6. İZMİR RÜZGÂR SEMPOZYUMU TAMAMLANDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından bu yıl 6. kez düzenlenen İzmir Rüzgâr Sempozyumu, 23-24 Eylül 2021 tarihlerinde gerçekleştirildi.

Bu yıl çevrim içi olarak gerçekleştirilen İzmir Rüzgâr Sempozyumu, 23 Eylül 2021 tarihinde açılış oturumuyla başladı. Açılışta bir konuşma yapan Oda Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener, Türkiye’nin enerji verilerine bakıldığında, enerji girdileri ithalatının büyük bir yer kapladığının görüldüğünü ifade ederek, “Bugünkü iktidarın işbaşında olduğu dönemde, birincil enerji talebi yüzde 87,3, enerji girdileri ithalatı yüzde 101,9 oranında artarken, yerli enerji arzı artış oranı, talep ve ithalattaki artışın gerisinde kalmıştır. Enerji arzı içinde birinci sırada, yüklü miktarda ithal kömürü de içeren kömür gelmekte, onu petrol ve doğalgaz izlemektedir. Halen arz içinde, fosil yakıtların toplamı yüzde 83,5, yenilenebilir kaynaklarının payı yüzde 16,5’tir. Başka deyişle birincil enerji kaynakları arzında yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yalnız altıda birdir” dedi. Özelleştirmeler sonucunda kamunun elektrik üretimindeki payının yüzde 66,1’den yüzde 18,3’e gerilediğine dikkat çeken Yener, “Ağustos 2021’de 98.492,7 MW olan Türkiye kurulu gücü içinde, 352 RES ve 10.014,1 MW kurulu güçle, rüzgâr enerjisinin toplam kurulu güç içindeki payı yüzde 10,17’dir. 2020’de elektrik üretiminin yüzde 8,1’lik bölümü 24,733 GWh ile rüzgâr enerjisi ile sağlanmıştır. Enerji yönetimi, rüzgâr enerjisine dayalı elektrik üretim potansiyelinin değerlendirilmesi ve RES ekipmanlarının yurtiçinde üretimi için ortak akla dayalı ve toplum çıkarları doğrultusunda uzak görüşlü ve planlı bir strateji geliştirme ve programlar uygulama konusunda görevini yerine getirmemiştir” şeklinde konuştu.

Etkinlik, TÜREB Başkanı Ebru Arıcı’nın “Teknoloji, Dijitalleşme ve Kendine Güvenen Sanayi Deneyimi: Rüzgârdan Daha Fazla Nasıl Güç Alabiliriz?” konulu açılış konferansı ile devam ederken, iki gün boyunca oturumlarda “Rüzgâr Enerjisi Sektöründe Değer Zinciri”, “Hibrit ve Depolama Sistemleri”, “Deniz Üstü Rüzgâr Enerji Santralleri”, “RES Geri Dönüşüm (Recycling) ve Güç Yenileme (Repowering)”, “Rüzgâr Enerjisinde Yeni Trendler ve Teknolojiler” konuları ele alındı.

10 oturumda 53 konuşmacının katılımıyla gerçekleşen sempozyum, Zoom ve Youtube kanallarından katılımcılarıyla buluştu.

16 akademik bildirinin çeşitli oturumlarla katılımcılarla buluştuğu sempozyum boyunca üç oturumda da bildiri sunumları gerçekleştirildi. Sempozyumu, 423’ü kayıtlı olmak üzere 500’ü aşkın kişi takip ederken, oturumların 23-26 Eylül 2021 tarihleri arasındaki 4 gün içinde 2 bin 257 görüntülenme alan kayıtları MMO İzmir Şubesi YouTube kanalından ve sempozyumun www.ruzgarsempozyumu.org adresinde yer alan web sayfasından izlenebilir.


TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener’in

İzmir Rüzgar Sempozyumu’nu Açış Konuşması

(23.09.2021)

Sayın Konuklar,

TMMOB’ye Bağlı Odalarımızın İzmir Şubelerinin Değerli Yöneticileri,

Sevgili Meslektaşlarımız,

İzmir Şubemizin bu yıl altıncısını çevrimiçi olarak düzenlediği İzmir Rüzgâr Sempozyumu’nda bulunmaktan mutluluk duyuyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin enerji görünümü, Odamızın Enerji Çalışma Grubunun çeşitli rapor ve sunumlarında ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Bu çalışmalarda da belirtildiği gibi, bugünkü iktidarın işbaşında olduğu dönemde, birincil enerji talebi yüzde 87,3, enerji girdileri ithalatı yüzde 101,9 oranında artarken, yerli enerji arzı artış oranı, talep ve ithalattaki artışın gerisinde kalmıştır. Enerji arzı içinde birinci sırada, yüklü miktarda ithal kömürü de içeren kömür gelmekte, onu petrol ve doğalgaz izlemektedir. Halen arz içinde, fosil yakıtların toplamı yüzde 83,5, yenilenebilir kaynaklarının payı yüzde 16,5’tir. Başka deyişle birincil enerji kaynakları arzında yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yalnız altıda birdir. Gerek Covid-19 salgını nedeni ile talep artışının olmaması, gerekse petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle, enerji ham maddeleri ithalat faturası 2020’de yüzde 30 azalmış ve 28,8 milyar dolar olmuştu. Ancak 2021’de petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki artış eğilimi, enerji ham maddeleri ithalat faturasının bu yıl yine yüksek olacağına işaret etmektedir.

2020’de elektrik üretiminde fosil yakıtların payı yüzde 57,5, yenilebilir kaynakları payı yüzde 42,5 olmuştu. Bu yıl su gelirinin az olması nedeniyle hidroelektrik üretim de geçen yıla göre daha az olacak ve fosil yakıtların payı artacaktır.

Kamunun yeni yatırım yapmaması, kamu elektrik santrallarının özelleştirilmesi ve özel sektöre sağlanan çeşitli destekler sonucu, elektrik üretiminde kamu ve özel sektör payları 2002-2020 döneminde kamu aleyhine değişmiş; kamunun payı yüzde 66,1’den yüzde 18,3’e gerilemiş; özel sektörün payı ise yüzde 33,9’dan yüzde 81,7’ye yükselmiştir. Elektrik ve dağıtım ve satış hizmetinin tamamı özelleştirilmiştir. Kamu elektrik enerjisi iletim tekelinin özelleştirilmesi süreci de, TEİAŞ özelleştirmesi ile başlatılmıştır.

Sayın Katılımcılar,

Ağustos 2021’de 98.492,7 MW olan Türkiye kurulu gücü içinde, 352 RES ve 10.014,1 MW kurulu güçle, rüzgar enerjisinin toplam kurulu güç içindeki payı yüzde 10,17’dir. 2020’de elektrik üretiminin yüzde 8,1’lik bölümü 24,733 GWh ile rüzgar enerjisi ile sağlanmıştır.

Enerji yönetimi, rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretim potansiyelinin değerlendirilmesi ve RES ekipmanlarının yurtiçinde üretimi için ortak akla dayalı ve toplum çıkarları doğrultusunda uzak görüşlü ve planlı bir strateji geliştirme ve programlar uygulama konusunda görevini yerine getirmemiştir.

Katkı payı ödeme sistemiyle toplu ihalenin sonuçlandırıldığı Ekim 2009 itibarıyla RES’ler için tahsis edilen bağlantı kapasitesi (daha öncekilerle birlikte) 11.917 MW idi. On bir yıl içinde, 1 Ocak 2021’e kadar bunların 8.832,4 MW’ı işletmeye alınmış, yaklaşık 1.000 MW yatırımdan vazgeçilmiştir. Kalan 2.132 MW kapasite içinde de, orman vb. izinleri alamama gibi sorunlar nedeniyle gerçekleşmeyecek projeler mevcuttur.

İlk önlisans duyurusu 2013’te, başvuruları Nisan 2015’te, ihalelerse ancak 2017’de yapılabilmiş ve 2.880 MW bağlantı kapasitesi tahsis edilmiştir. 2021’e gelindiğinde, önlisans almış olan projelerin yaklaşık yarısı sonlandırılmış, diğerleri henüz üretim lisansı alamamış durumdadır. 2015 yılında ikinci kez bağlantı kapasitesi tahsisi duyurusu yapılmış, ancak başvurular üç kez ertelendikten sonra, Mart 2021’de altı yıllık beklemenin ardından  2000 MW’lık ön lisans başvuruları alımı iptal edilmiştir. 2017 ve 2019 yıllarında yapılan Rüzgar YEKA 1 ve YEKA 2 ihaleleri sonucunda sözleşmeye bağlanan toplam 2.000 MW kapasitede ise işler “karınca hızı” ile yürümektedir.

Bir yaz boz tahtası gibi, bu gecikmeli ve inişli çıkışlı uygulamalar, yirmi yıldır ülkeyi yöneten siyasi anlayışın, toplum çıkarlarına dayalı, ülkenin yenilenebilir enerji potansiyelinin planlı, çevre ve toplumla uyumlu bir şekilde değerlendirilmesi öngörü ve anlayışından ne denli uzak olduğunu ortaya koymaktadır.

ETKB, rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretimi için önceki yıllarda yüksek sesle dil getirdiği, 2023 yılı için 20.000 MW RES kurulu güç hedefini sessizce 11.883 MW’ya geri çekmiş ve öngörülen hedefi yüzde 40 oranında düşürmüştür.

Tüm dünyada, fosil yakıt tüketiminin hızla azaltılması, başta kömür santralları olmak üzere elektrik üretiminde fosil yakıt kullanımının sınırlanması, rüzgar ve güneşin özel olarak elektrik enerjisi üretimi, genel olarak enerji arzı içinde birincil kaynak olması konulu tartışmalar gündemdedir.

Ülkemizde, enerji sektörünü özel tekellerin kâr egemenliğinden çıkarıp kamusal bir düzleme aktarma, toplum çıkarlarını gözeten, kamusal planlama esaslı, yenilenebilir kaynaklara dayalı, düşük karbon salımlı bir ekonomiye yönelme ve enerjiyi azami ölçüde verimli kullanarak enerjide demokratik bir denetimi/programı gerçekleştirme ihtiyacı vardır.

Rüzgâr ve güneş enerjisinden daha çok yararlanılmalıdır. Rüzgârda kurulu güç potansiyelin yalnız beşte biri devrededir. Daha önce rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 2023 yılına kadar 20 GW’a çıkartılmasından söz eden iktidar bu hedeften çark etmekle yetinmeyip, rüzgâr enerjisine dayalı elektrik üretiminde 2028 yılına kadar yalnızca ilave 10 GW kapasite tesisi hedeflediğini bildirmiştir. Böylece, 2028’de bile Türkiye’nin rüzgâra dayalı karasal elektrik üretim kapasitesinin yüzde kırkının kullanılması planlanmaktadır.

Ülkemizin karasal rüzgar enerjisi potansiyeli planlı ve hızlı bir şekilde değerlendirilmeli,yeni RES’lerin şebekelere bağlantısına imkan verecek planlama ve gerekli yatırımlar yapılmalıdır.

Denizüstü  RES’lerde ise daha yola bile çıkılmamıştır. Öte yandan, ABD ve AB başta olmak üzere, emperyalist-kapitalist sistemin tüm kurumları ile, ülkemizin egemenlik haklarını yok sayma, Ege ve Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığını daraltma, küçültme girişimleri engellenmeli, ülkemizin denizlerdeki haklarının tescili sağlanmalıdır. Denizüstü ve karasal rüzgar santralları ve güneşe dayalı ısı ve elektrik üretiminde, yurtiçi mühendislik, tasarım, imalat ve montaj esas olmalıdır.

Sayın Katılımcılar,

Özellikle belirtmek istediğim bir husus var. Üretim yöntemi ne denli çevre dostu olursa olsun elektrik üretme gerekçesi, santral çevresinde yaşayan insanların istekleri dışında ve yaşamsal haklarının ortadan kaldırılmasını haklı kılamaz. “Çevreci santral yapma” iddiası da, santralların tüm çevresel ve toplumsal etkilerini gözardı etmenin, verimli tarımsal arazileri sınırsız biçimde işgal etmenin, derinlere deşarj edilmesi gereken jeotermal kaynağı yüzeye yakın kuyulara veya yüzeye boşaltmanın, akarsu yataklarının güzergâhlarını değiştirmenin, doğal yaşam için gerekli olan suyu beton borular içerisine hapsederek yaşamdan koparmanın, RES yapılacak yer ve ulaşım yollarında çok sayıda ağacı kesmenin gerekçesi olamaz.

Kamu tarafından yapılanlar da dâhil; tüm yeni tesislerin çevresel ve toplumsal etki değerlendirme çalışmalarında, yatırımın tüm etkileri bilimsel gerçeklere dayandırılmalı ve kurulması öngörülen tesislerin bulunduğu yörede var olan ya da yatırım kararı alınmış diğer yatırım projelerinin etkileriyle birleşmesi sonucunda ortaya çıkacak kümulatif etki de değerlendirilmelidir. Enerji, sanayi, altyapı tüm projelerin yapım ve işletme aşamaları sürekli denetlenmeli, çevresel ve toplumsal etki değerlendirmesinde belirtilen ve böylece taahhüt edilen yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği görülmelidir.

Odamız, enerji ekipmanlarının ve bu kapsamda RES ekipmanlarının, yurtiçinde yerli imalatı konusunu yıllardır dile getiren bir kuruluştur. Yurtiçinde üretilen kule, türbin, jeneratör vb. kullanılarak yılda asgari 2.000–2.500 MW kurulu güç artışı hedeflenmelidir. RES ekipmanlarının imalatında imalatçılar arası iletişim ve işbirliği artırılmalı, kamusal destekler az sayıda şirkete değil tüm bileşenleri ile sektöre verilmelidir.

Bedeli tüm tüketiciler tarafından ödenen ve başlangıçta anlamlı bir destek iken yenilenebilir kaynaklara yatırım projelerinin büyük çoğunluğuna kamudan karşılıksız kaynak aktarımı uygulamasına dönüşen YEKDEM uygulaması gözden geçirilmelidir.

Bu öneri ve dileklerle, etkinliğimizin verimli geçmesini, ülkemizin enerji sorunlarına katkı sunmasını diliyor, etkinliği düzenleyen İzmir Şubemizi kutluyor, etkinliğe katkı sunacak bütün konuşmacılara emeklerinden, tüm konuklarımıza katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum."