş güvenliğine, tesisattan uçak havacılık, uzay ve endüstri mühendisliklerine, kaynaktan makine tasarımına, otomotivden bakım teknolojileri ve sanayinin bütününe dek, çoğu hidrolik pnömatikle bağı bulunan meslek-uzmanlık alanlarımızla ilgili olarak düzenlediğimiz kongre, kurultay, sempozyum etkinliklerinin oldukça verimli geçtiğini belirtmek isterim.

Bütün faaliyetleriyle Odamız; Anayasa’nın 135. maddesine dayalı olarak çıkarılan 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca 1954 yılında kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.

Kuruluş Kanunu ve yönetmeliklerimiz uyarınca Oda olarak,

  • Ülke ve toplum yararları doğrultusunda yurdun doğal kaynaklarının işletilmesini, üretimin ve kalitenin artırılmasını, ülke sanayisinin ulusal çıkarlara uygun yönde olması ve mesleğin gelişmesini sağlamak amacıyla gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve önerilerde bulunmak,
  • Yurdun doğal kaynaklarının ülke ve toplum yararları doğrultusunda işletilmesi için teknik ve bilimsel çalışmalar yapmak ve bunları üyelerimizin ve sanayinin yararına sunmak,
  • Meslek alanlarıyla ilgili her türlü standartları, teknik şartnameleri, tip sözleşmeleri, vb. teknik belgeleri hazırlamak,
  • Meslek alanlarıyla ilgili teknik uygulama sorumluluğunun uzman makina mühendisleri tarafından yapılmasını sağlamak ve bunların mesleki etik ve teknik kurallara uygunluğunu incelemek, denetlemek ve onaylamak,
  • Üyelerimizin mesleki alanlarındaki ulusal ve uluslararası yeni gelişmeleri, tartışmaları izleyebilmesi, aktarabilmesi, mesleki sorunların dile getirilebilmesi, kamuoyunun bilgilendirilmesi, ilgili alanlarda politikaların oluşturulması amacıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte kongre, kurultay, sempozyum, fuar, sergi vb. düzenlemek, üyelerin mesleki, sosyal-kültürel gelişimine katkıda bulunmak için eğitim, kurs, belgelendirme, seminer, söyleşi vb. etkinlikler düzenlemek

doğrultusunda faaliyet yürütüyoruz.

Bu kapsamda onyıllardan bu yana yürüttüğümüz faaliyetlerden bugünlere taşıdığımız kolektif bilgi ve deneyimlerle oluşturduğumuz platformlarda, meslektaşlarımızla, ilgili akademisyen ve uzmanlarla birlikte görüş ve öneriler geliştiriyoruz.

Bu etkinliklerle meslek disiplinlerimizin bilimsel ve toplumsal gereksinimler doğrultusunda gelişmesine, ülkemizin sanayileşmesine, kalkınmasına, demokratikleşmesine, halkımızın mutlu ve teknik standartlara uygun çağdaş bir yaşam sürmesine yönelik katkı sunmayı amaçlıyoruz.

Değerli Katılımcılar,

Bildiğiniz gibi sadece ülkemizde değil, tüm dünyada akışkan gücü sektörü, kontrol ve otomasyon teknolojileri aracılığıyla pek çok üretim alanında yer alan makina mühendisliğinin en nitelikli hizmeti üretebildiği önde gelen uygulama alanlarındandır.

Hidrolik pnömatiğe ilişkin 23 yıldan beri düzenlediğimiz kongrelerimizle birlikte sektöre olan ilginin arttığını ve kongrelerimizin de daha görünür hale geldiğini söylemek isterim.

Ürün tasarımından imalata, kullanım alanlarına, satış ve bakım hizmetlerine kadar üyelerimizin sürecin her aşamasında görev yaptığı sektörün korunması ve geliştirilmesi için Odamız ve HİPKON Kongrelerimiz öncü rol üstlenmiş ve önemli işlevleri yerine getirmiştir.

Bu sayede sektör içinde iletişimin oluşması sağlanmış, Mühendislik uygulamaları, Ar-Ge, inovasyon ve yerli üretimin önemi anlaşılmıştır.

Sektörün ilk örgütlerinden olan AKDER kongre platformlarının katkısıyla gelişmiş; yasa, yönetmelik, standartlara yönelik çalışmalar başlamıştır.

Kongrelerin akademik dünyada yarattığı etki ile makina mühendisliği bölümlerinde hidrolik pnömatik seçmeli ders olarak verilmeye başlanmıştır.

Basılı eser geleneği bulunmayan bu alanda çok az olan Türkçe yayın sayısı artmış, sektörel yayın hareketliliği oluşmuştur. Bu kapsamda Odamız; kongrelerimizin bildiri kitapları ve sektörel sorunların tartışıldığı panel kitapları yanı sıra “Pnömatik İletim Temel Bilgileri”, “Hidrolik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Pnömatik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Basınçlı Hava Tesisatı”, “Basınçlı Hava Tesisatı Tasarımı ve Uygulamaları”, “Kompresörler”, “Hidrolik Pnömatik Türkçe-Almanca-İngilizce Sözlük” adlı kitapları da yayımlamıştır.

Türkiye’de hidrolik pnömatik sektörünün geleceğini “tedarikçisi” olduğu makine imalat sektörünün gelişimi belirleyecektir. Makine imalatçıları nitelikli yerli ürünlere öncelik vererek, yerli ürünlere olan güveni artırabilir ve katma değeri yüksek ürünlerin yerli olarak üretilmesinin önünü açabilir. Bu, yerli üreticilerinin rekabet gücünün artırılmasının yanı sıra ulusal ekonominin de yararına olacaktır.

Yerli üretimin artması ise nitelikli teknik elemanlar, vasıflı işgücünün artması, ithalatı düşürmek ve dışa bağımlılığı yok etmek ile mümkün olacaktır. Yerli üretimin geliştirilmesi ile birlikte yurtdışından makine ve elemanlarının girişi de azalabilecektir.

Nitelikli teknik elemanların varlığı ve istihdamı da ancak ülkede uygun çalışma ortamlarının sağlanması ve bu alana yatırım yapılması ile mümkündür.

Oda olarak bu alanda AKDER ile beraber Akış Gücü uzmanlık eğitimi ve belgelendirme programına başlayarak Akışkan Gücü Mühendis Belgelendirme Kurulunu oluşturup Akışkan Gücü Mühendis Belgelendirme sürecini başlattık.

2018 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan “TMMOB Makina Mühendisleri Odası Akışkan Gücü Mühendis Yetkilendirme ve Belgelendirme Yönetmeliği” gereği tasarım, projelendirme, imalat, montaj, bakım onarım çalışmaları yapma yetkilendirmelerine başladık. Yönetmelik sonrası bir yıl içinde MMO Belgelendirme Kurulu tarafından kazanılmış hak başvurusu yapmış mühendislerin belgelerinin incelenmesi sonucu 166 meslektaşa 150 Akışkan Gücü Hidrolik ve 133 Akışkan Gücü Pnömatik yetki belgesi verilmiştir.

Kazanılmış hak sonrasında MMO şubelerinde Akışkan Gücü (Hidrolik/Pnömatik) Mühendis Yetkilendirme Eğitimleri verilmeye başlanmıştır. Sınavlarda başarılı olan meslektaşlarımız yetki belgelerini almaya hak kazanmaktadırlar.

AKDER Akışkan Gücü Derneği üyesi firmalardan gelen istek doğrultusunda, MMO olarak Akışkan Gücü Mühendis Yetki Belgesi almış ve bu alanda çalışanların ürettiği projelerin kayıt altına alınması ve saklanmasına ilişkin yazılım çalışmaları yapılmıştır.

Akışkan gücü sektörünü oluşturan katma değerli projeleri üreten firmalar, online ortamda kriptolu MMO sunucularında geliştirdikleri özgün projelerini yükleyerek hem haklarının korunmasını sağlamış olacaklar hem de akışkan gücü yetki belgesi sahibi mühendislerimizin büyük bilgi birikimi ile hazırladığı projeler hak ettiği değere kavuşmuş olacaktır.

Bu gelişmeler bizleri mutlu kılıyor ve motive ediyor.

Değerli Katılımcılar,

Şimdi ekonominin geneli ve sanayi, makine imalat sanayi ve mühendislik bağlamlı gelişmeler ile akışkan sektörü arasındaki bağlara ve sorunlara değinmek istiyorum.

Kamu yönetimi, mali yönetim/finans, imar, yapı, ulaşım, eğitim, sağlık, tarım, enerji, maden, orman su, çevre ve koruma alanlarına yönelik gelişmelerin sektörel ve toplumsal bağlamlarda olumsuz sonuçlara yol açtığını hepimiz çeşitli vesileler üzerinden biliyoruz, görüyoruz.

Kuralsızlaşma, usulsüzlük, kayırmacılık ve yozlaşma liyakat ve hukukun önüne geçmiş, hukukun üstünlüğü yok edilmiştir.

Bu durumun genelde sanayi ve ekonomiye, özelde çalışma alanlarımıza ve meslek örgütlerimize yansımalarını görmemek mümkün değildir.

Öyle ki, üst birliğimiz TMMOB ve bağlı Odalarının mevzuatına, iç işleyişlerine, üyelerimizin toplumsal yaşamın hemen her alanında yürüttükleri mesleki faaliyetlerine dek, hukuka aykırı müdahaleler söz konusudur.

TMMOB ve bağlı Odalarının kamu adına kamusal mesleki toplumsal sorumluluk ve etik ilkeler çerçevesinde yürüttüğü faaliyetler, sunduğu katkılar ve kamusal denetim ne yazık ki bertaraf edilmeye çalışılmaktadır.

En özet haliyle kamu/toplum yararının tasfiyesi, iktidarın ülkemizi ve halkımızı yoksullaştıran rant politikalarının önünün açılmasına, önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına yöneliktir.

Bugün sanayinin düşük teknolojili üretimle, emek yoğun sektörlerle, finansal spekülasyonlar ve mafyatik, oligarşik bir rant ağı ile kuşatıldığını söylemek mümkündür.

Üretim gücünün tahribi, dış borçlara ve ithal girdilere bağımlılık, borç ve faiz ödemelerinin büyüklüğü, inşaat-rant odaklılık vb. olgular, ülkemizin sanayileşmeden tamamen uzaklaştığını ortaya koyuyor.

Üretimde ise ağırlık düşük teknolojilidir.

Sanayi ve imalat sanayinin milli gelir/GSYH içindeki payı giderek azalmıştır. İmalat sanayi ve özel sektör üretken yatırım verileri yok düzeyindedir.

Her aşamasında proje, Ar-Ge ve mühendislik tasarımlarının yapılmasını gerekli kılan özelliği itibarıyla makine imalat sektörü, özellikle 2001 ekonomik krizinden sonra yatırımlarını askıya almış ve ara mallarda dışa bağımlı bir yapı içine sürüklenmiştir. Bu durum süreklilik kazanmış ve 2008 ortalarından başlayarak sanayi sektörü küçülme seyri izlemiştir.

Sanayi ve tarım gibi üretici sektörlerin GSYH içindeki payları, düşmüş, inşaatınki ise artmış durumdadır.

Milli gelir, kişi başına milli gelir, gayri safi sabit sermaye oluşumu gibi göstergeler düşüştedir.

Toprak-inşaat-maden ve hazır varlık birikiminin yağmasına dayalı rant esaslı birikim süreci, sanayi katma değerinin kat kat üzerindedir.

Sabit sermaye yatırımlarının dağılımında konut sektörü, son on yılda yüzde 20’lerden yaklaşık olarak yüzde 30’lara çıkmış, toplam yatırım demeyeceğim harcama 500 milyar doları aşmıştır.

Üretimin ve enerjinin ithalat bağımlılığının artmış olması gerçeği, gücü azalan sanayiyi ve dolayısıyla bütün toplumu zorlamakta, hayat pahalılığının kaynakları arasında yer almaktadır.

Sanayi istihdamı dalgalı bir şekilde azalmaktadır. İşsizlik, işgücünün niteliksizleştirilmesi ve yoksullaşma paralel bir şekilde ilerlemektedir.

İktidarın sarıldığı “büyüme” olgusunda, planlama, sanayileşme, kalkınma, istihdamda artış, toplumsal refah, yani tarihsel toplumsal hiçbir gelişme ve ilerleme yoktur.

Döviz kuru-faiz-enflasyon sarmalı, ithalata ve ucuz işgücüne dayalı ihracat yapısı ile yağmacı rant ekonomisi, geleceğimizin de karartılmasına yol açmaktadır.

Serbestleştirme–özelleştirmeler eşliğinde planlı kalkınma ile kamusal üretim-hizmet ve denetimin tasfiyesi, üretim ile ihracatın ithal girdilere bağımlılığı ve fason üretim olguları, sanayisizleşmeyi sürdürmüş, tarımı mahvetmiş, mühendisliği değersizleştirmiştir.

Geçmişte Türkiye’nin kalkınma ve sanayileşme süreçlerinde kurucu roller üstlenen mühendislik ve mühendisler, tüm çalışanlar gibi, bu olumsuzluklardan en çok etkilenenler arasında yer alıyorlar.

Mühendisler, hak ihlalleri, düşük ücret, işsizlik, güvencesizlik, yoksulluk vb. sorunların tümünü yaşamaktadır. Asgari ücretin altında ücretle çalışmak zorunda kalan mühendisler bile bulunmaktadır.

Oysa bir ülkenin en önemli kaynağının yetişmiş vasıflı insan gücü olduğunu belirtmeliyim. Bu vasıflı güç, kalkınmanın en temel unsurudur; tasarımın ve fikri mülkiyetin tek üreticisidir. Tasarımı, araştırmayı, geliştirmeyi, üretimi, bu vasıflı yetişmiş insan kaynağı gerçekleştirir.

Fakat ne yazık ki bu konuda ülkemizde “hoyratça” davranılmaktadır. Uygun ortamların sağlanması bir yana adam kayırmacılığın hakim olduğu, biatın öncelendiği, liyakata, bilgiye, deneyime değer verilmediği, hukukun üstünlüğünün olmadığı bir yapıda bu hayati kaynağımızın ülkeden göçmesine sebep olunmaktadır. Biliyoruz ki, kaybeden ülkemizdir, telafisi mümkün değil denmese de en zor ve en önemli kaynaktır vasıflı yetişmiş insanlarımız. 

Düşünelim, bu ülke kaynakları, lisans süresi dahil 20 yıl boyunca vasıflı bir insanın yetişmesi için tahsis ediliyor. Bir mühendisin gelişim sürecine baktığımızda, 10. yıldan itibaren net verici katkı sağlar hale geliyor ve ülkenin bu kaynağı altın tepsilerde dışarıya ve deyim yerindeyse “bedavaya” sunuluyor.

Bu vahim sürecin durdurulması, meslektaşlarımız ve bütün nitelikli meslek mensuplarının ülkemiz için uygun koşullarda istihdam ve seferber edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bilindiği üzere 1930’lu ve 1960’lı yıllardaki kalkınma, sanayileşme, planlama hamlelerinde yerli üretim ve mühendislik birincil öneme sahipti.

Neoliberal politikalar ile serbestleştirme ve özelleştirmelerin devreye girmesi ve kamu yararı yaklaşımından uzaklaşılmasıyla birlikte ise, ülkemizin planlı kalkınma, sanayileşme süreçleri kesintiye uğramıştır.

Yerli üretim gerilemiş, üretim, uluslararası zincirlere bağlı fason üretime dönüşmüştür. Bütün sanayi sektörlerine girdiler sağlayan büyük sanayi işletmelerimiz olan kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirilmesiyle sanayisizleşme sürecine girilmiş, bu süreçte mühendislik de itibar kaybına uğratılmış ve liyakatten uzaklaşılmıştır.

Ancak bizler kamucu yaklaşım ve gerçek bir yerli üretim temelinde planlı sanayileşmenin, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusundaki kalkınmanın olmazsa olmaz olduğunu ve ülkemizin geleceğinin bu yaklaşıma bağlı olduğunu savunmaya devam ediyoruz, edeceğiz.

Değerli Katılımcılar, Değerli Meslektaşlarım,

Hidrolik-pnömatik girdilerini, makine imalat sektörünün yanı sıra, demir-çelik, iş ve inşaat makinaları, otomotiv, savunma, gıda, ambalaj, gemi inşa, sağlık, barajlar, otomasyon ve robot teknolojileri gibi alanlar, sektörler de yaygın olarak kullanmaktadır.

Tüm bu sektörlerin makine imalat sektöründekine benzer bir olumsuzlukla yüz yüze olduğunu söyleyebiliriz. Hidrolik-pnömatik sektörünün tüm bu olumsuz ortamdan etkilenmemesi mümkün değildir.

Teknoloji kullanımı ve projelendirme açısından dünyanın gerisinde kalmayan fakat aynı performansı üretimde gösteremeyen hidrolik pnömatik sektörünün ana sorunlarını şu şekilde özetlemek mümkündür:

Öncelikle yerli üretim sorunu ve Ar-Ge, teknolojik ve endüstriyel birikimle başlayan sorunları; sermaye/finansman ve kalifiye işgücü yetersizlikleri, yüksek girdi maliyetleri, ithal ürünlerin yerli üretime göre pazar paylarının yüksek oluşu ve dışa bağımlılık olarak sıralamak mümkündür.

Makina imalatçılarının, tasarım ve uygulama­larda yerli ürünlere öncelik vermemesi, güven duymaması, dünya pazarında rekabet edebilen yerli üretici sayısının azlığı sorunlar arasındadır.

Ancak yerli üretim derken, yabancı tekellerin tedarik zincirlerine bağlı olarak ülkemizde yapılan bir üretimi kastetmiyoruz. Üretilen ürünlerin araştırma ve geliştirme süreçlerine, tasarımından fikri mülkiyetine, patent haklarına ve satışına kadar tüm süreçlerinin sahibi olmak gerektiğine işaret ediyoruz.

Bu husus yanı sıra kalitesi belgelenmemiş, sertifikası olmayan, haksız rekabete neden olan ürünlerin ülkeye girişinin kontrol edilmesi ve zorlaştırılması için önlem alma, denetim ve harekete geçmede önemli sorunlar yaşanmaktadır.

Sektör bu ürünlerin ülkeye girmemesi konusunda tavır almalı, siyasi irade yerli ürün kullanımı konusunda zorlanmalıdır.

Özellikle ihracat yapan yerli üreticilerin desteklenmesi ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek için yatırımlar ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmeli, kamu ihalelerinde yerli malı kullanımı teşvik edilmelidir.

İzlenen yanlış bilim, teknoloji ve sanayi politikaları sonucu bugün yerli üretimde ithal girdi kullanımı fazladır. Makina imalat sanayiinde iç pazar talebinin yarısı ithal makinalarla karşılanmaktadır. Ne yazık ki makina üreticileri yerli devre elemanlarını yeterince kullanmamaktadırlar.

Ayrıca, kullanılan teknolojilerin geliştirilmemesi; inşaat sahaları, tüneller, maden ocakları, demir-çelik tesisleri ve tersaneler gibi yüksek riskli ortamlarda işçiler için güvenli çalışma koşullarının bulunmaması da her gün tanık olduğumuz acı bir gerçekliktir. Ülkemizin, iş kazalarında hayatlarını kaybedenler sıralamasında Avrupa’da birinci sırada yer aldığı bilinmektedir. Bu vesileyle, Amasra’da Türkiye Taş Kömürü İşletmesine bağlı maden ocağında bariz tedbirsizlik ve ihmallerin sonucu olarak hayatlarını kaybeden 42 canımızı unutmayacağımızı, yakınları ve çalışma arkadaşlarına baş sağlığı, tedavileri devam edenlere acil şifalar dilediğimizi belirtmek istiyorum.

Sektörün sunduğu/sunacağı güvenli ürünler ile bu kazaların önüne geçilmesinin mümkün olduğu; insan, makina ve tesislerin güvenliğini sağlamanın; sektörde, tasarım ve üretim sürecinde, sistem ve donanım seçiminde güvenliğin önemli bir kriter olduğu unutulmamalıdır.

Diğer yandan sanayide enerji verimliliği önemli bir unsurdur. Sistemlerin enerji verimliliği ölçülebilir olmalı, belgelendirilmeli ve teşvik edilmelidir. Enerjide arz sürekliliğinin sağlanması, dışa bağımlılığın azaltılması, fiyatlandırma ve enerji maliyetlerinin ekonominin geneli ve işletmeler üzerindeki yükünün hafifletilmesi gerekmektedir. İklim değişikliği ile mücadeleye yönelik çalışmalar yapılması, hidrolik pnömatik sistem tasarımlarında ve üretiminde, enerji verimliliğine önem verilmesi gerekiyor.

Akışkan sektörü, mekanik, elektronik, bilgi işlem, programlama gibi disiplinler arası niteliğiyle, katma değeri yüksek özgün çözüm ve projeleri kolayca üretebilecek bir sektördür. Yazılım mühendisliği dâhil teknolojik gelişmelerin yenilikçi tasarım ve çözümlere imkân verdiği, akıllı cihazlar, öğrenebilen robotlar gibi gelişmelerle birlikte artık yeni bir dönemin içindeyiz.

Ulusal ve uluslararası alandaki gelişmeleri takip edebilmek, üyelerimizin ve sektör bileşenlerinin bilgi ve becerilerini artırıcı faaliyetleri geliştirmek için ortak çalışmalar yürütmeye devam etmemiz gerektiğini düşünüyoruz.

Sevgili Meslektaşlarım,

Ekonomik gelişime, kalkınmaya, toplumsal faydaya hizmet eden bir üretim, en önemli ihtiyaçlarımızdan biridir. Fakat ne yazık ki, ülkemiz, uluslararası mal ve finans piyasalarına ucuz ithalat cenneti olarak ve küresel işbölümü içerisinde montaj sanayinin taşeron bir üreticisi haline gelmiştir. Yerli üretimin artması bir zorunluluktur ve kendiliğinden olmayacaktır. Ayrıca “teknolojiyi yalnızca kullanan değil, üreten bir toplum olma” anlayışı hâkim olmalıdır.

Doğru bir ekonomi, sanayi, teknoloji ve kalkınma politikasının; doğa, toplum, planlama, ekonomi, siyaset, devlet ilişkilerini yeniden düzenleyen uzun erimli bir toplumsal dönüşüm içeriğiyle ele alınması gerekir.

Ekonomi ve kamu yönetimindeki yapısal değişimlerden dışa bağımlılığa ve her alanda yansımaları bulunan gericileşmeye varana dek ilerici kamucu/toplumcu bir dönüşüme ihtiyacımız büyüktür, bu ihtiyaç acildir.

Sözlerime bu vurgu ile son verirken, açılış konferanslarında, panelde, oturumlarda, yuvarlak masalarda, bildiri sunacak, atölye-kurs çalışmalarında yer alacak bütün konuşmacılara; kongre ve sergiyi destekleyen ve katılan bütün kurum, kuruluş, dernek, birlik, üniversite ve firmalara; delege ve izleyicilere; düzenleme, yürütme kurulları ile kongre sekreterlerine, kongreyi Odamız adına birlikte düzenleyen İzmir ve İstanbul Şubelerimizin başkanları, yönetim kurulları ve çalışanlarına içtenlikle teşekkür ediyor, kongremizin başarılı geçmesini diliyorum.

Kongre Programı ve detaylı bilgi için tıklayınız