ODA TEKNİK GÖREVLİ BULUŞMASI GERÇEKLEŞTİRİLDİ.

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Kocaeli Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

24 Şubat 2015

Oda Teknik Görevliler Buluşması, “Oda çalışmalarının ve örgütlülüğünün geliştirilmesi, teknik görevlilerin çalışma koşulları ve özlük hakları, teknik görevlilerin mesleki gelişimi, teknik görevli kimliği ve mesleki sorumluluklarımız” gündemiyle 21-22 Şubat 2015 tarihlerde Antalya`da gerçekleştirildi.

Oda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar‘ın açış konuşması;

Sevgili Arkadaşlarım,

45. Dönem Çalışma Programı çerçevesinde, sorunlarımızı, hedeflerimizi, özlemlerimizi açıklıkla konuşmak, Odamızın demokratik ve katılımcı yönetim ilkesi çerçevesinde birliğimizi pekiştirmek için düzenlediğimiz, "Teknik Görevliler Buluşması"na hoş geldiniz. Hepinizi Oda Yönetim Kurulumuz adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli Arkadaşlar,

Önce kısaca ülkemizdeki genel duruma ve bu durumun bizlerle, mesleğimiz ve örgütümüz ile olan bağlarına değineceğim.

Bugün Türkiye‘de emek, ülke, halk, doğa düşmanı sömürü ve rant politikaları ile cumhuriyet, laiklik, demokrasi düşmanı, siyasal İslamcı-mezhepçi, faşist yöntemleri uygulayan bir iktidar var.

İçinde bulunduğumuz iktisadi, siyasi konjonktür, birbirleriyle bağları da bulunan birçok önemli sorun ve çelişkiyi barındırmaktadır. Zira emekçilerin hak ve kazanımlarına, halkın alın teri ürünü birikimlerine, bütün kamusal varlıklar ile yeraltı-yerüstü kaynaklarımıza el koymayı amaçlayan, sömürü ve rant eksenli politikaları esas alan bir iktidar söz konusudur.

Bu iktidar cumhuriyeti, laikliği, "temsili-parlamenter demokrasi"yi, kamu idari yapısını, yasama-yürütme-yargı kuvvetlerini ve aralarındaki ilişkileri radikal bir dönüşüme tabi tutmayı amaçlamıştır. Orduyu, polisi, istihbaratı, üniversiteleri, bilim kuruluşlarını, medyayı, din, aile, gençlik, spor, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik politikaları ve modern toplumsal yaşamın bütününü yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya dönüştürmek isteyen, bu konularda hayli mesafe kat eden bir iktidar var.

AKP iktidarı totaliter zihniyetlidir, kapitalizmin yeni liberal sömürü-rant politikalarını uygulamaktadır. İslami faşizm öğelerini, iktidar olanakları, yasal düzenlemeler ve devlet zoru eşliğinde yerleştirmektedir. Önümüzdeki genel seçimlerde ön plana çıkaracakları "başkanlık rejimi", "yeni anayasa" ve "yeni Türkiye" kurgusu, böylesi bir açık anayasal dikta yönelimine sahiptir.

AKP iktidarı, ülkemizin yakıcı bir gündemi olan Kürt sorununda ise hep oyalayıcı bir tutum izlemekte, eşit, adil bir çözüm seçeneğini dışlamakta, konuyu seçim çıkarlarına endekslemekte, Kürt halkını daha fazla İslamileştirecek politikaları dayatmakta ve sürekli olarak zulüm uygulamaktadır.

Gündemde olan "iç güvenlik yasa tasarısı", Taksim Gezi Parkı-Haziran Direnişi ve sonrasındaki kitlesel hareketler ile 6-8 Ekim Kobane olaylarında bir kez daha görülen kitlesellikten duyulan korku üzerine gündeme gelmiştir. Görülen o ki, AKP iktidarının "yeni Türkiye"si, ancak polis devleti, polis cumhuriyeti önlemleriyle ayakta kalmaya çalışmaktadır.

Sevgili Arkadaşlar,

Bugün ülkemizde egemen olan ranta dayalı sermaye birikim politikaları, kentsel-kırsal-kültürel-doğal varlıkların el değiştirmesi üzerinden arazi, mülkiyet ve imar düzenlemelerine dayanmaktadır. Sanayisizleşme, tarımsal üretimin tahribi, tarihi-kültürel varlıkların, doğal kaynakların, orman arazilerinin, kamu ve halka ait arazi ve mülklerin yağmalanması, ülkenin bütün kamusal birikiminin imara açılması ve rant eksenli kentsel dönüşüm ile TMMOB ve bağlı meslek örgütlerinin etkisizleştirilmesi, mesleklerimizin niteliksizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması, ekonomi politik bir bütünlük içinde sürdürülmektedir.

Kısaca mühendislik, mimarlık, şehir planlama disiplinleri, sosyoekonomik yapı ve kamu idari yapısındaki yeni liberal dönüşüme paralel bir değişim/dönüşüm sürecine tabi tutulmuştur. Son eylemliliklerimize neden olan "İmar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" da bu amaçla hazırlanmıştır. Örgütümüz TMMOB Yasası ile imar, iskân, kültür ve tabiat varlıkları ve çevre yasalarında birçok değişiklik yapılmasını amaçlayan torba yasa tasarısı, yukarıda değindiğim genel yönelimin bir ürünü olarak gündeme gelmiştir. Ayrıca bu tasarı; demokratik değerlere, anayasaya, hukuk devleti ilkelerine ve siyasal etiğe aykırıdır.

Bu tasarıya karşı iki aydan beri AKP‘nin sömürü ve rant düzenine, dinci-mezhepçi gericiliğine, imar ve rant talanına, halkımızın sömürülmesine karşı bir kampanya yürüttük. Geçen hafta sonu da ülkenin dört bir yanından gelen yürüyüş kolları, temellerinde yer aldığımız Taksim Gezi Parkı Direnişinin "bu daha başlangıç mücadeleye devam" şiarının somutlandığı TMMOB Olağanüstü Genel Kurulu‘na aktı. Genel Kurulda direncimizi, mücadele kararlılığımızı ifade ettik.

Olağanüstü Genel Kurulumuz, TMMOB‘nin anti-emperyalist, bağımsızlıkçı, yurtsever, kamucu, toplumcu, devrimci, demokrat, eşitlikçi, özgürlükçü geleneklerinin, AKP‘nin rejim değişimi-dönüşümü amacının ifadesi olan "yeni Türkiye" kurgusuna teslim olmayacağının, direneceğinin, barışı ve halkların kardeşliğini, planlama ve sanayileşme-kalkınmayı, kamu işletmeciliğini ve kamusal denetimi esas alan bir Türkiye için mücadele edeceğinin tarihsel bir ifadesi olarak, emek ve demokrasi güçleriyle birlik ve dayanışma içinde gerçekleşti.

Kısacası, ülkemizin içinde bulunduğu durum ile TMMOB ve Odalarımıza yönelik saldırıyı birlikte değerlendirmeliyiz. Tüm insanları ve zamanları kapsayan evrensel haklar ve talepler, hükümet ve siyasal iktidar eliyle gasp edilmekte, sermaye çevrelerinin talepleri baskı ve zor politikaları eşliğinde egemen kılınmaktadır.

Odamızın durumunu, iç ilişkilerimizi, Oda-üye ilişkilerini, bütün çalışmalarımızı bu gerçekleri gözeterek yürütmek ve düzenlemek durumundayız. Zira söz konusu yasa tasarısı, TMMOB ve Odalarımızın etkisizleştirilmesi, işlevsizleştirilmesi, parçalanarak küçültülmesi, getirilecek olan il odacılığı üzerinden birimlerimizin birbirleriyle ve üyelerin Odalar ile rekabetine, piyasaya tabi olacak bir işleyişe doğru yönlendirilmesine; mühendislik, mimarlık, şehir planlama hizmetlerinin rant politikalarına hizmet edecek şekilde taşeronlaştırılmasına yöneliktir.

Bu noktada, mevcut durumda neyi nasıl yaptığımızı ve bundan sonra nasıl yapmamız gerektiğini, toplantımızın gündem başlıklarıyla uyum içinde ele almamız gerekiyor.

Değerli Arkadaşlar,

Bilimi teknolojiye, teknolojiyi uygulamaya dönüştüren mühendislerin, daha donanımlı ve birikimli olarak yetişeceği, mezuniyet sonrası bilgilerini yenileyebilecekleri, geliştirebilecekleri, eğitim olanakları, üretim ve çalışma ortamlarının sağlanması çok önemlidir. Bu noktada, bildiğiniz gibi Makina Mühendisleri Odası olarak, iki ana başlıkta toplanabilecek çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz. Birincisi mesleğin ve meslektaşın korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalar; ikincisi de mesleki bilgi birikimi ve örgütsel gücümüzün, ülkemizin kalkınması ve halkımızın yararına sunulması doğrultusunda yapılan çalışmalardır.

Bu ikili amaca yönelik olarak üyelerimizin sicil kayıtlarını tutuyoruz. Mesleğimiz ile ilgili hizmetlerin, uzmanlaşmış üyelerimizce hayata geçirilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Üyelerimizi uzmanlık alanlarımıza göre eğitiyor ve belgelendiriyoruz. Meslek içi eğitimlerle, yayınlarımızla, düzenlediğimiz seminer, kongre sempozyum vb. etkinliklerle bilimsel-teknolojik gelişmeleri üyelerimize aktarıyoruz.

Mesleki yetki ve sorumluluklarımızın önemli bir bölümü tekniker, teknisyen ve teknik öğretmenler tarafından kullanılması için yapılan ve yapılacak düzenlemelere karşı meslek uygulama alanlarımızla ilgili mevzuatların hazırlanma süreçlerinde yer alıyoruz. Mesleki hizmetlerin, bilime, tekniğe, meslek ahlakına uygun olarak halkımızın ve ülkemizin yararına verilmesinin sağlanması için mesleki denetim faaliyetlerinde bulunuyoruz.

Mesleki sorumluluk alanlarımıza giren tüm konularda ülke politikalarının doğru yönde; bilime, tekniğe uygun olarak gelişmesi için çaba sarf ediyoruz. Bu amaçla her dönem onlarca etkinlik düzenliyoruz.

Meslek alanlarımızla ilgili olarak, halkımıza ve sanayiye bilimsel-teknik hizmetler sunuyoruz. Sadece üyelerimizi değil, ara teknik elemanları da eğitiyor, belgelendiriyor, ülke sanayisinin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için çaba sarf ediyoruz.

Bu çalışmaları, kamusal bir yaklaşımla, kamusal yarar, kamusal denetim eksenli olarak yapıyoruz.

Mühendisliğin sorunlarının ülkemizin ve halkımızın sorunlarından bağımsız olmadığı temel ilkemiz ışığında, demokrasi mücadelesinde de aktif görevler üstleniyoruz.

Sanayisizleşme ve ranta dayalı ekonomik politikaların yaşama geçirilmesine, ülke kaynaklarının talan edilmesine, sosyal devletin tasfiye edilmesine, meslek alanlarımızı da saran işsizliğe, gelir bölüşümündeki adaletsizliğe, meslek uygulama alanlarımızın daraltılmasına, anti-demokratik uygulamalara, kısacası halkımız ve ülkemiz aleyhine şekillenen tüm politikalara karşı bu ülkenin aydınlık güçleriyle birlikte emekçi halkımızın yanında saf tutuyoruz.

Sevgili Arkadaşlar,

Odamız, kapsadığı meslek disiplinlerinin genişliği, yürüttüğü faaliyetler ve örgütlülüğünün eriştiği düzey açısından TMMOB‘nin en aktif odalarının başında gelmektedir. Düzenlediğimiz kongre, kurultay, sempozyumlar, panel ve söyleşiler, hazırladığımız raporlar, meslek alanlarımızın muhataplarına ve bilimsel çalışmalara kaynaklık etmekte, ilgili sektörleri aydınlatmakta ve uyarmaktadır.

İçinde yer aldığımız platformlara taşıdığımız güç o platformları güçlendirmekte ve beslemektedir. Ancak bu faaliyetlerin mevcut durumunun memnuniyet verici olması bizleri rehavete düşürmemelidir. Aksine, ülkemizin ekonomik, sosyal, siyasal koşulları göz önüne alındığında, bu faaliyetleri sürekli kılmak, ilişki ve sorumluluk ağımızı daha fazla yaygınlaştırmak misyonunu üstlenmeliyiz.

Sizler bu faaliyetlerin planlanmasında, yaşama geçirilmesinde ve yönlendirilmesinde birinci halkada yer alıyorsunuz. Odamızın mutfağında çalışırken, aynı zamanda kamuoyu ve üyelerimizin gözünde Odanın görünen yüzüsünüz.

Bugün burada toplantı gündemi çerçevesinde etrafında bir tartışma ve paylaşım yürüteceksiniz. Oda çalışmalarımızın ve örgütlülüğümüzün geliştirilmesi, teknik görevli kimliği ve mesleki sorumluluklarımız ile teknik görevlilerin mesleki gelişimi, çalışma koşulları ve özlük hakları üzerinde yoğunlaşacaksınız.

Gündeme geçmeden önce görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Oda Başkanı sıfatıyla değil, esasen dostça, arkadaşça, bir mühendis arkadaşınız olarak teknik görevlilerden beklentileri vurgulamak istiyorum.

Bildiğiniz gibi Yönetim Kurullarımız profesyonel organlar değildir. Biz mevcut gönüllü, katılımcı modelden gurur duyuyoruz. Yönetim Kurulları, esasen işleri planlama ve organize etmenin deyim yerindeyse çatısı, planlanan görevleri yapmanın yönetsel ve yürütmeye ilişkin seçilmiş organlardır.

Teknik görevlilerimiz ise planlama ve planlanan işleri yapmanın eli, kolu, ayağı, her şeyidir. Aynı zamanda bu Odanın üyesidirler, herhangi bir çalışan değil Oda‘nın sahibidirler ve bu bilinçle davranmaları gerekir. Bundan dolayı Oda mevzuatı ve Oda çalışma ilkelerimiz uyarınca karar alma süreçlerinde teknik görevlilerimizin katılım ve söz hakkı bulunmaktadır. "Birlikte üretme, birlikte karar alma, birlikte yönetme" ilkemiz, hem teknik görevlilerimizi, hem de üyelerimizi bir bütün olarak kapsamaktadır.

Odamız, örgütsel yapısı içinde; üyeleri, yöneticileri, teknik görevlilerinin yer aldığı tartışma süreçlerinden sonra karar almaya her şeyden çok önem vermektedir. Bunun ihlali, kim nerede ne yaparsa yapsın, yanlıştır.

Çünkü tüm muhataplarının katılımı ile kendini doğru ve gerekli bir tarzda irdeleyemeyen, gelişkin ve eksik yanlarını tespit edemeyen, gerektiğinde eleştiri-özeleştiri sistematiği içinde kendini sorgulamayan bir yapı asla sağlıklı bir şekilde çalışamaz, kendini geliştiremez.

Bu nedenle sizlerden beklentimiz, tüm tartışma süreçlerine aktif katılım sağlamanız, eleştiri-özeleştiri, görüş ve önerilerinizi açık yüreklilikle dile getirmeniz, bu toplantıların dinleyeni değil bizatihi öznesi ve yönlendiricisi olmanızdır.

Diğer yandan sizlerin mesleki olarak sürekli kendinizi ve Odamızın niteliksel zenginliğini geliştiren bir konuma erişmeniz kaçınılmaz bir sorumluluktur.

Bu buluşmada, bunun yöntemlerinin geliştirilmesi ve bu sürecin planlanmasına dair konuların da konuşulacağını umuyorum.

Değerli Arkadaşlar,

Teknik görevlilerimizin, kimlik ve mesleki sorumluklarına dair söylenmesi gerekenlere ilişkin dilek ve temennilerimi ise iki başlıkta toparlayabilirim.

Bizim anladığımız ve tarif ettiğimiz teknik görevli kimliği, Odamızın görev ve sorumluluk alanlarındaki tarif ve tanımlarla eşgüdümlü ve tutarlı olmalıdır. Bu bağlamda teknik görevli arkadaşlarımızın kimliklerini, meslek ve meslektaşların sorunlarının yanı sıra meslek alanlarımızdan hareketle ülkemizin ekonomik, siyasal, toplumsal iklim ve ihtiyaçlarıyla ilgili sorunları dert edinen bir yerden kurmaları gerektiğine inanıyorum. Bu kimlik, "meslek odaları sadece meslekle ilgilenmeli, halkın, toplumun, ülkenin sorunlarıyla fazla ilgilenmemeli" anlayışına karşı bir set oluşturmalıdır.

Meslek alanlarımızdan hareketle ülkemiz ve halkımızın çıkarlarını temel alan son derece özgün bir Oda siyaseti yaklaşımı, bizim özgün kimliğimizdir diye düşünüyorum.

Odamız söz konusu her iki alanda çalışmalarını başarıyla sürdüren bir tutum ve geleneğe sahiptir. Bu geleneğe sahip çıkılması, teknik görevli arkadaşlarımızın kimliklerinin de bir parçası olarak düşünülmelidir.

Değerli Meslektaşlarım,

Yöneten-yönetilen ikiliklerine dayalı veya iç sorunları esas alan bir "teknik görevli kimliği" ve "temsiliyet" aranışı söz konusu olursa, bu aranışla bizim herhangi bir işimizin olamayacağını belirtmek isterim. Zira bir teknik görevli, her şeyden önce mühendistir ve bu örgütün üyesidir. Bu örgütün seçme, seçilme, yürütme, yönetme, eleştirme haklarına sahip bir öznesidir.

Özellikle genç teknik görevlilerimiz kendilerini bir teknik çalışan ahlakıyla donatmanın yanı sıra kendini bu örgütün bugünkü ve, yaş ile ilgili söylemiyorum, yarınki sahibi, öznesi olarak da görmelidir.

Açıkça söyleyeyim, eğer çalıştığı Odayı sahipleniyorsa, Odanın mesleki ve sosyal etkinliklerine duyarlı ise, çalıştığı yerin duyarlılıklarının en azından bir kısmını bile bizlerle paylaşıyorsa, özel sektör veya kamudaki yöneten-yönetilen ikiliği, bizde diğer çalışanlarımız açısından da söz konusu olamaz.

Bizde yönetme, yürütmeye yönelik seçilmişlik ile bir anlam kazanır, personel yönetme ile değil.

Büro çalışanlarının çalışma koşulları Odamızın genel ilke ve duyarlılıkları ve toplu sözleşmelerde belirlenir. Teknik görevlilerimizin çalışma koşulları ise, hepimizin eşit olarak katıldığımız genel kurullarda belirlenir. Bu nedenle teknik görevliler ile yönetim kurulları arasındaki ilişki, herhangi bir yöneten-yönetilen ilişkisi olarak kurgulanamaz.

Yönetim Kurullarımızın yönetme-yürütmeye ilişkin yetkileri de bildiğimiz gibi genel kurullarımızca verilmektedir.

Sevgili Meslektaşlarım,

Bir konuda hepimize ciddi bir uyarıda bulunmak istiyorum. Bu konu, bir üyenin örgütüne "yabancılaşması"dır. Konuyu, toplantı gündemimiz bağlamında şöyle açabilirim; bir teknik görevlinin içinde yer aldığı örgütüne, yönetmelik ve genelgelerine, örgütün etkinliklerine, yayınlarına ve giderek organları ile yaptığı çalışmaya yabancılaşması.. Bu, bir olasılık olarak veya tekil örneklerle her zaman gündemimizdeki bir konudur. Bu nedenle etkin üye ve özne olmanın önemine bir kez daha işaret etmek istiyorum.

Bir iş ya da görevi bilerek, bilinçlice, okuyarak, bilimsel ve teknik donanımla; benimseyip, sahiplenerek, katılımcı bir anlayış ve ruhla yapmak, söz konusu olumsuzluğun panzehiridir. Özne olmak, bizim özelimizde özetle budur.

Özne olmanın bir diğer boyutu da, Odamızın temel çerçeve ve belirlenimleri ile olanak ve gereksinimleri doğrultusunda üye-yönetici sorumluluklarının birbirlerine sıkı sıkıya bağlı bir şekilde düşünülmesidir.

Bu yöntem eşliğinde bir üye veya bir teknik görevli, bir Şube yönetim kurulu üyesi hatta bir genel merkez yöneticisi gibi düşünebilmelidir. Yönetim kurulları da sorumlu üyeler gibi düşünerek karar süreçlerini işletmelidir. Örneğin özlük hakları ve ücretler alanında da aynı yaklaşımı gözetmek durumundayız.

Dikkat ederseniz zaman zaman kurumsallaşmadan, ulaştığımız gelir düzeyinden ve bu alandaki yönelimlerimizden söz ediyoruz. Ama Odamızın başlıca gelir getirici işlerinde dışsal etkenlere bağlı olarak önemli gerilemeler yaşanması durumunda bu kurumsallaşmanın nasıl gerileyebileceği veya etkilenebileceği konusu, yalnızca yönetim kurullarının sorumluluğunda düşünülebilecek bir husus değildir.

Oda gelirlerinin, yasa-mevzuat düzenlemelerine bağlı olarak son derece kaygan bir zemine dayalı olduğunu, dışsal etkenlere bağlı olduğunu, bu gibi süreç ve faktörleri hep birlikte gözetmek durumundayız.

1994 yılında 37, 2003‘teki ilk teknik görevliler toplantısı zamanında 95, 2008‘deki ikinci toplantı zamanında 315 teknik görevlimiz bulunuyordu, şimdi ise 393‘ü teknik görevli, toplamda 646 çalışanımız bulunmaktadır.

Bu insanların ücret, sosyal hak ve tazminatlarını ödeyebilmek ve iş güvencesini sağlamak, birincil önceliğimizdir. Bu ciddi bir sorumluluktur ve burada maceracılığa yer yoktur.

Diğer yandan Oda olanaklarının elverdiği ölçüde kaynaklarımızı tüm Oda çalışanlarının yaşam kalitelerinin yükseltilmesi için seferber ettiğimiz ve edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. İnsanca yaşamı sağlayacak bir ücret, eşit işe eşit ücret, biz bundan geri durmayız. Bu bizim toplumcu kimliğimizin bir gereğidir. Bu, bizim bütün insanlarımız, ülkemiz ve bütün insanlık için ulaşılmasını istediğimiz bir hedeftir. Çabamız bu yöndedir.

Değerli Arkadaşlarım,

Bazı teknik görevli arkadaşların Odada çalışırken mühendislik mesleğini gerçekleştiremediklerine dair haklı kaygıları olduğunu biliyorum. Bu konuda da gerçekçi olmalıyız. Odamız mühendisliğin gerektirdiği bazı ölçüm, kontrol ve denetimleri yapmakla birlikte esasen mühendislik mesleğini icra etmemekte, mühendislik uygulamalarını denetleme ve düzenlemede rol almaktadır. Bunun ötesinde, meslek alanlarımızı korumak, genişletmek mücadelesini de vermektedir. Bu nedenle Odamızda bir süre çalışıp ayrılan arkadaşları hep anlayışla karşılamışızdır.

Ancak teknik görevli arkadaşlarımızın mesleki gelişimlerini sağlamak gibi ciddi bir görevimizin bulunduğunu belirtmeliyim. Bunun nasıl olması gerektiği konusunda öneri ve akıl yürütmelere gereksinimimiz bulunmaktadır. Diğer yandan teknik görevli eğitimlerinin yetersizliği ve mutlaka geliştirilmesi gerektiği çok açıktır. Gerek bu konu gerekse mesleki denetim ve teknik ölçümler ve diğer Oda çalışmalarına ilişkin derli toplu önerilerinize Odamızın bu platformda ihtiyacı vardır.

Sevgili Arkadaşlar,

2003 ve 2008 yıllarında gerçekleştirdiğimiz teknik görevliler buluşmalarını kitaplaştırmış ve Oda faaliyetlerimizi dile getirilen öneriler doğrultusunda şekillendirmeye gayret etmiş, birçoğunda önemli mesafeler kat etmiştik.

Şimdi bu toplantı her şeyden önce bir eleştiri-özeleştiri forumu da olmalıdır. Bu çerçevede yalnızca teknik görevlilerin sorunlarına ilişkin değil Oda bütününe yönelik eleştiri görüş ve önerilerinizi de bekliyoruz. Gelişkin yanlarımızın yanı sıra eksiklerimiz ve sorunlarımızı da tüm açıklığıyla dile getirmenizi istiyoruz.

Odamızın bütün çalışma ve etkinliklerinin eli kolu olan sizlerin farklı bölgelerde edindiğiniz bilgi ve deneyimler Oda çalışmalarını da geliştirecektir.

Karanlığa karşı aydınlığı, baskıcı ve otoriter yönetim anlayışına karşı demokrasi ve özgürlükleri, ırkçılık ve milliyetçiliğe karşı barış içinde bir arada yaşama kültürünü, tek değerin daha fazla kâr elde etmek olduğu piyasa toplumuna karşı eşitliği ve adaleti temel alan, demokrat, toplumcu, yurtsever değerlerine sahip çıkacağımız inancıyla hepinize teşekkür ediyor, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.