TMMOB 40. Dönem 4. Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı
TMMOB 40. Dönem 4. Danışma Kurulu toplantısı 8 Mayıs 2010 Cumartesi günü yapıldı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı'nın 40. Dönem'de yapılan çalışmalara ilişkin bilgilendirmesi ile başlayan Danışma Kurulu'na 371 kişi katıldı. Toplantıda, ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporu ve sonrasında yaşanan gelişmeler değerlendirildi.
Toplantıda, sırasıyla Danışma Kurulu üyeleri Mehmet Torun (MADENMO), Kaya Güvenç (MMO, TMMOB Eski Başkanı), Serdar Harp (İMO), Dündar Çağlan (JMO), Gökhan Günaydın (ZMO), Ali Fahri Özten (HKMO), Cengiz Göltaş (EMO), Ali Ekber Çakar (MMO), Hasan Basri Avcı (OMO), Şevket Akdemir (Van İKK), Alkım Erdönmez (MMO), Feyzi Demir (METALURJİ MO), Ferdan Çiftçi (İzmir İKK), Tigin Öztürk (EMO), Petek Ataman (GIDAMO), İdris Ekmen (Diyarbakır İKK), Ali Hasan Bakır (HKMO), Elif Bulut (ÇMO), Erhan Karaçay (EMO), Murat Cin (METALURJİ MO), İbrahim Gür (ZMO), Beyza Metin (EMO), Özkan Karataş (EMO), Turan Aydemir (EMO), Hüseyin Atıcı (MMO), Cemalettin Küçük (TMMOB) konuştu.
MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar'ın Yaptığı Konuşma:
Sayın Birlik Başkanım, Sayın Birlik Yönetim Kurulu,
Sayın Danışma Kurulu Üyesi Arkadaşlarım,
TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nın yeni Yönetim Kurulu adına hepinizi saygı ve dostlukla selamlıyorum.
40. Dönemin son Danışma Kurulu olma özelliği taşıyan bu toplantımızın birlikteliğimizi pekiştirmesini diliyorum.
Bu çalışma döneminde Odamız, TMMOB çatısı altında ülkemizin tüm emperyalist sömürü merkezlerinin müdahalelerinden kurtarılarak bağımsız, demokratik, sanayileşen, kalkınan bir ülke olması yönünde onlarca kongre, konferans, sempozyum, eylem ve etkinliğin düzenleyicisi ve katılımcısı olmuştur.
MMO olarak yeni döneme, birliğimizin yıllar içerisinde olgunlaştırdığı geleneği sürdürerek, bir görev değişimi, yenilenmesi ile girdik. Bu onurlu bayrağı devralan arkadaşlarınızdan biri olarak, yönetim kurulumuzun, Birliğimizin demokratik teamülleri, mesleki ve toplumsal iddialarına maksimum destek veren anlayışı aynı netlikle sürdüreceğini özel olarak belirtmek istiyorum.
Değerli Arkadaşlarım,
Ülkemizde anayasa tartışmaları ve krizin etkilerinin yaşandığı şu günlerde, krizin dünyada yarattığı çarpıcı sonuçlar açığa çıkıyor. ABD'deki devletleştirmelerden Latin Amerika'da sol iktidarların yerleşmesine ve Yunanistan'daki gelişmelere kadar bir dizi etkileyici gerçek söz konusudur.
Ülkemizde de krizle birlikte oluşan birçok emekçi direnişi ve TEKEL işçilerinin onurlu direnişinin ardından geçen hafta sonu Taksim'de ve ülke genelinde kutlanan 1 Mayıs, yeni umutlara yol açtı.
Bütün iktidarların ve en son AKP Hükümetinin 3 yıldır Taksim'e çıkmak isteyen emekçilere yönelik uyguladığı faşist teröre gösterilen direncin karşılığı bu yıl alındı, meydan sahiplerinin oldu. Bu gelişmelerin sınıf mücadelesi açısından önümüzdeki döneme ivme kazandırması en samimi dileğimizdir.
Başta Mehmet Soğancı olmak üzere TMMOB ailesi, Taksim'in emekçilere verilmesi için, önceki yıllarda DİSK ve KESK ile birlikte kararlı bir tutum göstermiştir. Bu yılki güzel tablonun yaratılmasında etkin tavrı ve katkısı bulunan TMMOB Yönetim Kurulunu tebrik ediyoruz.
Aynı şekilde 40. Dönem TMMOB Yönetim Kurulu'nu, Birlik hayatında yıllardır biriktirilen değerler eşliğinde yürüttüğü başarılı çalışmaları için kutluyor, Oda olarak teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki dönemde aynı duyarlılıkla görevlerimizi başarıyla sürdürmek durumundayız.
Sevgili Arkadaşlarım,
Dünya ekonomik krizi kapitalizmin kaçınılmaz bir sonucu olarak karşımızdadır. Kapitalizmin belirli aralıklarla yaşadığı kriz, ülkemizde kronikleşmiştir.
Kriz bütün emekçi kesimleri gibi biz mühendis mimar ve şehir plancılarını da daha fazla işsizleşmiş, çalışan yoksullar haline getirmiştir.
Bugün krizle birlikte tekrar sorgulanır hale gelen, kapitalizm ve onun serbest piyasacı neo liberal modeli, on yıllar boyunca dünyanın bütün kaynaklarının aynı sermaye merkezlerine akışını sağladı. Yaratılan eşitsizlikler, adaletsizlikler ve büyük sermayenin "kârlar özel, zararlar kamusal" yaklaşımı son krizle birlikte çok etkili biçimde gözler önüne serildi.
IMF, Dünya Bankası, ABD ve AB merkezli ekonomik politikaların; halkın emeğiyle geçinen tüm kesimleri hedef almasının yarattığı tahribat bugün daha fazla insan tarafından gözlemlenebiliyor. Bu sömürü politikalarının karşısında tavır alan ve "krizin faturasını zenginler ödesin" diyerek alanları dolduran ülkemiz ve Yunanistan emekçilerini selamlamak görevimizdir.
Değerli Arkadaşlarım,
Egemen sınıflar ve onların taşeronu AKP Hükümeti, kapitalist küreselleşme ve neo-liberal politikalar ekseninde, her alanda özelleştirme, kuralsızlaştırma ve ticarileştirme ile dışa bağımlı yapıyı pekiştirmiştir. Ülkemizde sınai yatırımlar durmuş, KOBİ'lerin önemli bir kısmı pazardan çekilmiştir. Üyelerimiz bu girdabın içinde mesleki, ekonomik, sosyal tatminsizlikler ile karşı karşıyadır.
AKP iktidarı ve bazı yandaşları gerçekleri saptırarak Türkiye ekonomisinin krizden etkilenmediğini, büyümeye başladığını söylüyorlar. Oysa durum tersinedir.
Finans oligarşisi, Türkiye ekonomisini spekülatif rakam oyunları ile şişirmektedir. 2009'da ekonominin yüzde 4,7 oranında küçüldüğü ülkemizde yeni büyüme oyunlarının sıcak para ve yüksek ithalat bağımlılığına bağlı olduğu gerçeğinin üzeri örtülmek istenmektedir.
Üretimden, sanayileşmeden ve istihdamdan uzak bir büyüme, yakın dönemde görüldüğü gibi, ancak dış kaynakların ülkemize daha fazla kâr elde etmek için gelmesi ile mümkün olabilir. Borsaya, devlet kağıtlarına ve hizmet sektörlerine gelen sıcak para ve doğrudan yabancı sermaye, gerçekte üretim ve ihracatın fason üretime dayalı olmasını koşullamakta ve dış borç yükünü artırmaktadır.
Diğer yandan emperyalizm, AKP eliyle ülkemizin zaten sorunlu olan demokrasisini daha fazla vesayet altına almaktadır. Bu anlayışın siyasi, sosyal yaşamdaki tezahürlerine emek ve meslek örgütleri, üniversiteler, bilim kurumları ve yargıyı kuşatma ve anayasa referandumu gibi konularda sık sık karşılaşmaktayız.
AKP'nin devlet içerisinde edindiği gücü başka bir boyuta taşıma amacı güden anayasa değişiklik paketi, hükümet güdümünde otoriter siyasal bir düzen kurma anlayışına dayanmaktadır. 12 Eylül faşist Anayasasının iktisadi, sosyal, idari baskılarını pekiştiren AKP, cemaat yapısını devlet yönetiminde tam anlamıyla hegemonik kılmanın arayışına yönelmiş durumdadır.
Yabancı mühendis mimar ve şehir plancılarının akademik ve mesleki yeterliliklerini kanıtlamalarına gerek kalmadan ülkemizde çalışmalarına olanark tanınması ve TMMOB ve diğer meslek örgütlerinin kıskaca alınmak istenmesi hep aynı ekonomik-siyasal gerçeklere dayanmaktadır.
Bu noktada önümüzdeki dönemde, meslek alanlarımızı ve TMMOB'mizi korumanın yanı sıra meslek ve uygulama alanlarımızı geliştirmek için mücadele hattını örmeliyiz.
Önümüzdeki dönemde toplumsal eşitlik, barış, özgürlük, adalet ve demokrasi taleplerini içeren bir mücadele çizgisi ve onun üreteceği başka bir Türkiye mücadelesini özellikle kurgulamak durumundayız.
Değerli Arkadaşlarım,
Bilinmelidir ki, TMMOB'nin sürdürücüsü olduğu toplumcu ve meslektaş sorunlarını birincilleştiren çizgi, yıllar içerisinde yaratılan değerlerin bir yansımasıdır.
Bu anlayışın ilk nüveleri büyük mücadelelerin içerisinde açığa çıkmış, sürdürmek için birçok özverili kadro emeğini ve yaşamını bu çabaya adamıştır.
Bugün, büyük bir örgüt olmuşsak, öz gücümüze ve örgütlü üye katkısına dayalı çalışmalarımız ve dosta, düşmana inat kurumsallaşma çabalarımız ve mücadele azmimizden dolayıdır.
Ben bu geleneğin TMMOB'de uzun yıllar süreceğinden eminim. Ay sonunda yapılacak olan genel kurulumuzun, DDK raporundaki mesnetsiz ifadeler de göz önüne alındığında, önümüzdeki süreç açısından çok önemli olduğu görülmektedir.
Genel kurulumuzun bu saldırılara karşı tüm üyelerimizi mücadeleye katacak kararları almasını diliyorum.
Yeni dönemde mücadelelerimizin sürekliliğini ve aramızda yeni yol arkadaşlıkları kurmak üzere dostluk ve dayanışma duygularıyla saygılar sunuyor, toplantımızın verimli geçmesini diliyorum.