Mühendis ve Makina Dergisi: AĞUSTOS 2003

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Sunuş

Değerli Okuyucularımız;

Yaşadığımız depremlerde ölen, yaralanan insan sayısının artmasından ve yıkımların derinleşmesinden başka değişen hiçbir şey yok.

17 Ağustos depreminin 4. yıldönümünde 4708 Sayılı Yapı Denetimi Kanununda yeniden bir değişiklik gündemde. Kanun tasarı taslağı incelendiğinde bugüne kadar ki yaşanan sorunların çözümü bir kenara sorunların daha da büyüyerek artacağı görülüyor. Marmara ve Bingöl depremlerinin ardından bir kez daha gündeme gelen yapı denetimindeki boşluk Odamızın daha önce söylediklerinin haklılığını ortaya çıkardı.

Biz, yaşanılan 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinden ders almayarak, denetimsiz bir yapılaşmayı teşvik eden, kamusal denetim alanını bütünüyle ticarileştirerek özelleştiren, demokrasinin temel gereklerinden olan katılımcılığı reddederek "biz yaptık, oldu" zihniyetiyle hiçbir tartışma, öneri ve uyarıya kulak asmayarak yangından mal kaçırırcasına 3 dakikada kararlaştırılan yasa ve yönetmelikler değil; "ülke ve toplum yararına sağlıklı, planlı, güvenli yapıların gereklerinin denetleneceği bir yapı denetimi istiyoruz" demiştik.

Ülkemizin imar hukukunun; planlı kentleşme ve yapı üretim süreci ile denetiminin bütünlüklü olarak ele alınması gerektiğini on binlerce insanımızı yitirdiğimiz depremlerin üzerinden geçen dört yıl boyunca özellikle vurguladık. Güvenli yaşam alanları, sağlıklı-güvenli bir yapı içerisinde yaşamak, barınmak temel bir insanlık hakkıdır. Toplumsal yaşamın başlangıcından bu yana geçen binlerce yılın tüm deneyim ve birikimini içeren yapı sektörünün, teknolojide ulaştığı bugünkü gelişmişlik düzeyiyle, toplumsal yaşamı, bu temel hakkı esas alması durumunda, "felaket" büyüklüğündeki depremlere dahi dayanacak, kimsenin "burnunun bile kanamayacağı" sağlam yapılar üretmesi hiç de zor değildir. Yaşadığımız coğrafyada, en ucuz "varlık" olan insan yaşamı sistem çarklarını daha hızlı döndüren, otuz saniyede çıkarılan yasalarla, yönetmelikler bütünüyle "şeyleştirilir", meta olur. Yapı denetimi sürecinde olduğu gibi bir avuç yağmacı ve vurguncunun rant paylaşımı, yaşam hakkının yerini alır demiştik.

Evet değişen hiçbir şey yok. Deprem daha çok yoksul insanların canına ve malına mal oluyor. Her seferinde sorumlulardan hesap sorulacağı ve "bu kez unutulmayacağı" sözlerine devam ediliyor.

Yaşanan acılardan kimin sorumlu olduğuna dair tartışmalar "malzeme çalan müteahhitler" sınırlılığında yapılmaya devam ediyor. En fazla, yapı denetiminin özelleştirilmesi görüşlerine vurgu yapan "yıkımı nasıl önleriz?" tartışmaları sürüp gidiyor.

Bu ülkede artık adlarını herkesin bildiği aktif fay hatları yeni bir bulgu değil. Sorumluları aramaya, yıllardır bu faylar ve bu depremler bilinmesine rağmen buraları yerleşime açanlardan, fay hattını pay hattı olarak görenlerden başlamak gerekiyor. Sonra ise yerleşimin planlanması ve buralarda yapılacak yapılarda proje aşamasından başlayarak, yapının imalat sürecine kadar sorumluluğunu yerine getirmeyenlerden.

Deprem bir doğa olayıdır. Onu afete dönüştüren bu düzen ve bu düzenden nemalananlardır. Hortumcular, bugüne değin 13 kez imar affı yasası çıkaranlar, orman arazilerini, sit alanlarını yağmaya açanlar yıllardır ortaya çıkan yıkıma göz yumanlar tüm bunların hesabını vermelidir.

Yıllardır Odamızın yaptığı çalışmalara ve birikimlere siyasi iktidarlar kulak vermelidir. Odamız konuyla ilgili tüm birikimlerini seferber etmeye hazırdır.

 

    

Saygılarımızla
Mühendis ve Makina
Yayın Kurulu