ASANSÖR SEMPOZYUMU 2010 GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ve Makina Mühendisleri Odası'nın (MMO) birlikte düzenlediği Asansör Sempozyumu 2010 ve Inelex Asansör Fuarı, 21-23 Mayıs 2010 tarihleri arasında, İzmir Fuar Alanında gerçekleştirildi.

Sempozyumda yedi oturum, üç çalıştay, bir panel, beş kurs ve ilköğretim öğrencilerine asansör ve yürüyen merdivenlerin güvenli kullanımı eğitiminin verileceği bir sosyal etkinlik düzenlendi.

Asansör kazaları önlemler ve denetim, Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliği, Türk rekabet ve haksız rekabet hukukuna genel bakış, asansörlerde enerji verimliliği ve mevzuatların geliştirilmesine yönelik öneriler, asansörün yapıya kattığı değer, asansör mühendisliği, asansör montajında iş sağlığı ve güvenliği konularının ele alındığı sempozyumda uzman ve akademisyenler tarafından 28 bildiri sunuldu.

Sempozyumun açılış konuşmaları EMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Sedat GÜLŞEN, MMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet ÖZSAKARYA, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı AYDOĞAN, Efor Fuarcılık Genel Müdürü Nuray EYİGELE, EAYSAD Yönetim Kurulu Başkanvekili Yüksel GÜL, EBSO Meclis Başkanı Mehmet TİRYAKİ, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Yardımcısı Zühtü BAKIR, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz GÖLTAŞ, MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR ve İzmir Vali Yardımcısı Mustafa ERDOĞAN tarafından yapıldı.

MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR‘ın konuşmasının tam metni aşağıdadır.

"Sayın Konuklar, Sayın Katılımcılar,

Sevgili Basın Mensupları,

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

TMMOB içindeki birlikteliğimiz ve asansör alanındaki mesleki işbirliğimiz uyarınca Elektrik ve Makina Mühendisleri Odaları adına İzmir Şubelerimizin yürütücülüğünde düzenlenen etkinliğimize hoş geldiniz.

Asansörlere yönelik Oda çalışmaları

Odamız bütün uzmanlık alanlarımızda olduğu gibi iletim teknolojileri kapsamındaki asansörlere ilişkin iyileştirici, geliştirici çalışmalar yapmayı önemli görevlerinden biri olarak görmektedir.

Asansörlerin tasarımı, imalatı, montajı, bakım ve periyodik kontrolünü kapsayan süreç, bilimsel-teknik gerekliliklerce belirlenmiş mühendislik hizmetlerine ait bir alandır. Dolayısıyla bu hizmetlerin özel eğitim almış, yeterliliği Odalarca belgelendirilmiş mühendislerce yürütülmesi oldukça önemlidir.

Odamız bu amaçla çok yönlü çalışmalar yürütmektedir. İletim teknolojileri alanındaki yayın eksikliğini giderecek, toplumsal bilinç oluşturacak birçok kitap ve broşürün basımı, seminer, söyleşi ve kurslar, bütün tarafları bir araya getiren kongre ve sempozyumlar, onaylanmış kuruluş ve CE işaretlemesi çalışmaları ve EMO ile birlikte duyarlı belediyelerle yapılan protokoller sonucu asansörlerin periyodik kontrolleri, bu çalışmalarımızın başında gelmektedir.

Beş yıldan beri her yıl güncellediğimiz "Asansörlerde Durum Raporu, Uygulamalar ve Yapılması Gerekenler" adlı çalışmamız, bu alandaki bütün gelişmeler, yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri belirli bir bütünlük içermekte ve kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Bütün meslek uygulama alanlarımızda hizmet sunan üyelerimizin yeterli bilgi ve deneyime sahip olması gerekliliğinden hareketle, Resmi Gazete‘de yayımlatılan Yönetmeliklerimiz uyarınca düzenlenen kurslarda başarılı olan üyelerimizin belgelendirilmesi Oda çalışmaları arasında önemli bir yere sahiptir. 

Ülke çapındaki Meslek İçi Eğitim Merkezlerimizde Asansör Avan Proje hazırlama konusunda 4 bin 451, Asansör Uygulamaları konusunda ise 2 bin 982 üyemiz yetkilendirilmiştir.

Oda bünyesinde oluşturduğumuz ve Türk Akreditasyon Kuruluşu (TÜRKAK)‘tan akredite Personel Belgelendirme Kuruluşumuzun düzenlediği sertifikalar, uluslararası standartlara uygunluk, tanınırlık açısından ileri bir adım olmuştur.

Kaldırma ve iletme makinalarının periyodik kontrol ve bakımlarına ilişkin faaliyetlerimiz de TÜRKAK‘a akredite ettirilmiş ve Odamız bu alanda da A Tipi Muayene Kuruluşu olmuştur.

MMO Asansör Kontrol Merkezi Onaylanmış Kuruluş oldu

Değerli Katılımcılar,

Asansörler gibi çevre ve insan güvenliği açısından riskli ürün grupları AB tarafından tanınırlığı olan onaylanmış kuruluşlarca uygunluk değerlendirmesinin ardından piyasaya sunulabilmektedir. Ancak yerli onaylanmış kuruluşumuzun olmaması nedeniyle üreticilerimiz uygunluk değerlendirme faaliyetlerini çok yüksek bedellerde AB test ve belgelendirme kuruluşlarına yaptırmak zorunda kalıyor, bu alandaki mühendislik hizmetleri yurt dışından satın alınıyordu.

Bu boşluğu gidermek üzere İzmir‘de oluşturduğumuz Asansör Kontrol Merkezimiz (AKM) AB Komisyonu tarafından Onaylanmış Kuruluş olarak kabul edilmiş ve ilgili tebliğ Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

AKM, Asansör AT tip incelemesi, asansör son muayenesi, birim doğrulaması ve tam kalite güvence modülleri kapsamında asansörlerin üretiminden kullanımına dek CE işaretlemesi yapmak üzere görev yapmaktadır. Ayrıca asansör firmalarına yönelik son muayene, tasarım ve montaj kuralları, iş güvenliği, risk değerlendirmesi ve kalite yönetim sistemi eğitimleri de yapılmaktadır.

Ülkemiz ve sanayimiz lehine olan bu gelişmeden, bilimsel mühendislik ölçütlerine dayalı çalışma ve denetim anlayışımızın uluslararası ölçekte tanınırlığının önemli bir göstergesi olarak haklı bir gurur duyduğumuzu belirtmeliyim.

Sektörde genel durum

Sayın Katılımcılar,

Sektörde yılda ortalama 7-15 bin asansör ve 400 yürüyen merdiven kurulumu yapılmaktadır. Sektör 175 bin civarında asansörün işletme süreçlerinde gerçekleştirilen, bakım ve onarımda kullanılan malzeme, cihaz ve ekipmanlarla birlikte yaklaşık 1 milyar dolarlık bir ekonomik hacme sahiptir.

Yürüyen merdivenlerin tamamına yakını, kurulumu gerçekleştirilen asansörlerin yaklaşık % 15‘i ithaldir. Yerli marka ile kurulumu gerçekleştirilen asansörlerin % 40‘ı ise ithal kompenentlerden oluşmaktadır. Bu dışa bağımlılığın azaltılması için finansman, kalifiye işgücü ve Ar-Ge desteklerinin artırılması, yerli malzeme üretim ve kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir.

Sektördeki yetkili firma sayısı yaklaşık 430, herhangi bir yetki almadan çalışan firma sayısı ise yaklaşık 2 bin civarındadır. Sektörde istihdam edilen Makina Mühendisi sayısı ise yaklaşık 750‘dir.

Asansör periyodik kontrollerinin bütün ülkeyi kapsamaması, mühendis istihdamındaki yetersizlik, meslek odalarının görev ve yetkileri, AB süreç ve standartlarının uyumlaştırılması, piyasa gözetim ve denetimi gibi konulardaki dağınıklık sürmektedir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, TSE, Meslek Odaları, üretici firmalar, mühendisler, akademisyenler ve diğer kuruluşların, sürecin bütününde mühendis istihdamı ve meslek odalarının rolleri başta olmak üzere sağlayacağı aktif destek, bu sorunların çözümünde önemli bir rol oynayacaktır.

Asansör denetimlerinde durum

Değerli Katılımcılar,

Odalarımızın bazı belediyelerle imzaladığı protokoller sonucu yapılan denetimlerde, asansörlere ilişkin yoğun şikâyet ve kazaların asansör tesisatının üretim ve montajından sorumlu üretici firmanın güvenlik parçalarını ilgili standartlara uygun olarak yapmaması ve kullanım aşamasında bakım firmalarının düzenli bakım yapmamasından kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Odalarımızca son 6 yılda toplam 19 ilde 38 belediye sınırları içinde yapılan denetim ortalamasında asansörlerin % 68,4‘ünün sorunlu olduğu tespit edilmiştir. Ancak toplam asansör sayısı içinde yapılan denetim baz alındığında sorun daha da büyümektedir. Örneğin 2008-2009‘da kullanımda olan yaklaşık 175 bin asansörden yalnızca % 11,6‘sı kontrol edilmiş; % 88,3‘ü ise kamu denetiminden tamamen yoksundur. Bu durum toplumun can güvenliğinin nasıl büyük bir tehlike içinde olduğunu göstermektedir.

Kısaca tasarım aşamasından, üretim, montaj, kullanım, bakım ve denetim aşamalarına kadar mühendislik hizmetlerinin yaygınlaştırılması, etkin kılınması ve yasal düzenlemelerle güvence altına alınması gerekmektedir. Ancak ne yazık ki, bu konudaki gelişmeler sorunlu yapısını korumaktadır.

Asansör Yönetmelikleri ve sorunlar

Son 15 yılda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından 4 adet Asansör Yönetmeliği yayımlanmıştır.

20.12.1995 tarihli Asansör Yönetmeliğinde meslek odaları tarafından verilen SMM belgeleri, avan, elektrik uygulama, mukavemet, mekanik uygulama projeleri, asansörlerin tesisi, işletilmesi, bakımı ve yıllık kontrolüne ilişkin temel süreçler, sorumluluklar ve uygulamalar tanımlanmıştır. Böylece asansör firmaları makina ve elektrik mühendisi istihdam etmiş, projelendirme uygulamaları firmalardaki mühendisler tarafından gerçekleştirilmiş, birçok şubemiz belediyelerle yapılan protokoller çerçevesinde asansörlerin yıllık periyodik kontrol çalışmalarını başlatmış, uygulamalara ilişkin ilk yayınlar Odalarımız tarafından gerçekleştirilmiş, uygulamalarda önemli iyileştirmeler gerçekleşmiştir.

Ancak 15.02.2003 tarihli Yönetmelikle Meslek Odaları ve mühendisler sürecin dışına itilmiştir. Asansör avan ve uygulama projelerinin ilgisine göre elektrik ve makina mühendislerince çizileceği ve bu projelerin Belediye ve Valiliklerce asansörlere işletme ruhsatı verilmesi aşamasında isteneceği belirtilmiş, ancak imalat, montaj ve bakım firmalarının mühendis istihdamına yönelik herhangi bir açıklık getirilmemiştir.

Odamız görüş, öneri ve çekincelerini birçok kez Sanayi ve Ticaret Bakanlığı‘na iletmiş; yetkililer ise yönetmelikte revizyon yapılarak ilgili direktifle aynılaştırılacağı ve asansör uygulamalarında ulusal düzenlemelerimizi belirleyecek Asansör Tesis İşletme ve Bakım Yönetmeliği adlı bir yönetmelik daha hazırlanacağını, mühendisler, Odalar ve ilgili kuruluşların görev, yetki ve sorumluluklarının açıklığa kavuşturulacağı tarafımıza bildirmiştir.

Bakanlık bünyesinde kurulan, Odalarımızın temsil edildiği Asansör Teknik Komitesinde, söz konusu yönetmeliklere ilişkin yürütülen çalışmalardan da yararlanılarak 31.07.2007 tarihinde yeni bir yönetmelik yayımlanmış, ardından 14.08.2009 tarihinde yönetmelik tekrar revize edilmiştir. Sözü edilen Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliği de 18.11.2008 tarihinde yayımlanmıştır.

Odalarımızın bu konuda sunduğu bir taslak da söz konusu iken bilim, mühendislik ve kamu denetimini dışlayan böylesi bir düzenleme, asansörler konusunda denetim eksikliğinden kaynaklı can ve mal kayıpları ile standart dışı uygulamaları daha da artıracak olmasının yanı sıra ulusal asansör sanayimizi baltalamış, sektörde hizmet veren yüzlerce mühendis işinden olmuştur.

Böylesi bir yağma düzenine evet demeyeceğimizi ve bu doğrultuda tüm örgütsel gücümüzü seferber edeceğimizi belirtmek istiyorum.

Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliği‘nin makina ve elektrik mühendislerine aktif rol vererek, meslek odalarına mesleki denetim ortamı yaratacak şekilde ivedilikle revize edilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan yaygın piyasa gözetimi ve denetimi ortamının ilgili Bakanlıkça etkin bir şekilde sağlanması gerekmektedir. Zira asansör ve yürüyen merdiven sektöründe ürünlerin piyasaya arzı ve dağıtımı aşamasında veya ürünler piyasada iken ilgili teknik düzenlemelere uygunluk ve güvenliğine ilişkin boşluklar mevcuttur.

Bu konulara sempozyumumuzun önemle eğilmesi gerekmektedir. 

Odalarımız adına sempozyumun gerçekleştirilmesini sağlayan düzenleme ve yürütme kurullarına, bütün kurum ve kuruluşlara, bildiri sunacak, panel, çalıştay ve sosyal etkinliklere katkıda bulunan herkese, İzmir Şubelerimizin Yönetim Kurulları ve çalışanlarına Oda Yönetim Kurulumuz adına içtenlikle teşekkür ediyorum. Etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum."

 

Sempozyumun açılışında yapılan diğer konuşmalar aşağıdadır.

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz GÖLTAŞ‘ın konuşmasının özeti: 

"Yaşamın her alanında planlama ve kamusal yaklaşıma vurgu yapan bizlerin, Çalışma Dönemi içinde yapılacak etkinliklerin planlanmasında bir sonraki dönemi de sahiplenen ve yeni seçilen arkadaşların önlerini açan bir tarzı benimsemelerini, örgütlerimizin tüm birimlerine örnek oluşturacak bir bilgi ve deneyim aktarımının yanı sıra, birlikte iş yapma kültürünün geliştirilmesi olarak da çok önemli buluyor ve emeği geçen herkesi tekrar kutluyorum.

Bu konunun bir başka önemli yanı da, çalışma dönemi içerisinde ilgili birçok konuda ortak etkinlikler ile bir yandan, sempozyum ve kongrelerin içeriğinin daha da zenginleştirilmesi, diğer yandan bu konuda harcanan enerjinin verimli kullanılarak sözümüzün kamuoyu ile daha etkin buluşturulması olacaktır. Bu anlayış ile dönem başında Makina Mühendisleri Odasının değerli yöneticileri ile yaptığımız ortak toplantıda da çalışmalarımızın olabildiğince ortaklaştırılmasına yönelik koyduğumuz hedefin güzel sonuçlar yaratacağına inanıyorum.

Bugün yaşadığımız dünyada bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmelerin, toplumsal ihtiyaçlar ve üretim ilişkileri temelinde her gün yeniden şekillendirildiğini görmekteyiz. İnsanlık uzun bir tarihsel süreç içerisinde tarımsal üretimden, sanayi üretimine geçerken bunun sonucu olarak toplu halde üretmeye ve yaşamaya başlamıştır. Bu yoğunlaşma, nüfusun belli bir alanda artmasına ve yüksek yapılaşmaya da sebep olmuştur. Yani insan topraktan uzaklaştıkça yerleşimini dikey olarak planlamak ve buna uygun araçlar geliştirmenin peşine düşmüştür.

Su ve buhar gücüyle çalışan asansörlerden, günümüzde kontrol sistemleri ile günün belli saatlerinde yoğunluğa göre daha hızlı ulaşım sağlayan asansörlere, yürüyen merdivenlere gelinmiş, yüzlerce metre uzunlukta binalar insanlığın kullanımına girmiştir. Artık dikey yapılaşmanın da zorlaması ile asansör sektörü olgunlaşmış ve insanlar için neredeyse bir otomotiv, bir beyaz eşya sektörü kadar önemli bir işleve sahip olmuştur.

Yakın geçmişten bugün ve geleceğe yoğun kullanımı nedeniyle kamu sağlığı ve güvenliği kapsamına giren asansörlerin mühendislik faaliyeti olarak projelendirilmesinden üretim, montaj ve bakımına kadar ciddi düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu sempozyum, asansör alanında bilimsel, teknik ve AR-GE kapsamında sektörel ve akademik çalışmaların yanı sıra mevzuat, eğitim ve uygulamaya ilişkin özgün bilgi ve deneyimlerin paylaşılacağı, sektörün sorunlarına kapsamlı çözüm önerilerinin geliştirileceği ülkemiz için önemli bir etkinlik olacaktır.

İki yıl önce yine İzmirde gerçekleştirdiğimiz "Asansör Sempozyumu 2008"in Sonuç Bildirgesinde tespit edilen önemli konulardan birini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Günümüzde her alanda olduğu gibi asansör teknolojileri alanında da çok hızlı bir gelişme ve değişim yaşanmaktadır. Bu gelişmelere uyum sağlamak, ürün ve hizmet kalitesini arttırmak, rekabet edebilme gücünü sürekli olarak sağlayabilmek için sektörde bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip nitelikli insan gücüne gereksinim vardır. Nitelikli insan gücü sağlamak konusunda üniversiteler, ara teknik eleman yetiştiren okullara ve meslek odalarına önemli görevler düşmektedir. Üniversitelerin ilgili bölümlerinde Asansör Teknolojisi seçmeli ders olarak yer almalı, meslek liselerinde ve meslek yüksek okullarında bu alandaki ders sayıları arttırılmalıdır.
2008 yılında bizler, asansör sektöründeki hizmet kalitesi ve istihdamın arttırılmasına dönük meslek liseleri ve meslek yüksek okullarının eğitimlerinin geliştirilmesine vurgu yaparken, 2010 yılında AKP Hükümetinin popülist bir yaklaşımla mesleki ve teknik eğitim fakültelerini "Teknoloji Fakülteleri"ne dönüştürmek için YÖK eliyle yeni düzenlemelere gittiğini görmekteyiz.

Üniversitelerde deyim yerindeyse tabela değişikliği ile hiçbir mantığı olmadan yapılan bu yeni düzenleme ile bir yandan mühendislik alanlarımız bir karmaşaya itilirken, ülkemiz ara teknik eleman sorunu seçimlere dönük kuralsız bir yaklaşımla traji komik bir şekilde kökünden halledilmiş oluyor.

Bu konuda üniversiteleri ve meslek alanımızı tam bir çıkmaza sürükleyecek olan akıl ve mantık dışı bu girişimlerin derhal durdurulmasını istiyoruz. Bu konuda itirazlarımızı geçtiğimiz günlerde YÖK‘e ve Milli Eğitim Bakanlığına gönderdiğimiz yazılar ve basın açıklaması ile kamuoyunun bilgisine sunduk.

Yazıda belirttiğimiz temel itiraz noktalarımızı sizlerle kısaca paylaşmak isterim.

Öncelikle, bilimsel, teknik ve akademik veriler, mesleki ve teknik eğitim fakültelerinde uygulanan programın, mühendislik unvanı elde edilmesi için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Bu durum karşısında, teknik öğretmen yetiştirmek üzere programlanmış fakültelerin adlarının değiştirilerek mühendis yetiştirmesinin sağlanamayacağı gibi teknik öğretmenlerin unvanlarının değiştirilmesiyle mühendis olamayacakları da açıktır.

Teknoloji Fakültelerinin kurulması için gerekçe gösterilen istihdam sorunu yalnızca teknik eğitim fakülteleri değil, fen-edebiyat fakülteleri mezunları başta olmak üzere diğer fakültelerden mezun olanların, hatta mühendislerin de karşı karşıya kaldığı bir sorundur.

Türkiye İstatistik Kurumu‘nun ilk kez açıkladığı verilere göre mühendislik işlerinde işsizlik oranı yüzde 12,8‘dir. Elektrik Mühendisleri Odası olarak 2009 yılında yürüttüğümüz Küresel Krizin Etkileri: EMO Üyelerinin İstihdamı araştırmasına göre ise; elektrik-elektronik mühendislerinde yüzde 10,7, elektrik mühendislerinde yüzde 10,3, bilgisayar mühendislerinde yüzde 9,5, elektronik haberleşme mühendislerinde yüzde 8,3, elektronik mühendislerinde yüzde 7,7, biyomedikal mühendislerinde yüzde 7,1 oranına ulaşan işsizlik söz konusudur.

Değerli katılımcılar,

Yaşadığımız günler, AKP‘nin ülkemizi tüm kurumları ile kendi önceliklerine uygun olarak yapılandırmaya çalıştığı bir süreç olarak yaşanmakta. Bir yandan Anayasa değişikliği adı altında hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinden söz edilirken, diğer yandan farklı düşünenin baskı altına alındığı, toplumsal tepkilerin yok sayılarak farklı düşünceye tahammülsüzlüğün yaşandığı, Kürt sorununun çözümünde barış içerisinde bir arada yaşama talebinin baskı ve şiddet ortamıyla belirsizliğe sürüklendiği, üniversitelerden yargıya, sendikalardan meslek odalarına kadar farklı düşünenin sesinin kesilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz.

AKP eliyle düğmeye basılan bu dönemde TMMOB‘ye dönük saldırılar da artarak sürmektedir. Devlet Denetleme Kurulunun inceleme raporu ve son olarak Bayındırlık Bakanlığı Teftiş Kurulunca ileri sürülen asılsız iddialar şimdi sırada meslek alanımızın olduğunu göstermekte.

Değerli Meslektaşlarım,

Enerji ve iletişim özelleştirmeleri ile stratejik temel varlıklarımızın ulusal ve uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesi, yolsuzluklar ile yandaş sermayenin güçlendirilmesi, Rusya ile olan doğal gaz bağımlılığımızın ardından nükleer santral kurma maceralarında yaşadığımız son perde, haberleşme özgürlüğünün ihlal edilerek insanların bireysel yaşamlarına siyasal tuzaklar kurulması.

Bunlara dair de söylenecek pek çok şey var. Sadece son dönemde kamuoyunda tartışılan güncel bir gelişme olması nedeniyle nükleer santral konusunda Odamız görüşlerini paylaşarak sözlerime son vermek istiyorum.

AKP‘nin nükleer santral kurulması konusundaki ısrarı, sadece kendi iktidarlarını sürdürmek adına küresel sermayenin yeni Pazar arayışlarına kayıtsız şartsız teslim olma ısrarıdır. Bu nedenle de nükleer santral ülkemize bir enerji ihtiyacından öte siyasal bir tercih olarak dayatılmaktadır.

AKP‘nin son 5 yılda nükleer santral konusundaki adımları ve son ihale sürecinde yaşananlara bakıldığında böylesine ciddi bir meselede nasıl bir kafa karışıklığı yaşandığına şahit oluyor ve bu süreçte ciddi endişeler taşıyoruz.

Önce üç sayfalık tercüme bir kanun tasarısı ile başlayan süreçte son olarak hukuk engelinin devletlerarası anlaşmalar yoluyla aşılmaya çalışılması ve Salı pazarına tezgah kurar gibi Sinop için Güney Kore‘den Mersin Akkuyu için Rusya‘dan söz ediliyor olması, bu gayri ciddi yaklaşımların en somut örneğini oluşturuyor.

Sağlıklı bir ihale ve teknik şartname düzenleme becerisinden uzak, yazıda gelse turada gelse dik de dursa nükleer santral kuracağım dayatması ile Türkiye geri dönülemeyecek büyük bir açmaza sürükleniyor. Bu koşullarda, nükleer santral sürecinin ne teknik, ne idari ne de mali olarak hiçbir yerinde olmamız mümkün değildir.

Kaldı ki geçmişten bugüne Türkiye‘de nükleer santral kurulmasına dönük bir hazırlık sürecinin ve buna uygun bir yapısal düzenlemenin bulunmadığı herkesin bildiği bir gerçektir. Sonuçta, nükleer teknolojiye sahip olmak ayrı bir konudur ve bu nükleer teknolojinin alt yapısını hazırlamadan, bu konuda halen çeşitli ülkelerde yapılmakta olan araştırmalara katılmadan, geliştirilmekte olan yeni teknolojileri öğrenmeden ve öğrendiklerini ülkede uygulayacak nitelikte yeterli eleman yetiştirmeden mümkün değildir.

Meselenin enerji talebi boyutuyla incelenmesinde ise, ülkemizde izlenen yanlış politikalar sonucu enerji sektörünün ithalata dayalı dışa bağımlılığı % 72 düzeyine ve kriz öncesi değeri 48 milyar dolara ulaşmıştır. Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak üzere yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızı öne çıkaran politikalar ile kaynak çeşitliliği yaratılarak arz güvenliği sağlanmalıdır.

Bugün 2010 yılı itibariyle yaklaşık 45.000 MW‘lık bir kurulu gücün bugün devreye alınsa ancak % 4‘ü oranında bir ilave güç oluşturacak nükleer santraller ile enerjide dışa bağımlılığın giderileceğini söylemek tam bir aldatmacadır.

2009 yılında 194 milyar kwh‘lik elektrik üretiminin % 50‘ler seviyesinde 95 milyar kwh‘ni doğalgaz çevrim santralleri ile karşılayan bir ülkede gerçek olan, kendi kaynaklarımız olan rüzgar, jeotermal, su ve güneş başta olmak üzere temiz teknolojilere yatırım yapılan yeni bir üretim anlayışı için yeni bir kamusal iradenin yaratılmasıdır.

Nükleer santral ilk yatırım ve işletim maliyeti çok yüksek, 35–40 yıllık ekonomik ömrü boyunca yaşanan arızalarda güvenlik sorunları yaşayan, atık sorunlarına çözüm bulunamamış bir teknolojidir. Nükleer radyasyon yayan atıkların yarılanma ömrü on binlerce yıl sürmekte ve Amerika başta olmak üzere birçok ülke nükleer çubukların nihai olarak depolanacağı alanların seçimi ve atıkların depolama yöntemi konusunda milyarlarca dolar harcama yapmalarına rağmen halen sonuç alamamaktadır. Meselenin belki de en önemli etik boyutunu ise, ortalama 80–90 yıllık bir yaşam süresine sahip bir insan topluluğunun yaşadıkları dönemde verdikleri bir kararla gelecek kuşaklara binlerce yıllık olumsuz ağır bir sorumluluk bırakma keyfiyetini kendilerinde görebilmiş olmasıdır. Bu gezegenimize karşı affedilemez bir sorumsuzluk olarak da karşı durulması gereken bir durumdur. Ülkemizde de nükleer santral kurma girişimlerinde rol alan siyasal kadroların ve teknokratların sorunu geleceğe havale etmek dışında önerdikleri bir çözüm bulunmamaktadır.

Yaşadığımız günler, birlik ve beraberlik içinde Odalarımızın Mesleki-Demokratik yapısını güçlendirmek, özelleştirmelere ve yolsuzluklara karşı çalışanların demokratik haklarını savunmak, enerji, iletişim ve bilişim alanlarında yaşanan gelişmelerin, uygulanan politikaların kamu yararı anlayışı ile bilim ve teknolojiyi esas alan bir çerçevede savunmak zamanıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyor, Asansör Sempozyumunda emeği geçen herkesi kutluyor. Başarılar diliyorum."

Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sedat GÜLŞEN‘in konuşmasının özeti:

Bugün burada asansör ve yürüyen merdivenler alanında en yeni bilgi ve teknolojiyi ortak bir mekanda buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Odamız ve Şubemiz gerek kendi kurumsal yapısı içinde gerek uzmanlık alanındaki diğer kurumlarla ve meslek örgütleriyle birlikte üretmenin gerekliliğine sonuna kadar inanan bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürmektedir.

Uzmanlık alanımıza giren asansörler konusunda Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile birlikte 1996 yılında ilk kez İzmir‘de başladığımız ortak çalışmalar, yerel yöneticilerimizin olumlu yaklaşımlarıyla yaşama geçmiştir. İzmir‘deki Asansör Yıllık Kontrol çalışmaları hem Asansör Yönetmeliğinin gereklerinin yaşama geçirilmesi, hem de kentimizdeki asansörlerin daha güvenli ve standartlara uygun olmasını sağlamak açısından ülkemize örnek olmuştur.

İlçe belediyelerimizle imzaladığımız protokollerle bu yıl İzmir‘de 15 bine yakın asansörün kontrolünü gerçekleştireceğiz.

Yasa gereği 2012 yılında belediyelerimiz asansörlerin kontrollerini onaylanmış kuruluşlara yaptırmak zorunda olacaktır. Odalarımızın bilgi ve deneyimi ile kontrol çalışmalarında yine aktif rol alacağına inanıyoruz.

2008 yılında gerçekleştirdiğimiz Asansör Sempozyumunda "Asansör Tesis İşletme ve Bakım Yönetmeliği"nin acilen çıkarılmasını talep etmiştik. Sempozyumda ortaklaştırdığımız görüşlerle oluşturduğumuz taslak yönetmeliği bakanlığa sunduk. Yönetmelik 2009 yılı Mayıs ayında, yani tam bir yıl sonra yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Hala mevzuat eksikleri olmasına karşın, tesis işletme ve bakım yönetmeliğinin yürürlüğe girmesini önemli bir adım olarak kabul ediyoruz. Bu adımlar, böylesi sempozyumlarda oluşturulan bilgi birikimiyle sağlanmaktadır.

Bu yıl ise sempozyumumuzun ana teması "Asansörlerde enerji verimliliği" olarak belirlenmiştir. Hedefimiz eski asansörlerin tamamının yeni standartlara ve yönetmeliğe uygun hale getirilmesidir. Bu çalışmanın yapılmasında merkezi ve yerel yönetimlerin odalarımızla işbirliği yapmaları önemlidir. Bu süreçte elektrik ve makina mühendisliği uzmanlıklarından azami ölçüde yararlanılmalıdır.

Odalarımız, yine ilçe belediyeleriyle birlikte, yeni yapılan binalarda asansör projelerinin ve ruhsat işlemlerinin mesleki denetimlerini gerçekleştirmektedir. Asansörlerin inşaat ve mimari projelerinin, asansör avan ve uygulama projeleriyle uyumsuzluğu ve uygunsuz olması sorunları sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Odalarımız bu sorunlarının aşılması yönünde disiplinler arasındaki işbirliğinin ve diyalogun geliştirilmesi amacıyla çalışmalara başlamıştır.

MMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet ÖZSAKARYA‘nın konuşmasının özeti:

Bugün burada asansör ve yürüyen merdivenler alanında en yeni bilgi ve teknolojiyi ortak bir mekanda buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Odamız ve Şubemiz gerek kendi kurumsal yapısı içinde gerek uzmanlık alanındaki diğer kurumlarla ve meslek örgütleriyle birlikte üretmenin gerekliliğine sonuna kadar inanan bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürmektedir.

Uzmanlık alanımıza giren asansörler konusunda Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile birlikte 1996 yılında ilk kez İzmir‘de başladığımız ortak çalışmalar, yerel yöneticilerimizin olumlu yaklaşımlarıyla yaşama geçmiştir. İzmir‘deki Asansör Yıllık Kontrol çalışmaları hem Asansör Yönetmeliğinin gereklerinin yaşama geçirilmesi, hem de kentimizdeki asansörlerin daha güvenli ve standartlara uygun olmasını sağlamak açısından ülkemize örnek olmuştur.

İlçe belediyelerimizle imzaladığımız protokollerle bu yıl İzmir‘de 15 bine yakın asansörün kontrolünü gerçekleştireceğiz.

Yasa gereği 2012 yılında belediyelerimiz asansörlerin kontrollerini onaylanmış kuruluşlara yaptırmak zorunda olacaktır. Odalarımızın bilgi ve deneyimi ile kontrol çalışmalarında yine aktif rol alacağına inanıyoruz.

2008 yılında gerçekleştirdiğimiz Asansör Sempozyumunda "Asansör Tesis İşletme ve Bakım Yönetmeliği"nin acilen çıkarılmasını talep etmiştik. Sempozyumda ortaklaştırdığımız görüşlerle oluşturduğumuz taslak yönetmeliği bakanlığa sunduk. Yönetmelik 2009 yılı Mayıs ayında, yani tam bir yıl sonra yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Hala mevzuat eksikleri olmasına karşın, tesis işletme ve bakım yönetmeliğinin yürürlüğe girmesini önemli bir adım olarak kabul ediyoruz. Bu adımlar, böylesi sempozyumlarda oluşturulan bilgi birikimiyle sağlanmaktadır.

Bu yıl ise sempozyumumuzun ana teması "Asansörlerde enerji verimliliği" olarak belirlenmiştir. Hedefimiz eski asansörlerin tamamının yeni standartlara ve yönetmeliğe uygun hale getirilmesidir. Bu çalışmanın yapılmasında merkezi ve yerel yönetimlerin odalarımızla işbirliği yapmaları önemlidir. Bu süreçte elektrik ve makina mühendisliği uzmanlıklarından azami ölçüde yararlanılmalıdır.

Odalarımız, yine ilçe belediyeleriyle birlikte, yeni yapılan binalarda asansör projelerinin ve ruhsat işlemlerinin mesleki denetimlerini gerçekleştirmektedir. Asansörlerin inşaat ve mimari projelerinin, asansör avan ve uygulama projeleriyle uyumsuzluğu ve uygunsuz olması sorunları sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Odalarımız bu sorunlarının aşılması yönünde disiplinler arasındaki işbirliğinin ve diyalogun geliştirilmesi amacıyla çalışmalara başlamıştır.

"Asansör Sanayi Strateji Belgesini" hazırlayalım
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdür Yardımcısı Zühtü BAKIR özetle şunları dile getirdi: "İzmir asansör etkinlikleri için doğru bir adres. İzmir‘de Makina Mühendisleri Odası bu alanda öncü ve başarılı kuruluşlardan birisi. Asansör sektörü ülkemizde 80 yıl üzerinde bir tarihi olmasına karşın envanter sorunu var. Belgeli 900 adet firma görünmesine karşın piyasada 2000‘den fazla firmanın olduğu tahmin edilmekte. Sektörün ekonomik büyüklüğü de tam bilinememekle beraber çok büyük bir sektör olmadığı söylenebilir. Sanayi Genel Müdürlüğü bünyesinde bir Asansör ve Teleferik Şubesi var. Sektör nereye gidecek, nasıl bir gelişme çizgisi izleyecek bunları oluşturmak gelin Asansör Sanayi Strateji Belgesini hep birlikte hazırlayalım. Devlet ve özel sektör neler yapmalı birlikte çıkaralım. Biz bu çağrımızı bu sempozyumda dile getiriyoruz ve startını veriyoruz.

Sektörde uzun süre ulusal onaylanmış kuruluş olmaması sıkıntısı yaşandı. MMO bu alanda da başarıyla yürüttüğü çalışmalarla onaylanmış kuruluş oldu. Belgelerin kağıttan ibaret olmaması için bakanlığımız ciddi takip başlatıyor. Yabancı onaylanmış kuruluşların peşini bırakmayacağız. KOBİ‘lerin bir araya gelmesiyle, en az 50 kişi tam zamanlı istihdamlı asansör ar-ge merkezlerinin oluşturulmasını teşvik edeceğiz. Asansör Teknik Komitesi kuruldu ve 7 kere toplandı. Mevzuat çalışmalarını bu teknik komitede oluşturuyoruz."

EFOR Fuarcılık Genel Müdürü Nuray EYİGELE 1999‘da EAYSAD ile farklı bir fuar için yola çıktıklarını, İzmir‘de yalnızca yerli ürünlerin sergileneceği bir fuar hedeflediklerini belirterek gelinen noktada başarılı bir yol kat edildiğini söyledi. Bu yıl INELEX‘in 124 firma ile kapılarını açtığını belirten Eyigele, İran‘dan çok ilgili katılımcılar beklediklerini vurguladı. Odaların çalışmalarına ayrıca teşekkür eden Eyigele, sempozyumun fuara güç kattığını, konukların bilgi ve teknolojiyi aynı çatı altında bulabildiklerini kaydetti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Sırrı AYDOĞAN, konuşmasında belediye olarak İzmir‘de düzenlenen fuarlara büyük önem verdiklerini ve desteklediklerini söyledi. 124 katılımcıyla 7. kez kapılarını açan Asansör Fuarına yurdun heryerinden katılımcıların olduğunu belirten Aydoğan, 2000 asansör üreticisinin bulunduğunu ve sektörde 13 bin kişinin çalıştığının tahmin edildiğini belirterek, fuarları desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

EAYSAD Yönetim Kurulu Başkanvekili Yüksel GÜL fuarın bu yıl yurt dışına açılma çabasının çok önemli olduğunu söyledi. Derneğin kuruluşundan bu yana sektör sorunlarının çözümüne katkıda bulunmaya çalıştığını belirten Gül, sektörde 95/16 AT Asansör Yönetmeliği ile yapılan CE işareti ve yasal düzenlemenin çok olumlu olduğunu ancak, bunun bilincine hala ulaşılamadığını vurguladı.

EBSO Meclis Başkanı Mehmet TİRYAKİ, fuarın sektöre ve İzmir‘e hayırlı olmasını diledi.

İzmir Vali Yardımcısı Mustafa ERDOĞAN ise özetle şunları dile getirdi: "Fuarlar ticari yaşamda büyük önem taşımaktadır. Ekonominin küreselleştiği günümüzde en büyük promosyon ve tanıtım aracı fuarlardır. İzmir özellikle ihtisas fuarcılığı açısından engin tecrübeye sahiptir. Asansör Fuarının İzmir‘de gerçekleşmesinden büyük memnuniyet duyuyorum. Emeği geçenleri kutluyor, başarılar diliyorum."

21-23 Mayıs 2010 tarihlerinde üç gün sürecek olan sempozyum Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Ege Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği, Tüm Asansör Sanayici ve İş Adamları Derneği,  Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve Akdeniz, Celal Bayar, Dokuz Eylül, Ege, İstanbul Teknik, Ondokuz Mayıs, Eskişehir Osmangazi, Pamukkale Üniversiteleri ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü tarafından destekleniyor.   

 

 

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz GÖLTAŞ‘ın konuşmasının özeti: 

"Yaşamın her alanında planlama ve kamusal yaklaşıma vurgu yapan bizlerin, Çalışma Dönemi içinde yapılacak etkinliklerin planlanmasında bir sonraki dönemi de sahiplenen ve yeni seçilen arkadaşların önlerini açan bir tarzı benimsemelerini, örgütlerimizin tüm birimlerine örnek oluşturacak bir bilgi ve deneyim aktarımının yanı sıra, birlikte iş yapma kültürünün geliştirilmesi olarak da çok önemli buluyor ve emeği geçen herkesi tekrar kutluyorum.

Bu konunun bir başka önemli yanı da, çalışma dönemi içerisinde ilgili birçok konuda ortak etkinlikler ile bir yandan, sempozyum ve kongrelerin içeriğinin daha da zenginleştirilmesi, diğer yandan bu konuda harcanan enerjinin verimli kullanılarak sözümüzün kamuoyu ile daha etkin buluşturulması olacaktır. Bu anlayış ile dönem başında Makina Mühendisleri Odasının değerli yöneticileri ile yaptığımız ortak toplantıda da çalışmalarımızın olabildiğince ortaklaştırılmasına yönelik koyduğumuz hedefin güzel sonuçlar yaratacağına inanıyorum.

Bugün yaşadığımız dünyada bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmelerin, toplumsal ihtiyaçlar ve üretim ilişkileri temelinde her gün yeniden şekillendirildiğini görmekteyiz. İnsanlık uzun bir tarihsel süreç içerisinde tarımsal üretimden, sanayi üretimine geçerken bunun sonucu olarak toplu halde üretmeye ve yaşamaya başlamıştır. Bu yoğunlaşma, nüfusun belli bir alanda artmasına ve yüksek yapılaşmaya da sebep olmuştur. Yani insan topraktan uzaklaştıkça yerleşimini dikey olarak planlamak ve buna uygun araçlar geliştirmenin peşine düşmüştür.

Su ve buhar gücüyle çalışan asansörlerden, günümüzde kontrol sistemleri ile günün belli saatlerinde yoğunluğa göre daha hızlı ulaşım sağlayan asansörlere, yürüyen merdivenlere gelinmiş, yüzlerce metre uzunlukta binalar insanlığın kullanımına girmiştir. Artık dikey yapılaşmanın da zorlaması ile asansör sektörü olgunlaşmış ve insanlar için neredeyse bir otomotiv, bir beyaz eşya sektörü kadar önemli bir işleve sahip olmuştur.

Yakın geçmişten bugün ve geleceğe yoğun kullanımı nedeniyle kamu sağlığı ve güvenliği kapsamına giren asansörlerin mühendislik faaliyeti olarak projelendirilmesinden üretim, montaj ve bakımına kadar ciddi düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu sempozyum, asansör alanında bilimsel, teknik ve AR-GE kapsamında sektörel ve akademik çalışmaların yanı sıra mevzuat, eğitim ve uygulamaya ilişkin özgün bilgi ve deneyimlerin paylaşılacağı, sektörün sorunlarına kapsamlı çözüm önerilerinin geliştirileceği ülkemiz için önemli bir etkinlik olacaktır.

İki yıl önce yine İzmirde gerçekleştirdiğimiz "Asansör Sempozyumu 2008"in Sonuç Bildirgesinde tespit edilen önemli konulardan birini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Günümüzde her alanda olduğu gibi asansör teknolojileri alanında da çok hızlı bir gelişme ve değişim yaşanmaktadır. Bu gelişmelere uyum sağlamak, ürün ve hizmet kalitesini arttırmak, rekabet edebilme gücünü sürekli olarak sağlayabilmek için sektörde bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip nitelikli insan gücüne gereksinim vardır. Nitelikli insan gücü sağlamak konusunda üniversiteler, ara teknik eleman yetiştiren okullara ve meslek odalarına önemli görevler düşmektedir. Üniversitelerin ilgili bölümlerinde Asansör Teknolojisi seçmeli ders olarak yer almalı, meslek liselerinde ve meslek yüksek okullarında bu alandaki ders sayıları arttırılmalıdır.
2008 yılında bizler, asansör sektöründeki hizmet kalitesi ve istihdamın arttırılmasına dönük meslek liseleri ve meslek yüksek okullarının eğitimlerinin geliştirilmesine vurgu yaparken, 2010 yılında AKP Hükümetinin popülist bir yaklaşımla mesleki ve teknik eğitim fakültelerini "Teknoloji Fakülteleri"ne dönüştürmek için YÖK eliyle yeni düzenlemelere gittiğini görmekteyiz.

Üniversitelerde deyim yerindeyse tabela değişikliği ile hiçbir mantığı olmadan yapılan bu yeni düzenleme ile bir yandan mühendislik alanlarımız bir karmaşaya itilirken, ülkemiz ara teknik eleman sorunu seçimlere dönük kuralsız bir yaklaşımla traji komik bir şekilde kökünden halledilmiş oluyor.

Bu konuda üniversiteleri ve meslek alanımızı tam bir çıkmaza sürükleyecek olan akıl ve mantık dışı bu girişimlerin derhal durdurulmasını istiyoruz. Bu konuda itirazlarımızı geçtiğimiz günlerde YÖK‘e ve Milli Eğitim Bakanlığına gönderdiğimiz yazılar ve basın açıklaması ile kamuoyunun bilgisine sunduk.

Yazıda belirttiğimiz temel itiraz noktalarımızı sizlerle kısaca paylaşmak isterim.

Öncelikle, bilimsel, teknik ve akademik veriler, mesleki ve teknik eğitim fakültelerinde uygulanan programın, mühendislik unvanı elde edilmesi için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Bu durum karşısında, teknik öğretmen yetiştirmek üzere programlanmış fakültelerin adlarının değiştirilerek mühendis yetiştirmesinin sağlanamayacağı gibi teknik öğretmenlerin unvanlarının değiştirilmesiyle mühendis olamayacakları da açıktır.

Teknoloji Fakültelerinin kurulması için gerekçe gösterilen istihdam sorunu yalnızca teknik eğitim fakülteleri değil, fen-edebiyat fakülteleri mezunları başta olmak üzere diğer fakültelerden mezun olanların, hatta mühendislerin de karşı karşıya kaldığı bir sorundur.

Türkiye İstatistik Kurumu‘nun ilk kez açıkladığı verilere göre mühendislik işlerinde işsizlik oranı yüzde 12,8‘dir. Elektrik Mühendisleri Odası olarak 2009 yılında yürüttüğümüz Küresel Krizin Etkileri: EMO Üyelerinin İstihdamı araştırmasına göre ise; elektrik-elektronik mühendislerinde yüzde 10,7, elektrik mühendislerinde yüzde 10,3, bilgisayar mühendislerinde yüzde 9,5, elektronik haberleşme mühendislerinde yüzde 8,3, elektronik mühendislerinde yüzde 7,7, biyomedikal mühendislerinde yüzde 7,1 oranına ulaşan işsizlik söz konusudur.

Değerli katılımcılar,

Yaşadığımız günler, AKP‘nin ülkemizi tüm kurumları ile kendi önceliklerine uygun olarak yapılandırmaya çalıştığı bir süreç olarak yaşanmakta. Bir yandan Anayasa değişikliği adı altında hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinden söz edilirken, diğer yandan farklı düşünenin baskı altına alındığı, toplumsal tepkilerin yok sayılarak farklı düşünceye tahammülsüzlüğün yaşandığı, Kürt sorununun çözümünde barış içerisinde bir arada yaşama talebinin baskı ve şiddet ortamıyla belirsizliğe sürüklendiği, üniversitelerden yargıya, sendikalardan meslek odalarına kadar farklı düşünenin sesinin kesilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz.

AKP eliyle düğmeye basılan bu dönemde TMMOB‘ye dönük saldırılar da artarak sürmektedir. Devlet Denetleme Kurulunun inceleme raporu ve son olarak Bayındırlık Bakanlığı Teftiş Kurulunca ileri sürülen asılsız iddialar şimdi sırada meslek alanımızın olduğunu göstermekte.

Değerli Meslektaşlarım,

Enerji ve iletişim özelleştirmeleri ile stratejik temel varlıklarımızın ulusal ve uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesi, yolsuzluklar ile yandaş sermayenin güçlendirilmesi, Rusya ile olan doğal gaz bağımlılığımızın ardından nükleer santral kurma maceralarında yaşadığımız son perde, haberleşme özgürlüğünün ihlal edilerek insanların bireysel yaşamlarına siyasal tuzaklar kurulması.

Bunlara dair de söylenecek pek çok şey var. Sadece son dönemde kamuoyunda tartışılan güncel bir gelişme olması nedeniyle nükleer santral konusunda Odamız görüşlerini paylaşarak sözlerime son vermek istiyorum.

AKP‘nin nükleer santral kurulması konusundaki ısrarı, sadece kendi iktidarlarını sürdürmek adına küresel sermayenin yeni Pazar arayışlarına kayıtsız şartsız teslim olma ısrarıdır. Bu nedenle de nükleer santral ülkemize bir enerji ihtiyacından öte siyasal bir tercih olarak dayatılmaktadır.

AKP‘nin son 5 yılda nükleer santral konusundaki adımları ve son ihale sürecinde yaşananlara bakıldığında böylesine ciddi bir meselede nasıl bir kafa karışıklığı yaşandığına şahit oluyor ve bu süreçte ciddi endişeler taşıyoruz.

Önce üç sayfalık tercüme bir kanun tasarısı ile başlayan süreçte son olarak hukuk engelinin devletlerarası anlaşmalar yoluyla aşılmaya çalışılması ve Salı pazarına tezgah kurar gibi Sinop için Güney Kore‘den Mersin Akkuyu için Rusya‘dan söz ediliyor olması, bu gayri ciddi yaklaşımların en somut örneğini oluşturuyor.

Sağlıklı bir ihale ve teknik şartname düzenleme becerisinden uzak, yazıda gelse turada gelse dik de dursa nükleer santral kuracağım dayatması ile Türkiye geri dönülemeyecek büyük bir açmaza sürükleniyor. Bu koşullarda, nükleer santral sürecinin ne teknik, ne idari ne de mali olarak hiçbir yerinde olmamız mümkün değildir.

Kaldı ki geçmişten bugüne Türkiye‘de nükleer santral kurulmasına dönük bir hazırlık sürecinin ve buna uygun bir yapısal düzenlemenin bulunmadığı herkesin bildiği bir gerçektir. Sonuçta, nükleer teknolojiye sahip olmak ayrı bir konudur ve bu nükleer teknolojinin alt yapısını hazırlamadan, bu konuda halen çeşitli ülkelerde yapılmakta olan araştırmalara katılmadan, geliştirilmekte olan yeni teknolojileri öğrenmeden ve öğrendiklerini ülkede uygulayacak nitelikte yeterli eleman yetiştirmeden mümkün değildir.

Meselenin enerji talebi boyutuyla incelenmesinde ise, ülkemizde izlenen yanlış politikalar sonucu enerji sektörünün ithalata dayalı dışa bağımlılığı % 72 düzeyine ve kriz öncesi değeri 48 milyar dolara ulaşmıştır. Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak üzere yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızı öne çıkaran politikalar ile kaynak çeşitliliği yaratılarak arz güvenliği sağlanmalıdır.

Bugün 2010 yılı itibariyle yaklaşık 45.000 MW‘lık bir kurulu gücün bugün devreye alınsa ancak % 4‘ü oranında bir ilave güç oluşturacak nükleer santraller ile enerjide dışa bağımlılığın giderileceğini söylemek tam bir aldatmacadır.

2009 yılında 194 milyar kwh‘lik elektrik üretiminin % 50‘ler seviyesinde 95 milyar kwh‘ni doğalgaz çevrim santralleri ile karşılayan bir ülkede gerçek olan, kendi kaynaklarımız olan rüzgar, jeotermal, su ve güneş başta olmak üzere temiz teknolojilere yatırım yapılan yeni bir üretim anlayışı için yeni bir kamusal iradenin yaratılmasıdır.

Nükleer santral ilk yatırım ve işletim maliyeti çok yüksek, 35-40 yıllık ekonomik ömrü boyunca yaşanan arızalarda güvenlik sorunları yaşayan, atık sorunlarına çözüm bulunamamış bir teknolojidir. Nükleer radyasyon yayan atıkların yarılanma ömrü on binlerce yıl sürmekte ve Amerika başta olmak üzere birçok ülke nükleer çubukların nihai olarak depolanacağı alanların seçimi ve atıkların depolama yöntemi konusunda milyarlarca dolar harcama yapmalarına rağmen halen sonuç alamamaktadır. Meselenin belki de en önemli etik boyutunu ise, ortalama 80-90 yıllık bir yaşam süresine sahip bir insan topluluğunun yaşadıkları dönemde verdikleri bir kararla gelecek kuşaklara binlerce yıllık olumsuz ağır bir sorumluluk bırakma keyfiyetini kendilerinde görebilmiş olmasıdır. Bu gezegenimize karşı affedilemez bir sorumsuzluk olarak da karşı durulması gereken bir durumdur. Ülkemizde de nükleer santral kurma girişimlerinde rol alan siyasal kadroların ve teknokratların sorunu geleceğe havale etmek dışında önerdikleri bir çözüm bulunmamaktadır.

Yaşadığımız günler, birlik ve beraberlik içinde Odalarımızın Mesleki-Demokratik yapısını güçlendirmek, özelleştirmelere ve yolsuzluklara karşı çalışanların demokratik haklarını savunmak, enerji, iletişim ve bilişim alanlarında yaşanan gelişmelerin, uygulanan politikaların kamu yararı anlayışı ile bilim ve teknolojiyi esas alan bir çerçevede savunmak zamanıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyor, Asansör Sempozyumunda emeği geçen herkesi kutluyor. Başarılar diliyorum."

  

Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sedat GÜLŞEN‘in konuşmasının özeti:

"Ülkemizde İmar Kanunu ve Tip İmar Yönetmeliğinin yanı sıra, 15 Büyükşehir Belediyesinin 12‘sinde ayrıca Büyükşehir İmar Yönetmeliği yer almaktadır. Tip İmar Yönetmeliği ve Büyükşehir İmar Yönetmeliklerinin asansör de dahil olmak üzere birçok teknik konuda farklı düzenlemeleri içerdiği gözlenmektedir. Özellikle teknik konulardaki farklılıkların giderilmesi ve bu konuların ortaklaştırılması için İmar Kanunu ve bağlı yönetmeliklerinde bir düzenlemeye gidilmesi gereği vurgulanmasına karşın ne yazık ki bu konuda herhangi bir gelişme yaşanmamıştır.

AB uyum süreci gerekçe gösterilerek Asansör Yönetmeliği de değiştirilmiş ve AB direktiflerine uygun olarak 31.01.2007 tarihinde yayınlanmıştır (95/16/AT). Yapılan değişiklikle mühendislik hizmeti kavramları, EMO ve MMO gibi meslek odalarının görev ve sorumluluklarının Yönetmelikte yer almadığı görülmüştür. 2008 yılında gerçekleştirilen Asansör Sempozyumu‘nda EMO ve MMO‘nun birlikte hazırlayıp Bakanlığın onayına sunduğu "Asansör Tesis, İşletme ve Bakım Yönetmeliği" taslağının ivedilikle değerlendirilerek asansör mevzuatına yansıtılması gerektiği vurgulanmıştı. 18 Kasım 2008 tarihli Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliği‘nde Odalarımız görüşlerinin tam olarak yer almadığı görülmüştür. Ulusal mevzuatımız olarak adlandırılan bu yönetmelikte yapılan değişikliklerle, yönetmelikte yer alan yetkili mühendis tanımı ve yetkili mühendislerin Odalar tarafından belgelendirilmesi ve bu mühendislerin yıllık kontrol çalışmalarında yer almasına ilişkin ifadeler gerekli ama yeterli değildir. Yetkili mühendislerin asansörün tesis edilmesi sürecindeki işlevleri yönetmelikte tanımlanmamaktadır. Bugün gelinen noktada Odalarımız Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile yönetmeliğin değiştirilmesi için mahkemelik duruma gelmişlerdir. Arzumuz Bakanlık tarafından oluşturulan mevzuatların dayatmalarla değil mühendislik çalışmalarının meslek ve toplum çıkarları çerçevesinde oluşturulan görüşlerle uygulanmasıdır.

Asansör Yönetmeliğinde, halen kullanılmakta olan asansörlere ilişkin bir yaptırım bulunmamasına karşın mevcut asansörlerin iyileştirilmesi için Odalarımız temsilcilerinin de yer aldığı Asansör Teknik Komitesi tarafından çalışmaların başlatılmış olması sevindiricidir. Sempozyumumuz konuları arasında yer alan çalışmaların mevzuat hükümleri içersinde yer alması süreç içersinde sağlanmalıdır.

Ülkemiz asansör sektörünün montajdan imalat sektörüne dönüştüğü, yapılan imalatların birçoğunun ise ihraç edilmeye başlandığı bir süreçte yaşanan krizle birlikte sektör artık rekabet edemez duruma gelmiş ve birçok firma da kapanmıştır. Sektörün öncelikle verimliliğinin arttırılması, ihracat yeteneğini sürdürüp gelişebilmesi için AR-GE çalışmalarına önem vererek teknolojisini geliştirmelidir. AB uyumluluk süreci adı altında yürütülen çalışmalar ve uzak doğu üretim potansiyeli nedeni ile yaşanan olumsuzluklara karşı sektör korunmalı, yerli üretimin ulusal ve uluslararası rekabet ortamında etkinliğinin arttırılması için AR-GE ve yüksek üretim teknolojisine yönelik yatırımlara destek verilmeli, hatta devlet politikası yapılmalıdır.

Asansörlerin ilk denetimleri belediyeler veya valilikler tarafından gerçekleştirilerek ruhsat verilmektedir. Ancak belediyelerimizde mühendis teknik kadroların yeterli sayıda olmaması nedeni ile kontrollerin gereği gibi yapılamadığı da bilinmektedir. Odalarımız toplumsal duyarlılık gösteren belediyelerimiz ile yaptıkları teknik işbirliği protokolleri çerçevesinde ruhsatlandırma süreçlerinde katkı sağlayabilmektedir. Oysa geçmişte uygulanan imar afları nedeni ile ülkemizde çok sayıda yapı kullanma izini olmayan bina bulunmakta ve bu binaların asansör denetimleri yasal boşluklar nedeniyle yapılamamaktadır. Bu durum, birçok binadaki asansörlerin elektrik ve mekanik güvenlik tertibatı bulunmaksızın çalışması anlamını da taşımaktadır. "

 

MMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet ÖZSAKARYA‘nın konuşmasının özeti:

Bugün burada asansör ve yürüyen merdivenler alanında en yeni bilgi ve teknolojiyi ortak bir mekanda buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Odamız ve Şubemiz gerek kendi kurumsal yapısı içinde gerek uzmanlık alanındaki diğer kurumlarla ve meslek örgütleriyle birlikte üretmenin gerekliliğine sonuna kadar inanan bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürmektedir.

Uzmanlık alanımıza giren asansörler konusunda Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile birlikte 1996 yılında ilk kez İzmir‘de başladığımız ortak çalışmalar, yerel yöneticilerimizin olumlu yaklaşımlarıyla yaşama geçmiştir. İzmir‘deki Asansör Yıllık Kontrol çalışmaları hem Asansör Yönetmeliğinin gereklerinin yaşama geçirilmesi, hem de kentimizdeki asansörlerin daha güvenli ve standartlara uygun olmasını sağlamak açısından ülkemize örnek olmuştur.

İlçe belediyelerimizle imzaladığımız protokollerle bu yıl İzmir‘de 15 bine yakın asansörün kontrolünü gerçekleştireceğiz.

Yasa gereği 2012 yılında belediyelerimiz asansörlerin kontrollerini onaylanmış kuruluşlara yaptırmak zorunda olacaktır. Odalarımızın bilgi ve deneyimi ile kontrol çalışmalarında yine aktif rol alacağına inanıyoruz.

2008 yılında gerçekleştirdiğimiz Asansör Sempozyumunda "Asansör Tesis İşletme ve Bakım Yönetmeliği"nin acilen çıkarılmasını talep etmiştik. Sempozyumda ortaklaştırdığımız görüşlerle oluşturduğumuz taslak yönetmeliği bakanlığa sunduk. Yönetmelik 2009 yılı Mayıs ayında, yani tam bir yıl sonra yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Hala mevzuat eksikleri olmasına karşın, tesis işletme ve bakım yönetmeliğinin yürürlüğe girmesini önemli bir adım olarak kabul ediyoruz. Bu adımlar, böylesi sempozyumlarda oluşturulan bilgi birikimiyle sağlanmaktadır.

Bu yıl ise sempozyumumuzun ana teması "Asansörlerde enerji verimliliği" olarak belirlenmiştir. Hedefimiz eski asansörlerin tamamının yeni standartlara ve yönetmeliğe uygun hale getirilmesidir. Bu çalışmanın yapılmasında merkezi ve yerel yönetimlerin odalarımızla işbirliği yapmaları önemlidir. Bu süreçte elektrik ve makina mühendisliği uzmanlıklarından azami ölçüde yararlanılmalıdır.

Odalarımız, yine ilçe belediyeleriyle birlikte, yeni yapılan binalarda asansör projelerinin ve ruhsat işlemlerinin mesleki denetimlerini gerçekleştirmektedir. Asansörlerin inşaat ve mimari projelerinin, asansör avan ve uygulama projeleriyle uyumsuzluğu ve uygunsuz olması sorunları sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Odalarımız bu sorunlarının aşılması yönünde disiplinler arasındaki işbirliğinin ve diyalogun geliştirilmesi amacıyla çalışmalara başlamıştır.

 

"Asansör Sanayi Strateji Belgesini" hazırlayalım

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdür Yardımcısı Zühtü BAKIR özetle şunları dile getirdi: "İzmir asansör etkinlikleri için doğru bir adres. İzmir‘de Makina Mühendisleri Odası bu alanda öncü ve başarılı kuruluşlardan birisi. Asansör sektörü ülkemizde 80 yıl üzerinde bir tarihi olmasına karşın envanter sorunu var. Belgeli 900 adet firma görünmesine karşın piyasada 2000‘den fazla firmanın olduğu tahmin edilmekte. Sektörün ekonomik büyüklüğü de tam bilinememekle beraber çok büyük bir sektör olmadığı söylenebilir. Sanayi Genel Müdürlüğü bünyesinde bir Asansör ve Teleferik Şubesi var. Sektör nereye gidecek, nasıl bir gelişme çizgisi izleyecek bunları oluşturmak gelin Asansör Sanayi Strateji Belgesini hep birlikte hazırlayalım. Devlet ve özel sektör neler yapmalı birlikte çıkaralım. Biz bu çağrımızı bu sempozyumda dile getiriyoruz ve startını veriyoruz.

Sektörde uzun süre ulusal onaylanmış kuruluş olmaması sıkıntısı yaşandı. MMO bu alanda da başarıyla yürüttüğü çalışmalarla onaylanmış kuruluş oldu. Belgelerin kağıttan ibaret olmaması için bakanlığımız ciddi takip başlatıyor. Yabancı onaylanmış kuruluşların peşini bırakmayacağız. KOBİ‘lerin bir araya gelmesiyle, en az 50 kişi tam zamanlı istihdamlı asansör ar-ge merkezlerinin oluşturulmasını teşvik edeceğiz. Asansör Teknik Komitesi kuruldu ve 7 kere toplandı. Mevzuat çalışmalarını bu teknik komitede oluşturuyoruz."

EFOR Fuarcılık Genel Müdürü Nuray EYİGELE 1999‘da EAYSAD ile farklı bir fuar için yola çıktıklarını, İzmir‘de yalnızca yerli ürünlerin sergileneceği bir fuar hedeflediklerini belirterek gelinen noktada başarılı bir yol kat edildiğini söyledi. Bu yıl INELEX‘in 124 firma ile kapılarını açtığını belirten Eyigele, İran‘dan çok ilgili katılımcılar beklediklerini vurguladı. Odaların çalışmalarına ayrıca teşekkür eden Eyigele, sempozyumun fuara güç kattığını, konukların bilgi ve teknolojiyi aynı çatı altında bulabildiklerini kaydetti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Sırrı AYDOĞAN, konuşmasında belediye olarak İzmir‘de düzenlenen fuarlara büyük önem verdiklerini ve desteklediklerini söyledi. 124 katılımcıyla 7. kez kapılarını açan Asansör Fuarına yurdun heryerinden katılımcıların olduğunu belirten Aydoğan, 2000 asansör üreticisinin bulunduğunu ve sektörde 13 bin kişinin çalıştığının tahmin edildiğini belirterek, fuarları desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

EAYSAD Yönetim Kurulu Başkanvekili Yüksel GÜL fuarın bu yıl yurt dışına açılma çabasının çok önemli olduğunu söyledi. Derneğin kuruluşundan bu yana sektör sorunlarının çözümüne katkıda bulunmaya çalıştığını belirten Gül, sektörde 95/16 AT Asansör Yönetmeliği ile yapılan CE işareti ve yasal düzenlemenin çok olumlu olduğunu ancak, bunun bilincine hala ulaşılamadığını vurguladı.

EBSO Meclis Başkanı Mehmet TİRYAKİ, fuarın sektöre ve İzmir‘e hayırlı olmasını diledi.

İzmir Vali Yardımcısı Mustafa ERDOĞAN ise özetle şunları dile getirdi: "Fuarlar ticari yaşamda büyük önem taşımaktadır. Ekonominin küreselleştiği günümüzde en büyük promosyon ve tanıtım aracı fuarlardır. İzmir özellikle ihtisas fuarcılığı açısından engin tecrübeye sahiptir. Asansör Fuarının İzmir‘de gerçekleşmesinden büyük memnuniyet duyuyorum. Emeği geçenleri kutluyor, başarılar diliyorum."