V. MAKİNA TASARIMI VE İMALAT TEKNOLOJİLERİ KONGRESİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Tarih ve Saat: 17 Ekim 2009 Cumartesi - 13:45 - 18 Ekim 2009 Pazar - 13:45
Yer: KONYA

SONUÇ BİLDİRGESİ

Dünya çapındaki krizin ülkemize yansımaları ile Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları, makina imalat sanayimizin sorunlarını da kapsayan bir şekilde, iç içe geçmiş durumdadır.
Kriz koşulları ile birlikte ele alındığında ülkemiz sanayisi, gerçekte tarihsel bir yapılanma ve dönüm noktasının eşiğindedir. Zira sanayimiz on yıllardır çeşitli evrelerden geçerek, iktidarlara, dünya ve ülke konjonktürüne, IMF, Dünya Bankası, Gümrük Birliği, Avrupa Birliği, Dünya Ticaret Örgütü tarafından belirlenen politikalara bağlı olarak önemli dalgalanma ve krizlerin içinden geçmiştir.

Özellikle 24 Ocak 1980 kararları ile başlayan süreçte sübvansiyonlar büyük ölçüde kaldırılmış, KİT yatırımları durdurulmuş, büyük ölçekli sanayi kuruluşları özelleştirilmiş, sabit sermaye yatırımlarında gerileme yaşanmış, Gümrük Birliği hedefleri doğrultusunda tüm sektörlerde korumacılık asgariye indirilmiş, Türkiye sanayisi eşitsiz koşullarda küresel rekabete açılmıştır.
Bu süreçte öz kaynaklardan çok ithal kaynaklar girdi olarak kullanılmış, küresel güçlerin dayattığı iş bölümü ile fason üretim ve taşeronlaşma egemen kılınmış, kaynak tahsisinin iç ve dış piyasalar yoluyla sağlandığı bir sanayi modeline geçilmiştir.

Ülke ekonomisi cari açığını dış borçla kapatan, sıcak para akışına mahkum, yüksek cari açık, yüksek dış borç ve süreklileşmiş işsizliğe dayalı kırılgan ve sürekli kriz tehdidi altında bir yapıya büründürülmüştür.

Ülkemizin bilim, teknoloji ve sanayi politikalarındaki bu çarpıklık ve yönelim doğal olarak Makina İmalat Sanayimize de bire bir yansımış sektör dışa bağımlı bir hüviyete büründürülmüştür. Yerli üretimde % 61 oranında ithal girdi kullanılmaktadır.

Makina İmalat sanayi toplam üretim hacmi Ağustos 2008 ile Ağustos 2009 arasında % 35,1 düzeyinde azalmıştır. Sektörün ihracatında ise 2009 yılının ilk 7 ayında % 29,7 civarında bir düşüş yaşanmıştır. Makina İmalatçıları Birliği‘nce (MİB) gerçekleştirilen ankete göre, MİB üyelerinin % 54,5‘i eleman çıkarmış, % 93,1‘inin siparişlerinde azalma yaşanmış ve çoğu küçük ölçekli olan birçok firma kapanmış ya da faaliyetini durdurmuştur.
Krizin başlamasından altı ay sonra yapılan yasal düzenlemeler yalnızca otomotiv ve madeni eşyada stokları eriterek günü kurtarmış, yetersiz teşvik uygulamalarına ilişkin Tebliğ ise çok geç yayımlanmıştır. Tebliğ makina imalat sektörüne özel bir yarar sağlamamış; üretici sanayiciye değil ithalatçı stoklarının erimesine yardımcı olmuştur. Zira mevzuat, 50 milyon TL yatırım yapılması durumunda büyük ölçekli yatırım desteklerinden yararlanılmasına olanak tanımaktadır. Oysa sektördeki hakim yapı KOBİ ölçeğidir. Bu firmalar günlük üretim, pazarlama ve finansman sorunları ile boğuşmaktadır. Yatırım ve işletme sermayesi için ucuz krediye ihtiyaçları vardır. Tüketimin daraldığı bir ortama "küçülmek" ya da "yeni bir alanda üretim yapmak" olanağından yoksundurlar.

İhracatın düşmesi, bu firmaların "ayakta kalabilme" veya "yeni pazarlara yönelme" gibi bir ikilemle mücadele etmesini getirmektedir. Dolayısıyla, krizden sağlıklı çıkmak ve yeni bir strateji ile olumlu bir yapılaşmaya gitmek giderek olanaksız hale gelmektedir.
Yatırım indirimi uygulamasına ise AB‘ye uyum gerekçesi ile son verilmiştir.
Ar-Ge ve inovasyonun yoğun olması gereken bu sektörde işletmeler güncel sorunlarının altından kalkamamakta, dolayısıyla kendi geleceklerine yatırım yapmaktan yoksun kalmaktadırlar.

Tam da bu noktada, sektör ayakta durma amaçlı yenilikçi düşünceler ve uygulamaların arayışı içindedir. Teknoloji geliştirme Ar-Ge faaliyetlerinin, sektörün güçlü yanları dikkate alınarak kullanımı artık daha da önem kazanmaktadır. Bu tespitten hareketle, "Makina Tasarım ve İmalat Teknolojileri Kongresi" belki de kapitalizmin yaşadığı en büyük krizlerden birinin etkisinin sürdüğü bir ortamda "Gelecek İçin Fasona Değil Teknolojiye" ana teması altında TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına Konya Şube‘si yürütücülüğünde, 17–18 Ekim 2009 tarihlerinde Konya‘da gerçekleştirilmiştir.

Beşincisi gerçekleştirilen kongre, 29 kurum ve kuruluş tarafından desteklenmiş, kongre boyunca iki ayrı salonda ve toplam 10 oturumda 42 adet bildiri sunulmuş; ayrıca açılış oturumu, bir panel ve 3 atölye çalışması gerçekleştirilmiştir. Kongreyi 118‘i kayıtlı delege olmak üzere 850‘ye yakın mühendis, teknik eleman ve üniversite öğrencisi izlemiştir
"Küresel Ekonomik Krizin Türkiye‘ye Yansımaları" konulu açılış oturumunda, krizin dünya ölçeğinde değerlendirmesi yapılarak ülkemize ve sektöre yansımaları derinlemesine ele alınmış, geniş katılımcı kitlesi ile tartışılarak sonuçları irdelenmiştir.

"Gelecek İçin Fasona Değil Teknolojiye" konulu panelde, kriz ortamını fırsata çevirmenin aracı olabilecek, bilgiyi teknolojiye, teknolojiyi ürüne çevirme süreci konunun taraflarınca yapılan sunumlar çerçevesinde tüm boyutları ile irdelenmiştir. Panel öncesinde gerçekleştirilen sunumla panele hazırlık niteliğinde KOBİ‘lere dönük "Küresel Ekonomik Kriz ve Etkilerinin Markalaşma ve Teknoloji Açısından Değerlendirilmesi" konulu anket ve sonuçları hakkında katılımcılara bilgi verilmiştir.

Bu kongrede ilk kez olmak üzere "Makina Tasarım ve İmalatında Değer Analizi", "Makina İmalat Sanayiinde Fason Üretimden Marka Üretimine Geçiş Sürecinde Teşvik ve Patent Çalışmaları", "Teknoparklarda İnovasyon, AR-GE ve Teknoloji Geliştirme Faaliyetlerine Yönelik Muafiyet ve Destekler" konularında 3 atölye çalışması gerçekleştirilmiştir. Saha deneyimli uzmanların rehberliğinde düzenlenen çalışmada konunun ilgililerinin katılımı ile yaşanan sorunlar tartışılmış, olası çözüm önerileri üzerinde durulmuştur.

Odamız kamuoyuna olan sorumluluğunun bilinciyle, benzer etkinliklerinde olduğu gibi kongremizin bilim ve teknolojinin ışığında etkin bir tartışma ortamı yaratarak, önemli bir platform oluşturduğu düşüncesindedir. Bu bağlamda etkinlik boyunca yapılan tartışmalarla oluşturulan aşağıdaki tespitlerin kamuoyunun bilgisine sunulmasına karar verilmiştir.

·    Küresel krizin etken olduğu olumsuz gidişin nedeni olan dışa bağımlı ve küresel sermaye güdümlü politikalardan vazgeçilmeli, IMF ve DB gibi uluslararası finans kuruluşlarının dayattıkları "yapısal uyum ve istikrar programları" reddedilmelidir.

·    Yatırımlar artırılmalı, özelleştirme uygulamalarıyla devletin küçültülmesi saplantısından vazgeçilmeli, ithalat politikaları gözden geçirilmeli, yerli yatırımcı özendirilmeli ve korunmalı, katma değeri yüksek ileri teknoloji isteyen alanlarda yapılacak yatırımlar desteklenmeli, makina imalat sektörünün konumu bu çerçevede dikkate alınmalıdır.

·    Devletin ekonomideki yönlendiriciliği artırılmalı, planlama yönelimi benimsenmelidir. Eksenine insanlarının mutluluk ve refahını, sosyal devlet anlayışını oturtan, öz kaynak ve birikimlerimize, bilim ve teknoloji politikalarına dayalı bir sanayileşme ve kalkınma planı uygulamaya konulmalıdır. Böylesi bir plan eşliğinde üretim, yatırım, küçük ve orta boy işletmeler ile sosyal kesimlere dönük ivedi bir ekonomik, sosyal destek programı hayata geçirilmelidir.

·    İmalat sanayinin krizi aşması için geçici önlemler, vergi muafiyetleri, teşvik uygulamaları, v.s. yeterli olmamaktadır. Öncelikle sanayinin fason yapısının değiştirilmesi gerekmektedir.

·    Sektörde kurumsal yapı itibarıyla rekabet gücünden yoksun, yeniden yapılanması zorunlu binlerce işyeri vardır. İmalat sanayi mühendislik deneyimi ve becerisini yeterince kullanamamaktadır. Üretim, planlama, pazarlama, satış, proje, tedarik zinciri ve karar alma mekanizmaları mühendisliğin denetiminden yoksundur. Sektör kurumsal ve mali yapısı ile AB bütünleşmesine hazır değildir. Sektöre yeni bir destek sistemi (teşvikler, krediler ve Ar-Ge teknoloji platformu destekleri) getirilmeli ve sektörün dışarıdaki rekabet gücü sürdürülmelidir.

·    Yeniden yerli girdi oranını artıran, kredi mekanizmasını KOBİ‘lere yönelik olarak yaygınlaştıran, istihdamı ön plana çıkaran, bölgelere göre kapsamlı kalkınma planı geliştiren bir strateji yürürlüğe konulmalıdır.

·    Özgün ürün yaratabilmek sektörün hedeflerinin başında yer almalıdır. Sektör teknoloji düzeyini yükselten bir aşamadan geçmek zorundadır. Yüksek katma değerli ürün için stratejik bir hamle gereklidir. Sektöre yönelik mutlaka "özel bir teşvik paketi" devreye sokulmak zorundadır.

·    Önümüzdeki dönemde yatırım olanakları daha da daralacak, işletme sermayesi ihtiyacı büyüyecektir. Kredi iç finansmana yönelik olacaktır. Özellikle işletme ve ihracat prefinansman kredilerine talep büyüyecektir. Eximbank kredileri bu açıdan büyük önem kazanmaktadır. Bu durum acilen bir "düşük faizli kredi paketi" ile çözümlenmelidir.

·    Mevcut durumda ithalatın daralması ile ara malların ithalatı da azalmakta, bu durum belki yeni bir fırsatı da beraberinde getirmektedir. Makina sektörü "ara mal" üretimi yapacak kuruluşları ve yan sanayi ile yeniden yapılanma başarısını gösterirse gelecekte ithal girdilerde dışa bağımlılık oranını % 40–50‘lere kadar indirilebilir. Böylece hem katma değeri yüksek ürünler artabilecek hem de yeni istihdam alanları açılabilecektir.

·    Sektör Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını hızlandırmalı, daha çok proje üretebilmeli; Ar-Ge payı % 1–1,2‘ye yükseltebilecek şekilde desteklenmelidir.

·    Sektörün özel makinalara yönelik Ar-Ge çalışmaları hızlandırılmalı ihracat içinde yüksek katma değerli ürünlerin payı artırılmalıdır. Böylece kriz sürecinde yeniden planlanma ve yapısal bir değişime girmek mümkün olabilecektir. Yüksek katma değerli özel amaçlı makinaların üretimine yönelik AR-GE çalışmaları yürütülerek makina mühendislerinin istihdamı bu alanda yoğunlaştırılmalıdır.

·    Bilginin teknolojiye, teknolojinin ürüne dönüştürülme süreci Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarını gerektirmektedir. Söz konusu faaliyetlerde mühendis istihdamını zorunlu kılmaktadır. Makina sektöründe öncelikle nitelikli eleman çalıştırma ve mühendis istihdamı konusunda teşvik ve destek verilmelidir. Keza yenilikçilik sektörel düzeyde ele alınarak bu desteklerle bütünleştirilmelidir.

·    Sektörün TÜBİTAK desteği ile entegre bir çalışmayı geliştirecek ve Ar-Ge teknoloji platformunu gerçekleştirmesi mutlaka gündeme getirilmelidir. Çıktılardan birlikte yararlanmak ve yüksek katma değer üretecek bir ürün yelpazesine yönelmek, bu dönemde makina sanayinin önünde durmaktadır.

·    İki gün süreyle gerçekleştirilen bu kongre ortamında Oda, Üniversite ve Sanayi Kuruluşları arasında çok yönlü iletişim ortamı yaratılmıştır. İşbirliği ortamlarının daha da geliştirilmesi, iletişimde sürekliliğin sağlanması amacıyla benzer çalışmaların sayısı artırılmalıdır.

·    Alanda özel amaçlı makinalar, orta, orta-yüksek teknolojili cihazlar yüksek standarda sahip bir kategori oluşturmaktadır. Bu konuda kamu kuruluşlarını da içine alan, üniversiteler, ihracatçı birlikleri, bilim kurumları, TSE ve Mühendis Odaları ortak çalışmalar yapmak zorundadır. Ancak burada, öncelikli alt sektörlerde ülke olanakları ve sanayi alt yapısının tespitine yönelik envanter çalışmaları ortak anlayışla gerçekleştirilmelidir.

·    Sektörde sanayicinin tekniğe ihtiyacı olduğu, ne–nasıl yapacağını genelde bilmediği dile getirilerek, sanayicinin talepkar olması gerektiği ifade edilmiştir. Üniversitelerimizin teknik potansiyellerinin yüksek olduğu ve kullanılmadığı belirtilerek somut projeler, somut hedefler ile örneğin bitirme-yüksek lisans-doktora tezleri, sanayi tez çalışmaları (santez), araştırma çalışmalarının sanayi ihtiyaçlarının karşılanmasında birer araç olarak kullanılabileceği vurgulanmıştır.

·    Sektörün gelişimine dönük çalışmalarda sabırlı olup "zaaflara" değil, birlikte yaratılacak "artılara" odaklanmak gerekliliği ısrarla vurgulanmıştır.

TMMOB
MAKİNA MÜHENDİSLERI ODASI