1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ TÜRKİYE İÇİN ÖZEL ANLAM TAŞIMAKTADIR
Kürt Sorununun Gerçek Çözüm Yolu Dış Politikaya Değil Halkların Kardeşliği ve Türkiye'nin Demokratikleştirilmesi Gereklerine Dayandırılmalıdır
Emperyalizm ve dünya çapındaki büyük güçlerin savaş ve silahlanmaya ayırdıkları çok büyük kaynaklar ile sömürü sonucunda insanlığın eşitlik, özgürlük ve insanca, hakça bir yaşam doğrultusunda gelişmesi neredeyse yüzyıllardır durdurulmaktadır. İrili ufaklı ülkelerin gerek maruz kaldıkları emperyalist sömürü gerekse egemen dünya siyasetinin koşulladığı "iç ve dış tehdit" gerekçeleriyle "savunma" (silahlanma ve savaş) için ayırmak zorunda kaldıkları kaynaklar, gerçekte bu ülkelerin sosyo ekonomik gelişmelerini sekteye uğratmaktadır.
Bu gerçekler eşliğinde emperyalist ABD, enerji kaynakları üzerindeki denetimi sağlamak ve diğer büyük güçlerle rekabet için bölgemizde terör estirerek Ortadoğu'yu kana bulamaya devam etmektedir. Honduras darbesinden Ortadoğu ve Asya'ya dek ABD, tüm insanlık için gerçek bir sorun olduğunu her fırsatta yeniden kanıtlamaktadır.
Her fırsatta ABD ve İsrail ile ortak askeri tatbikatlar düzenleyen Türkiye'nin dış politikası ne yazık ki yarım yüzyılı aşkın bir süreden beri ABD dış politikasına bağımlıdır ve bugünkü "çözüm" tartışmaları ABD'nin Ortadoğu politikaları eksenli olarak gündeme gelmiştir.
Diğer yandan görülmelidir ki Türkiye, 25 yıldır 40 bin civarında ölüm, binlerce yaralı ve sakat ile birlikte sayısız insani, etnik, sosyal drama maruz kalmış ve 400 milyar doları aşan bir ekonomik kayba uğramıştır. Bu süre boyunca Türkiye, iç politikada arzulanan toplumsal barışa karşı yıllarca "savaş" naralarının atıldığı, provokasyonlar ve teröre dayalı bir yaşamı sürdürmüş, Kürt sorunu bu girdapta şekillendirilmeye çalışılmıştır. Toplumun etnik milliyetçilik temelinde kamplaştırılmasına yukarıdan olanak tanınması, bir arada ve kardeşçe yaşamı savunan, terörü ve provokasyonları lanetleyen, silahların bırakılmasını isteyen demokratik yaklaşımların önü tıkanmış ancak her şeye karşın barış ve demokratikleşme umudu hiç zayıflatılamamıştır. Bugünkü "çözüm" tartışmalarının bir ağırlık noktası da bu yönde yürütülen emek ve demokrasi mücadelesidir.
Kürt sorununa "çözüm" tartışmalarının yapıldığı günümüzde, Odamızın düzenlediği GAP ve Sanayi Kongreleri'nde yapılan son derece somut saptamalar oldukça önem taşımaktadır. Bu çerçevedeki önerilerimizi aşağıda kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
• Emperyalist senaryolara karşı ülkemizi güçsüz kılan Kürt sorunu kapsamlı bir demokratikleşme çerçevesinde çözülmeli, Anayasa emek ve tüm temel demokratik haklar bağlamında değiştirilmeli, toplumdaki bütün eğilimlerin siyaset ve parlamentoda temsili önündeki engeller kaldırılmalı, bölgenin ekonomik, sosyal gelişimini sağlayıcı politikalar ivedilikle yaşama geçirilmelidir.
• Devlet ve sanayi kesimi bölgeye yatırım yapmama tutumunu gözden geçirmeli; bölgenin kalkınması ekonomik ve sosyal açılardan planlanmalı, kamu etkin bir şekilde devreye girmelidir. Bölgeye yönelik kamu harcamaları ciddi bir şekilde artırılmalıdır. Kamu iktisadi işletmeciliği yaşama geçirilmeli, merkezi bir planlama dahilinde kamu eliyle sanayileşme süreci başlatılmalıdır.
• Kalkınma projelerinde rol oynayacak emek ve zengin yeraltı kaynaklarının işlenmeden bölge dışına satılması yanlışına düşülmemeli, bölge emperyalistlerin iştahını kabartacağı bir pazar alanı olmaktan çıkarılmalıdır.
• Tarımda ve köylülükte düzen değiştirilmeli, toplumsal kalkınma ve adil bölüşüm için toprak mülkiyeti yeniden düzenlenmeli, yeni bir tarım politikası tanımlanmalı, küçük üreticiye destek sağlanmalı, toprak ve tarım reformu yapılmalıdır. Tarımsal sulama için gerekli planlama ve kaynak transferi yapılmalıdır.
• Tarımdaki mevcut dönüşüm sonucu oluşan işsizliğin önlenmesi için ek önlemler alınmalı, işsizliğin yaygın olduğu bölgede istihdama yönelik özel kamu yatırımları yapılmalıdır.
• Zorunlu göçlere maruz kalan köylülerin ön koşulsuz olarak köylerine geri dönüşleri ve üretim sürecine dâhil olmaları sağlanmalı, boşaltılmış köyler ve sınır boyunca mayınlanmış bölgeler temizlenerek organik tarıma açılmalı, çayır–mera alanları oluşturulmalı, hayvancılık teşvik edilmelidir.
• GAP Projesinin ürettiği katma değer, projenin bitirilmesi için kullanılmalıdır.
• Bölgede yaşayan yurttaşların eğitim hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanması sağlanmalı, okur-yazar oranı yükseltilmeli, cinsiyet ayrımcılığının üstüne gidilmelidir.
• Toplumsal refah ve huzurun sağlanması ve sosyal yaşamın yeniden düzenlenmesi ancak barışçıl demokratik bir ortamda mümkündür. Ülke demokrasisinin istikrarlı bir zemine oturması için yapısal reformlar gerçekleştirilmeli, silahlar susmalı, PKK silah bırakmalı, koruculuk kaldırılmalı, yaşanan terör ve şiddet politikalarının ortaya çıkardığı tüm olumsuz koşullar ortadan kaldırılmalı, insan hakları ihlalleri durdurulmalı, faili meçhul cinayetler aydınlatılmalıdır.
Bizce emek ve demokrasi güçleri bu kapsamlı sosyo ekonomik görevleri dikkatle inceleyerek değerlendirmelidir.
Sanayileşmiş, kalkınmış, demokratikleşmiş bir Türkiye için Odamız toplumsal sorumlulukları doğrultusunda karanlığa, savaşa, emperyalist saldırganlığa karşı ülkemizde, bölgede ve dünyada barışı savunmaya devam edecek; 1 Eylül'de barış ve insanca yaşam talebinin yankılandığı tüm alanlarda yerini alacaktır.
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı
Emin KORAMAZ