VI. UÇAK HAVACILIK VE UZAY MÜHENDİSLİĞİ KURULTAYI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Tarih ve Saat: 06 Mayıs 2011 Cuma - 11:00 - 07 Mayıs 2011 Cumartesi - 18:00
Yer: ESKİŞEHİR

VI. ULUSAL UÇAK, HAVACILIK VE UZAY MÜHENDİSLİĞİ KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

VI. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı, TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına Eskişehir Şube sekretaryalığında, 6-7 Mayıs 2011 tarihlerinde Eskişehir‘de Anadolu Üniversitesi, Salon Anadolu‘da meslektaşlarımız, öğrencilerimiz ve ilgili kurum ve kuruluşlardan temsilciler ile birlikte toplam 256 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

Kurultayda "Havacılık Sektöründeki Teknoloji Yatırımları ve Özgün Ürün Çalışmalarındaki Mevcut Durum", "Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerinin İstihdam Durumu ve Geleceğe Yönelik Değerlendirmeler", "Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Eğitimlerinin Havacılık Sektörünün İhtiyaçları Çerçevesinde Değerlendirilmesi", "Ülkemizde Havacılık Emniyeti ve Kaza Kırım İncelemeleri" ana başlıklı 6 oturum kapsamında 22 bildiri ile 2 poster bildiri sunulmuş, " Havacılıkta Kullanılan Tahribatsız Kontrol Yöntemleri" konusunda bir atölye çalışması, "Uçak Havacılık ve Uzay Mühendisleri Geleceğini Tartışıyor" konulu bir panel ve forum gerçekleştirilmiştir.

Kurultay gündemi çerçevesinde ortaya çıkan aşağıdaki saptamaların ilgili tüm kesimlerin ve kamuoyunun dikkatine sunulması kararlaştırılmıştır.

Sivil havacılık sektöründe 2010 yılında ulaşılan 100 bin kişilik istihdam, savunma sanayiinde çalışanlarla birlikte toplam 120 bin çalışan sayısı dolayındadır. Bunun ancak 1.250 kadarı Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisidir. 2008-2010 kriz döneminde mühendis istihdamı ancak % 10 oranında artmıştır.

Türkiye‘nin toplam 23,5 milyonluk işgücü içinde havacılık ve uzay sektörünün istihdamdaki payı % 0,5 (binde 5)‘tir. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran % 1‘in üzerindedir. Yetersiz istihdam düzeyi, Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerini de doğrudan etkilemektedir. Her yıl bu bölümlerden mezun olan 150‘yi aşkın mühendisin bir bölümü beyin göçü olarak yurt dışına gitmekte, diğerleri ise meslek alanları ile ilgisiz, hatta mühendislik formasyonu bile gerektirmeyen işlerde çalışmaktadır.

Havacılık ve uzay sektörüne yönelik sağlıklı ve gerçekçi planlamalar yapılması durumunda, sektörün en az 2-3 kat daha fazla mal ve hizmet üretme potansiyeli olduğunu ve ilgisiz alanlarda çalışmak zorunda kalan Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerinin ülkemiz için daha verimli hizmet etmesinin önünün açılacağı açıktır.

AB üyesi ülkeler havacılık ve uzay sektöründe elde edilen toplam gelirin % 10 kadarını Ar-Ge çalışmalarına ayırmakta, bu payın yarısı devletler tarafından karşılanmaktadır. Ülkemizde ise Ar-Ge çalışmalarına bu sektörde elde edilen toplam gelirin sadece % 4‘ü ayrılmaktadır. Ülkemizde her alanda olduğu gibi bu alanda da tam bir plansızlık ve dağınıklık yaşanmaktadır. Dünya çapında ulusal gelirlerin en az % 2‘sinin Ar-Ge çalışmalarına ayrılmasının sanayileşme için olmazsa olmaz kuralı, ülkemizde % 0.85 (binde 85) olarak hayata geçmektedir. Bu olgunun yanı sıra Ar-Ge için ayrılan kaynakların plansız bir şekilde kullanılması havacılık ve uzay sanayisinin gelişmesini engellemekte, dışa bağımlı kılmaktadır.

Kümelenme, aynı iş kolunda faaliyet gösteren firmaların aynı coğrafi bölgede yoğunlaşmasını ifade eden sanayi örgütlenmesi olarak ifade edilmekte, bu konuda organizasyonun önemi ileri teknoloji gerekliliği, tasarım faaliyetleri, Ar-Ge faaliyetleri ve nitelikli işgücü yaratılması olarak tarif edilmektedir. İmalat sanayiinde sektörel ya da ürün bazında kümelenme kavramı, günümüz sanayisinin olmazsa olmazları arasına girmiştir ve giderek de önemini artırmaktadır. Avrupa Birliği yayımladığı rapor ve görüşlerde artık sanayiciye doğrudan teşviklerin bitmesi gerektiğini, bundan sonra benzer uygulamaların ancak bölgesel kümelerin içinde barındırdıkları destek birimleri aracılığıyla sağlanacağını vurgulamaktadır. Bu doğrultuda kümelenme kavramı artık ulusal biçimde ele alınmakta, ülkemiz küme haritaları çıkarılmakta ve kümelenmeye değer bulunabilecek oluşumlar desteklenerek örgütlü bir şekle bürünmeleri için uygulamalar yapılmaktadır.

Havacılıkta kazaları önlemek üzere geliştirilen yaklaşımlar, teknik altyapı, insan algısı vb. unsurlara bağlı olarak sürekli değişmiş, günümüzde bireysel ve gönüllü çabalarla yürütülen bir etkinlik olmanın ötesine geçerek, sistem yaklaşımıyla çözülmeye çalışılan temel bir iş süreci haline gelmiştir.

Türkiye‘de yaygın kanaat meydana gelen hava aracı kazalarının sağlıklı ve güvenilir bir şekilde soruşturulmadığı yönündedir. Bu kanaatten hareketle, çözüm olarak bağımsız bir kaza soruşturma kurumunun oluşturulması uzmanlarca sık sık önerilmektedir.

Her geçen gün büyüyerek gelişen havayolu taşımacılığı pazarı uluslararası sermayenin iştahını kabartmaktadır. Zamanında uçak fabrikalarımızı kapattıran uluslararası sermaye, şimdi zaten % 51,75‘i özelleştirilmiş olan THY‘nin işine ve kendisine göz dikmiş, ele geçirmek için fırsat kollamaktadır.

THY ulusal havacılık sektörümüzün çıkarlarını gözeten, bakım ve mühendislik yatırımlarını planlayan bir kamu kuruluşu olma kimliğinden çıkarılarak, kısa dönemli kâr peşinde koşan bir firmaya dönüştürülmüştür. Plansız uçak alımları ile büyüyen THY, uluslararası standartlarda % 80 olması gereken yolcu doluluk oranını ancak % 70‘lerde tutabilmekte, kamu kaynaklarını harcamaktadır.

2001 yılında Açık Gökler antlaşması ile yurt dışı yolcu taşımacılığı ve yer bakım hizmetleri ABD ve AB firmalarına açılmıştır. Şimdi ise yurtiçi yolcu taşımacılığının ve ulusal havayolu şirketi THY‘nin mülkiyetinin yabancı havayolu şirketlerine açılması söz konusudur. Bu durum ulusal çıkarlarımıza ve havacılık politikalarımıza aykırıdır.

THY son dönemde yabancı pilot çalıştırmaktadır. Bugün itibarı ile toplam sayının yaklaşık % 10‘u olan 300 pilot yabancıdır. Bu durum, istihdam sorunu yaşayan ülkemiz için çok açık bir israftır.

Bölgemizde havacılık bakım onarım yenileme sektörünün en önemli kuruluşu olan THY Teknik; elindeki yetişmiş teknik elemanları, sürdürdüğü yanlış personel politikaları sonucu diğer yerli ve yabancı özel sektör firmalarına kaptırmaktadır. Yeterli planlama, eğitim ve sertifikalandırma işlemleri yapılmaz ise, yakın zamanda pilot konusunda olduğu gibi, bu sektörü sertifikalı yabancı teknik elemanların doldurması kaçınılmaz olacaktır.

Havacılık ve uzay sektörünün bir diğer alanı hava taşıtı üretimi gerçekleştirilen havacılık ve uzay sanayisidir. Ülkemizde bu alanda ağırlıklı olarak savunma sanayiinin ihtiyaçları doğrultusunda üretim yapılmaktadır. Yakın zamanda uydu tasarım ve üretimi için de girişimler başlamıştır. Ancak, sektörde faaliyet gösteren kurumların, özgün ürün/ sistem/  teknoloji sahibi olma yolunda başarılı olduklarını söylemek mümkün değildir.

Bu kapsamda; uçak, havacılık ve uzay sanayindeki kurumların özgün projelerinin sunulmasının sağlanması, bu projelerin gerçekleştirilmesi için gerekli sanayi yatırımlarının yönlendirilmesi, üniversite - sanayi işbirliğinde yürütülen projelerin arttırılması, havayolu taşımacılığının artması ile beraber ortaya çıkan bakım, onarım ve revizyon ihtiyaçlarının yurt içinde karşılanabilme seviyesi ile Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerinin eğitim ve istihdam durumları konularının tartışıldığı ve öneriler oluşturulduğu kurultayda aşağıdaki temel konuların ivedilikle uygulamaya geçirilmesi önerilmektedir:

• Havacılık sanayii yerli üretim projelerinde asıl amaç, yerli sanayimizin gelişmesi için çalışmalarda bulunmak, yerlileştirme oranlarını artırmaktır. Ülkemiz kaynakları ister askeri, ister sivil amaçlı olsun verimli kullanılmalı, kurumlar arası eşgüdüm sağlanmalı, değişik kurumların benzer alanlarda gereksiz yatırımlar yapması, faaliyet göstermesi engellenmelidir. Havacılık ve uzay sanayimiz sadece savunma sanayisi ile sınırlı tutulmamalı, ulusal ölçekli bir strateji ile geliştirilmelidir.

• Ülkemizde yeni faaliyete başlayan bir diğer alan, yerli uydu üretim ve işletme çalışmalarıdır. Uydu imalatı, yörüngeye oturtulması, işletmeciliği, kiralanması konularında faaliyet gösteren TÜRKSAT‘ın da özelleştirilmesine çalışılmaktadır. Oysa bütün serbestleştirme, özelleştirme, taşeronlaştırmalardan vazgeçilmesi gerekmektedir.

• Ülkemizin küresel güçlerin baskısından kurtarılması ve kaynaklarının bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi; bilimi ve teknolojiyi esas alan, Ar-Ge inovasyon ve mühendisliğe ağırlık veren, devletin ekonomideki yönlendiriciliğini artıran, dış girdilere bağımlılığı en aza indirilmiş, sosyal devlet anlayışı temelinde, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören politikalar gerektirmektedir. Havacılık ve uzay sanayimiz yalnızca savunma sanayii ile sınırlı tutulmadan ulusal ölçekte belirlenecek bir stratejiyle planlı olarak geliştirilmeli, ülkemiz lehine köktenci adımlar atılmalıdır.

• Ülkemizdeki havacılık ve uzay çalışmalarını, sermayesini ve yatırımlarını koordine edecek ve yönlendirecek Türk Uzay ve Havacılık Teşkilatının bir an önce kurulması gerekmektedir.

• Etkin bir havacılık emniyetinin sağlanabilmesi için uluslararası otoritelerden havayolu işletmelerinin en alt kademesinde çalışan insanlara kadar etkin bir havacılık emniyet sistemi oluşturulmalıdır. Havayolu işletmeleri örgütlerinde emniyet kültürünü doğru bir şekilde yerleştirmeli, gerekli zamanlarda gerekli denetimler yapılarak, hata ve ihlallerin altında yatan nedenler belirlenerek, derhal çözüme kavuşturulmalıdır.

• Türkiye‘de bu güne kadar gerçekleştirilen Sanayi Katılımı / Offset uygulamaları genelde tedarik sözleşmeleri kapsamında Türk sanayine verilen tasarımı hazır imalat işlerini ve bu işleri gerçekleştirecek ortak yatırımları kapsamaktadır. Ancak Türk sanayiinin savunma, havacılık, uzay ile diğer yüksek teknoloji gerektiren alanlarda gerçek gelişimini sağlayacak atılımlar, bu konuda altyapıya sahip uluslararası firmalarla gerçekleştirilecek teknolojik işbirliği, müşterek Ar-Ge faaliyetleri, müşterek tasarım geliştirme ve sistem entegrasyon projelerinin hayata geçirilmesi ile sağlanabileceği değerlendirilmektedir.

• Havayolu taşımacılığımızda ve bakım hizmetlerinde kamunun etkinliği artırılmalı, havayolu ulaşımının ucuzlatılması sağlanmalı, yabancı pilot çalıştırılmasına son verilmeli, verimlilik artırılmalıdır. THY tekrar ulusal havayolu şirketimiz haline getirilmeli, özelleştirmeci anlayışlarla yönetilmesine son verilmelidir.

• Havacılık sektörünün önemli bileşenlerinden birini oluşturan ve oldukça büyük bir niceliğe ulaşan Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisleri TMMOB Makina Mühendisleri Odası çatısı altında bir araya gelerek, hem sorunlarını daha yüksek sesle gündeme getirmeli, hem de ülkenin havacılık politikalarının oluşturulması ve uygulanmasına katkıda bulunmalıdır.

• Havacılık sektörünün giderek büyümesi, denetleme ve düzenleme konusunda ciddi kurullar oluşturulması ve çalıştırılmasını gerektirmektedir.

• Kurumlarda araştırma projelerine destek verilmeli, sektörün tek bir yönde değil tüm yönlerde geliştirilmesi hedeflenmelidir.

• Askeri havacılık sektöründe elektronik güvenlik sistemlerindeki dışa bağımlılıktan kurtulmalı, kendi "dost düşman tanıma" yazılımlarımız geliştirilmelidir.

• THY ile ilgili kararlar alınırken kamu çıkarlarına öncelik tanınmalı, konuya taraf olan kesimlerin görüşü alınmalıdır.

• Uçuş emniyeti, şirketlerin yoğun kar ve rekabet hırsları nedeniyle bir tarafa bırakılmış görünmektedir. Bu konuda denetçi olması gereken SHGM görevini yeterince yapmamaktadır. Ülkemizdeki Sivil Havacılık otoritesi olan SHGM güçlendirilmeli, bu kurumda Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerinin istihdamının arttırılması sağlanmalıdır.

• Havacılık sektörü için gerekli olan ve dışa bağımlı olduğumuz tüm malzeme ya da yarı mamul malzemelerin yerli olanaklarla üretilebilir olması sağlanmalıdır. Havacılık sektöründe yerli katkı oranını ve yurt içi istihdamı arttırmak için küçük ölçekli işletmelere ekipman üretme ve tedarik etme konusunda destek olunmalıdır.

• İHA‘ların ve motorlarının ülkemizde geliştirilmesi çalışmalarına önem verilmelidir.

• Havacılık ve uzay sanayine yönelik Ar-Ge faaliyetleri açısından özel test sistemlerine sahip olma ve geliştirme yeteneği çok önemlidir, desteklenmelidir.

• Havacılık sektöründe faaliyet gösteren ve/veya gösterecek olan küçük ölçekli firmaların AS9100 kalite yönetim sistemine hazırlıklı olmaları için gerekli altyapı sağlanmalıdır.

• Çok geniş bir coğrafyaya yayılan ülkemizde, hava ulaşımı tüm halk kesimlerinin kolaylıkla yararlanabileceği şekilde ucuzlatılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.

• Yurt dışı firmalara ait hava araçlarının ve ünitelerinin bakım ve onarımlarının ülkemizde yapılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

• Türk Hava Kurumu tarafından sportif havacılık, havadan yangın söndürme gibi havacılık dallarının geliştirilmesi konusunda düzenlemeler yapılmalı, yatırımlar gerçekleştirilmelidir.

• Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisi yetiştiren üniversitelerimizdeki eğitim çağdaş bir yapıya kavuşturulmalı, planlamacı bir anlayışla, toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı ve yaşam boyu eğitimi, ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini temel alan eğitim politikaları üniversitelerde yaşama geçirilmelidir. Üniversitelerdeki araştırma projelerine, bu temelde gerçekçi destekler vermelidir.

• Uçuş okullarında Aerodinamik ve Uçuş Mekaniği yer dersleri vermek için Uçak, Havacılık Mühendisi çalıştırma zorunluluğu olmalıdır.

• Ülkemiz havacılığın gelişimindeki en önemli silahı, ülke içinde ve dışında yetişmiş ve yetişmekte olan insan gücüdür. Uygulanacak sağlıklı bir stratejiyle bu potansiyelin azami düzeyde kullanılması, ülkemizin dünya havacılık pazarı içinde iyi bir yere gelmesinde etkili olacaktır.

• Havacılık sanayiinin ekonomik, politik ve askeri boyutları diğer sektörlere göre daha ön plandadır. Dolayısıyla bir havacılık projesi, kaçınılmaz olarak siyasi ve askeri etkilere de sahip olacaktır. Bu durum ise, çokuluslu havacılık projelerinin ulusal bir eylem planı ve yol haritası dahilinde ele alınmasını gerektirmektedir.

• Ulusal havacılık sanayiinin gelişmesi, sektörü destekleyen Küçük ve Orta Boy İşletmelerin (KOBİ) teşvik edilmesi ve artırılmasına doğrudan bağlıdır. Yaygın ve yetkin bir KOBİ ve yan sanayi ile beslenmeyen havacılık sektörünün uluslararası projelerde yer alması, çıkarlarını koruması ve artan oranlarda iş payı alması mümkün değildir. Dolayısıyla havacılık sanayiini destekleyen kümelenmeler ile KOBİ ve yan sanayi firmalarına yönelik kapsamlı bir teşvik politikası geliştirilmelidir.

• Ulusal havacılık firmalarının çokuluslu projelerde menfaatlerinin korunması, pazarlık ve rekabet güçlerinin artması, güçlü ve istikrarlı bir siyasi desteğe bağlıdır.

• Türk havacılık ve savunma sanayiinin uluslararası pazarda rekabet gücünün ve ihracatının artması için yabancı ana ve alt yüklenicilerle ilişkilerini düzenleyecek kapsamlı bir mevzuat desteğine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu doğrultuda çeşitli kredi programlarının ve offset politikalarının geliştirilmesi önem taşımaktadır.

• Türkiye‘nin teknoloji ithal eden değil, geliştiren ve ihraç eden ülke konumuna gelmesinin ancak; uluslararası sisteme entegre, aynı zamanda konumunu ve menfaatlerini koruyan, siyasi, ekonomik ve teknolojik güç ile desteklenen uzun vadeli bir politika ile mümkün olduğu değerlendirilmektedir.