20. DÖNEM OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI YAPILDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Adana Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

23 Ocak 2010

23 Ocak 2010 tarihinde Seyhan Oteli Güney Balo Salonu'nda, 20. Dönem Olağan Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi, toplantının açış konuşması 19. Dönem Yönetim Kurulu adına MMO Adana Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin ATICI tarafından yapıldı.

23 Ocak 2010 tarihinde Seyhan Oteli Güney Balo Salonu‘nda gerçekleştirilen 20. Dönem Olağan Genel Kurul Toplantısı‘nın Divan Başkanlığı‘na Mehmet ÇELEBİ, Başkan Yardımcılığı‘na Ali ÖZDEMİR, Yazmanlıklar‘a ise Özgür ÇELEBİ, Uğur ŞEN ve Hikmet PEKDUR seçildi.

TMMOB‘a bağlı odaların, siyasi partilerin, sendikaların, üyelerimizin ve basın mensuplarının katılımıyla  gerçekleştirilen toplantının açış konuşması aşağıdadır:

Sayın Başkan,

Şubemizin Sayın Üyeleri,

Sevgili Basın Mensupları,

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Adana Şube Yönetim Kurulu adına hepinizi saygı ve dostlukla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken, Oda-Şube çalışmalarında görevi başında yitirdiğimiz tüm değerlerimizi, Odamızın bugünlere taşınmasında emeği geçen tüm yöneticilerimizi ve meslektaşlarımızı sevgi ve saygıyla anıyoruz. Tüm kaybettiklerimizin anısı ve mücadelesi "üreten, sanayileşen, hakça bölüşen, demokratik" bir Türkiye çabamızda her zaman bizimle olacaktır.

Genel Kurulumuzu yaptığımız şu tarihler ülkemiz açısından da önemli yıldönümlerine denk geliyor. 24 Ocak 1980 kararları Türkiye ve demokrasimiz açısından bir dönüm noktasıdır. 24 Ocak ekonomik kararları ile Türkiye‘nin kapitalist sisteme entegrasyonunu amaçlamakta idi. Ancak toplumsal muhalefetin örgütlülüğü ve gücü bunun önündeki en önemli engeldi. 12 Eylül askeri darbesi bu engeli ortadan kaldırmak için düzenlendi. Ülkemizin ilerici, yurtsever, demokrat ve aydınlık yüzünü bir kara bulut gibi kaplayan 24 Ocak ve 12 Eylül süreci bugün de etkisini sürdürmektedir.

Bunlarla bağlantılı olarak bugünler aynı zamanda, Ülkemizin kaderiyle oynamak için 2 gazeteciye, 2 aydınımıza karşı gerçekleştirilen politik suikastların yıldönümüne işaret etmektedir. Birincisi 3 yıl önce 19 Ocak‘ta bir silahlı saldırı sonucu kaybettiğimiz Hrant Dink. Diğeri 17 yıl önce, 24 Ocak‘ta bir bombalı saldırı sonucu kaybettiğimiz Uğur Mumcu. 2 aydınımızın da mücadelelerini ve anılarını saygıyla selamlıyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

Şubemizin 2 yıllık çalışma döneminde, meslek- meslektaş, ülke ve halkımızın sorunlarının çözümüne yönelik önemli çalışmalara imza atan Şube çalışanlarımızı, İl, İlçe Temsilcilerimizi, komisyon üyelerimizi, işyeri temsilcilerimizi, Danışma Kurulu üyelerimizi, Şube çalışmalarına katkı sunan tüm örgütlü üyelerimizi ve Şubemizin, Odamızın geleceği olan öğrenci üyelerimizi, yürekten kutluyor ve kendilerine Şube Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.

Son iki yılda sizlerle birlikte oldukça yoğun çalışmalar yürüttük. MMO Adana Şube 19. Dönem Yönetim Kurulu olarak, geçmiş çalışma dönemlerinde olduğu gibi "Birlikte Üretme, Karar Süreçlerinde Yer Alma Ve Birlikte Yönetme" anlayışı ile Şubemizde katılımcı, demokratik bir işleyişi çalışmalarımızın ekseni yapmaya çalıştık.

Her hangi bir yönetimi görmediğimiz gibi MMO Adana Şube yönetimini de sadece 7 kişiden ya da yedek üyelerle beraber 14 kişiden ibaret bir Şube Yönetim Kurulu çalışması olarak görmedik. Yönetimi, sayısı artık 3300‘ü geçen Şube üyelerimizin her anlamdaki bilgi ve birikimlerinin ve şubemizin tüm olanaklarının en verimli şekilde ortaya çıkartılabilmesi, bir kolektif çalışma olarak değerlendirdik.

Tüm çalışmalarımızda, Şube Yönetim Kurulu‘yla, İl-İlçe Temsilcilik Yürütme Kurullarımızla, Şube Danışma Kurulumuzla, İşyeri temsilcilerimizle, Şube Komisyonlarımızla, öncelikli olarak, yönetmeliklerde belirtilen kurullarıyla, organlarıyla var olan bir şube örgütlülüğü oluşturmaya çalıştık.

Çalışma dönemimiz boyunca düzenlenen tüm Oda danışma kurulları ve TMMOB Danışma Kurullarına aktif bir şekilde katıldık. Şubemizin görüşlerini söz alarak ifade ettik. Oda merkez komisyonlarında, Odamızın ve Birliğimizin düzenlediği 10 dan fazla kongre ve sempozyumda düzenleme ve yürütme kurullarında yer alarak aktif katkı sunduk.

Değerli Dostlar,

19. Dönem boyunca, MMO Adana Şube olarak, 2004 Şubat‘ından itibaren 4 yıl boyunca başarıyla sürdürdüğümüz TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreterliği görevini 16 Mayıs 2008 tarihinde Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesine devrettik. Bugüne kadar EMO Adana Şube sekreteryasında yürütülen İKK çalışmalarına aktif destek sağladık.

Özelde Şubemizin, genelde Odamızın TMMOB örgütlülüğü çatısı altında her geçen gün artan gücü ve etkinliğini İKK çalışmalarına da yansıttık.

Diğer meslek odaları, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri ile örgütsel bağımsızlığımızı titizlikle koruyarak sürdürdüğümüz ilişkiler, güç ve eylem birlikteliklerinde de aktif katkılarımızı sürdürdük.

Şube etkinlik alanımızdaki tüm üniversitelerdeki Makina, Otomotiv ve Endüstri mühendisliği bölümlerini ziyaret ettik, burada hem üyelerimizle hem öğretim görevlileriyle olan ilişkilerimizi geliştirmeye özen gösterdik.

Çalışma dönemimiz boyunca üyelerimizle yaptığımız tüm toplantılarda üyelerimizin kendilerini özgürce ifade etmeleri, eleştiri, görüş ve önerilerini bizlerle rahatça paylaşabilmeleri için sadece toplantılarda değil özel olarak da bize ulaşabilmelerini sağlayabilmek amacıyla tüm iletişim kanallarını açık tutmaya özen gösterdik.

Her yeri kapsayan ve çalışmalara katkı koymak isteyen üyelerimizi engelleyen bir yönetim anlayışı değil, Şube çalışmalarına katkı sunmak isteyen tüm üyelerimize kapılarını açan, kolektif bir yönetim anlayışını benimsedik.

Sevgili Arkadaşlar,

Geçirdiğimiz 2 yıllık çalışma dönemi aynı zamanda, Oda ve Şube çalışmalarında çeşitli alanlardaki çaba ve somut kazanımları da kapsamıştır.

Serbestleştirme/liberalizasyon politikaları iş makinaları eğitimleri ve AİTM Yönetmeliği gibi alanlara dek uzanmış, ancak bu alanlardaki kazanımlarımız belirli ölçülerde ve büyük oranda korunmuştur.

Meslek alanlarımızı geliştirme çabası Odamız öncülüğünde, Şubemizin de katkılarıyla sürdürülmektedir. Geçmiş dönemlerde uygulamaya sokulan doğal gaz tesisatı, motorlu araç imal ve tadilatı, asansör üretim, bakım ve montajı, gıda güvenliği, LPG uygulamalarının yanı sıra bu dönemde de bilirkişilik, iş güvenliği ve enerji verimliliği kapsamında hizmet sunan firmalarda Odamızdan yetki belgesi almış mühendis çalıştırılmasının zorunlu tutulması sağlanmıştır.

Eğitimlerine İstanbul Şubemizde başlanan ve önümüzdeki dönem Adana Şubemizde de başlanması planlanan, Enerji Verimliliği "B Sınıfı Yetki Belgesi" kapsamındaki eğitimlerle,  ülke çapında 10 bini aşkın üyemize yeni bir iş alanı açılmıştır.

19. Dönem Şube Yönetim Kurulu olarak teknik hizmetler alanındaki öncelikli hedeflerimiz, MİEM kapsamında, meslektaşlarımızın mesleki ve teknik anlamda bilgilerini arttırmaya yönelik eğitim çalışmaları ile uzmanlık alanlarımız çerçevesinde periyodik kontrollerini yaptığımız ekipmanların sayısını arttırmak idi.

19. Dönem boyunca, Meslek İçi Eğitim Merkezi çalışmaları çerçevesinde düzenlenen 20 kursa toplam 450 üyemiz katıldı. Bu sayı, üyelerimizin en azından % 14‘ünün bu dönem eğitim faaliyetlerine katıldığını göstermektedir.

Yine çalışma dönemimiz boyunca verilen teknik hizmetlerimizdeki artış oranları; Periyodik Kontrollerde %105, Proje Kontrollerinde %8, AİTM Onaylarında %1, Montaj Tespit Raporlarında %32, LPG Sızdırmazlık Denetimlerinde %30‘dur.   

Çalışma dönemimiz boyunca Şubemiz tarafından bugüne kadar gerçekleştirilen toplam etkinlik sayısı 370‘in üzerindedir. Etkinliklerimizdeki toplam katılımcı sayısı ise 10.000‘in çok üzerindedir.

Şubemiz 19. Dönemde, 2 büyük buluşmayı gerçekleştirmiştir. Adana Kent Sorunları Sempozyumu ve V. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi. Düzenlenen her bir sempozyum, kongrenin ardında ortalama 20‘yi aşkın toplantı, onlarca şube çalışanımızın kongre yürütme kurulu üyelerinin ve kongre sekreterlerinin yaklaşık 6 ay ile 1 yıl arasında süren özverili çalışmaları yatmaktadır.

Şube olarak sekretaryalığını yaptığımız, çalışmaları 18. Dönemde tamamlanan "Hastane ve Klinikler için HVAC Tasarım Kılavuzu" 503 Nolu Oda Yayını olarak basıldı. Ülkemizde bu konuda ciddi bir eksikliği kapatan bu önemli yayında emeği geçen geçmiş dönem yöneticilerine teşekkür ediyoruz.

Şubemizin bugünkü birikimi, hem içerik hem de biçim olarak ciddi organizasyonları düzenleyebilme seviyesine gelmiştir.

Değerli Meslektaşlar,

19. Dönemde, şubemize kayıtlı üyelerin sayısı 3036‘dan, %9‘luk bir artışla 3306‘ya yükselmiştir. Bu artış da sayısı 88‘e ulaşan işyeri temsilcilerimizin katkıları önemlidir.

Şube etkinlik alanımızdaki öğrenci üyelerimizin sayısı ise Nisan 2008‘de 223‘den Kasım 2009‘da %116‘lık bir artışla 482‘ye yükselmiştir. Geleceğin üyeleri ve Şube, Oda yöneticileri olarak gördüğümüz, öğrenci üyelerimizi bugünden Şube ve Oda örgütlülüğü ile tanıştırarak, bu örgütlülüğün içinde harmanlayarak ve yönetim deneyimi kazandırarak geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz.

Bu noktada önemle altını çizmek istediğimiz bir nokta var: Örgütlülüğümüz, gücünü gerçekten yalnızca örgütlü üyelerimizin katkısından ve üyelerinin meslek alanlarındaki çalışmaları ile Şube-Oda çalışmalarının kaynaştırılmasından almaktadır.

Bu temel üzerinde değerlendirilmesi gereken genel kurulumuz, örgütümüzün iki yıllık çalışmalarının değerlendirilmesi ve 20. dönemin daha örgütlü biçimde inşa edilmesi açısından önemli bir fırsat sunmaktadır.

Genel Kurulumuzun bu sürecin örgütlenmesine yönelik duyarlılıkları geliştirmesi gerçekten önemli olacaktır.

Sevgili Dostlar,

Bütün bu mesleki faaliyetlerin yanı sıra, halktan, ülkemizin gelişmesinden, sanayileşmesinden, kalkınmasından, barış ve demokrasiden yana bir meslek örgütü olarak Şubemizin tüm olanaklarını ve mesleki birikimimizi, ülkemizin sanayileşmesi, kalkınması ve demokratikleşmesi için seferber etmeye çalıştık.

Bu amaçla hep beraber bütün hak arama çalışmalarına destek verdik. Mitinglerde kitlesel gösterilerde emek ve demokrasi güçleriyle bir arada saf tuttuk.

Ülke kaynaklarının talan edilmesine, savaş ve işgallere, etnik düşmanlıklara, sosyal devletin tasfiye edilmesine, her tür gericiliğe, meslek alanlarımızı da saran işsizliğe, gelir bölüşümündeki adaletsizliğe, meslek uygulama alanlarımızın daraltılmasına, tüm anti-demokratik uygulamalara, kısacası halkımız ve ülkemiz aleyhine şekillenen tüm politikalara karşı bu ülkenin aydınlık güçleriyle birlikte bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde de yerimizi aldık.

Sevgili Arkadaşlar,                                   

Odamızın-Şubemizin ve TMMOB‘nin kamuoyundaki bu etkin gücü, sağlam kurumsal yapısı, çağdaş, ilerici, demokrat, laik çizgisi iktidar yanlısı, gerici, ırkçı çevreleri rahatsız ettiği kadar bir kısım çıkar çevrelerinin de tekerine çomak sokmaktadır.

Başta, Başbakan olmak üzere bu çevreler ağızlarını her açtığında Odalara saldırmakta, Odalarımızı ideolojik davranmakla suçlamakta, seçimlerle ele geçiremedikleri bu mevzileri kuruluş kanunumuzla oynayarak etkisizleştirmeye ve süreç içerisinde de denetimlerine almaya çalışmaktadır.

Ülke iç siyasetine dair en karakteristik durum, AKP‘nin ülkemizin zaten eksik olan demokrasisini daha fazla zaptu rapt altına almaya çalışmasıdır. Bu çabanın siyasi, sosyal yaşamdaki yansımalarına hemen her gün tanık olabiliyoruz. Bu bağlamda meslek alanlarımız, mesleki toplumsal sorumluluklarımız, bu yöndeki çabalarımız ve bunları biçimlendiren değerlerimiz bir süredir iktidarın gündemindedir.

Siyasal iktidarın, kamu kuruluşları ve yerel yönetimler üzerinde oluşturduğu aşırı politizasyon ve rant amaçlı beklentileri; mühendisler açısından yeni baskı biçimlerini doğurmaktadır. Dönem dönem Başbakan‘ın ağzından çıkan ve doğrudan TMMOB örgütlülüğünü hedef alan açıklamaların ardından, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu da bir ilke imza atarak, TMMOB‘nin de içerisinde bulunduğu meslek örgütlerini hedef gösteren bir rapor özeti yayınlamış ve birliğimizin tüm ısrarlarımıza rağmen gizlilik gerekçesiyle Rapor TMMOB‘ye iletilmeyerek Başbakanlığa gereğinin yapılması için gönderilmiştir.

Bu bağlamda siyasi iktidarın, 2007 seçimleri öncesinden başlayarak, ama özellikle son dönemde, TMMOB‘nin ve dolayısıyla Odamızın-Şubelerimizin, demokratik ve emekten yana işleyiş ve çizgisini baskı altına almak isteyen yönelimine teslim olmama iradesinin, genel kurulumuzda cesur bir şekilde tekrar dillendirilmesi gereğinin altını çizmek istiyoruz.

Sevgili Dostlar,

Bu saldırıların nedeni açıktır.

Yürüttüğümüz hukuksal girişimlerle, siyasi iktidarın rant amaçlı politikalarına, özelleştirme ve serbestleştirme uygulamalarına, yağmaya ve talana mühendisler olarak "dur" dememizdir.

Taşeronlaştırma uygulamalarına, işten çıkarmalara, işsizlik, yoksulluk ve düşük ücretlere karşı, TEKEL işçileriyle, Sinter Metal İşçileriyle, İtfaiye çalışanlarıyla ve daha onlarca irili ufaklı işyerlerinde direnen işçilerle bir arada olmamızdır.

Sınıf mücadelesinde emeğin yanında yer almamızdır.

Emperyalizmin AKP eliyle bölgemizde kurguladığı "Neo-Osmanlıcılık" tahayyülüne karşı yürüttüğümüz mücadeledir.

AKP‘nin cüretkâr bir saldırganlıkla, hukuk dışı uygulamalarla, tüm kurumları ele geçirerek ülkemizi bir korku cumhuriyetine dönüştürmesine karşı çıkmamızdır.

Ülkemizde kökleştirilmek istenen ırkçı, şoven, linççi kültüre karşı barış içerisinde bir arada yaşamı savunmamız, yaşasın halkların kardeşliği dememizdir.

Gericiliğin karşısında bilimi ve tekniği, sömürü, yolsuzluk ve talanın karşısında toplumsal gereksinimleri, piyasacılık, özelleştirme ve serbestleştirmelerin karşısında kamusal üretim ve kamusal hizmetleri, insanımızın refah ve mutluluğunu esas alan bir ekonomiyi savunmamızdır.

Mesleki ve örgütsel birikimimizle, ekonomik, siyasal ve sosyal gelişmelere iyiden ve doğrudan yana müdahale etmemizdir.

Diğer dost güçlerle birlikte emeğin, barışın, özgürlüklerin, bağımsızlığın, ve hakça bölüşümün egemen olduğu bir Türkiye için mücadele etmemizdir.

Sevgili Arkadaşlar,

Bu noktada şunu söylemeliyiz: TMMOB tarihi bu ve benzeri türde baskı ve yıldırma politikalarına karşı verilen mücadelelerle doludur.

Yıllar içinde oluşturduğumuz hukuku ve örgütlü gücümüzü pekiştirerek bu saldırıyı da püskürteceğimize yürekten inanıyoruz.

Yılların birikimine dayanan; çok sayıda arkadaşımızın, hepimizin emeği ve özverisiyle oluşturulan demokratik, emekten ve halktan yana MMO örgütlülüğünün korunarak sürdürülmesi, bu dönemin bize yüklediği en kritik sorumluluktur.

Mesleki sorumluluklar ile toplumsal sorumluluklarımızı, meslek alanlarımızı koruma ve genişletme çabalarıyla kaynaştırıp bütünleştirerek, yolumuza direngen bir tarzda devam etmeliyiz.

Değerli Meslektaşlarım,

Genel Kurulumuz çok önemli bir tarihsel dönemde gerçekleştirilmektedir.

Dünyayı kendi hegemonyası altına almak isteyen küresel sermayenin, gerektiğinde askeri işgaller boyutuna varan azgın saldırıları ile hak hukuk tanımadan, insan hak ve özgürlüklerini hiçe saydığı bir süreçte yaşıyoruz.

Bu süreçte, tüm dünya, küresel sermayenin hâkimiyetinde dikensiz gül bahçesine dönüştürülmek isteniyor. Ulus devletler dâhil her şey, ya ona tabi kılınarak uyumlu hale getiriliyor ya da işlemez hale getirilip yok ediliyor. Kapitalizmin temel kurallarından biri olan "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" kuralı, tüm insanlığı ve insana dair her güzelliği ezerek, yok ederek tüm açıklığı ve çıplaklığıyla yaşanıyor.

11 Eylül 2001‘de yapılan saldırılar sonrasında, Afganistan, Irak işgalleri, İsrail - Filistin çatışmaları, İsrail‘in Lübnan‘a saldırısı başta olmak üzere, Ortadoğu‘da oluşan kan gölünde 3 milyon kişi öldü. Tüm coğrafya bir savaş, terör, karmaşa ve belirsizlik ortamına sürüklendi.

ABD‘nin Irak‘tan çekilmeye başlayıp, işgal askerlerini, kendisi için stratejik olarak daha önemli olan Afganistan-Pakistan hattını korumaya almak için Afganistan‘a kaydırması planları sürecinde, Türkiye‘ye bölgesel olarak biçilen misyon gereği, iktidarın ABD‘nin Ortadoğu ve Kafkaslarda çıkarlarını koruyan bir bölgesel oyuncu rolünü üstlenen, neo-Osmanlıcı bir dış politika hattına girdiği açıkça görülmektedir.

Sevgili Arkadaşlar,

Dünyada yaşanan bu sürece paralel olarak Ülkemiz, bugün, Neo-liberalizm ya da küreselleşme olarak adlandırılan küresel kapitalizmin ekonomik, siyasal, sosyal politikalarının hiçbir kısıt ya da koşul olmaksızın uygulama görevini seve seve üstlenmiş bir iktidar aracılığıyla yürütülen siyasal İslam esaslı gericilik programının talan ve uygulama alanıdır.

Türkiye‘nin bu küreselleşme dönemine entegrasyonu projesi 24 Ocak 1980 kararları ile ilan edildi. 12 Eylül 1980 müdahalesi, bu görevi yerine getirdi. Ülke ekonomisi, başta IMF ve Dünya Bankası olmak üzere küresel kapitalizmin küresel kuruluşlarının talimatlarına göre yönetilmeye başlandı.

Özellikle AKP‘nin iktidara gelmesi ile birlikte, 1980‘lerden beri programın bir parçası olan kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi çok büyük oranda tamamlandı. Ülkenin 1923‘lerden bu yana kurmayı ve işletmeyi başardığı, büyük ölçekli sanayi kuruluşları, stratejik kuruluşlar özelleştirildi.

Gelinen noktada ülke ekonomisi rant, yolsuzluk, üretimsizlik kıskacına girdi. Sabit sermaye yatırımlarında gerileme yaşandı. Üretimin yapıldığı ve ihracatın gerçekleştirildiği sektörler ve genel olarak sanayi ise, öz kaynaklardan çok, ithalata dayalı girdilere dayanan, küresel pazarlarda taşeron rolü üstlenen bir yola girdi. Böylece üretse bile, ürettiği ölçüde dış ticaret açığını, borcunu ve dolayısıyla küresel bağımlılığını arttıran bir sanayileşme modeli kurulmuş oldu.

Küresel kapitalizme eklemlenmiş bir avuç işbirlikçinin çıkarları dışında ülkenin, emeğin ve halkın çıkarlarına yönelik hiçbir amaç taşımayan, rant, yolsuzluk, sadaka ekonomisi olarak adlandırılan, Türkiye‘yi ithalat ve ucuz işgücü cennetine dönüştüren işte bu ekonomi politikalarıdır.

Dünya üzerinde sınırsız ve kuralsız hareket etme özgürlüğüne sahip sermayenin azgın saldırısından bizim ülkemiz de nasibini almaktadır. Entegre olduğumuz, küresel sermaye, o kadar kuralsızca hareket etmektedir ki sonunda tüm dünyayı krize sürüklemiş, krizin faturasını ise içinde bizim de olduğumuz az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere ve tüm dünya emekçilerine kesmiştir.

Değerli Dostlar,

Emeğiyle geçinen küçük işletmeler dâhil toplumun büyük çoğunluğunu derinden etkileyen ekonomik ve sosyal bunalımın ağırlığının arttığı bir süreçten geçiyoruz.

İşsizlik dalgaları, çalışma saatlerinde kesintiler, işletmelerin kapanması ve üretime ara verme olaylarının karakterize ettiği, bunalımın toplumsal ve ekonomik temellerdeki etkilerinin artacağı bir dönem söz konusudur.

AKP‘yi iktidara taşıyan yerli büyük sermaye ve uluslararası sermayenin, kendi çıkarlarını esas alan uygulamaların yol açtığı adaletsizlikler bugün daha net bir biçimde gözler önüne serilmiştir.

Dünyada kriz ile birlikte sosyal adaletçi programlara dair inanç ve yönelim artarken, emekten yana iktidarlar özellikle Latin Amerika‘da yaygınlaşmaktadır. Türkiye dahil 27 ülkede yapılan bir araştırmaya göre serbest piyasa ekonomisine duyulan güven % 10‘a inmiş durumdadır.

Ancak ülkemizde yeni hak gaspları, zamlar, vergi artışları ve özelleştirmeler devam ediyor. Krizi yaratan ana odaklardan biri olan IMF ile zımni anlaşmalar temelinde dar gelirlilerin boğazına yeni düğümler atılıyor.

Bu çerçevede belirlenen 2010 bütçesi, büyük bölümü borç ve faiz ödemelerinden oluşan yapısıyla kamu ve halkımızın gereksinimlerini karşılamaktan çok uzaktır. Personel giderleri dâhil sağlık harcamalarına ayrılan pay % 4,82, eğitim harcamalarına ayrılan pay ise % 9,47 iken, faiz ödemelerine ayrılan pay % 24,8 dir.

Sevgili Arkadaşlar,

Dünyanın farklı yerlerinde, krizden çıkış için kamusal desteklere doğru bir yönelme varken, AKP iktidarının özelleştirmeler yoluyla serbestleştirmeyi devam ettirecek,  tarımın yıkımını yeni özelleştirme hamlesiyle birleştirerek, Şeker Fabrikaları ve Ziraat Bankasının özelleştirilmesiyle sürdürecektir.

Siyasal iktidar aslında bütün bu nedenlerle, TMMOB ve diğer meslek örgütlerini, emeğiyle geçinen tüm kesimleri, kamu çalışanlarını, küçük ve orta boy sanayiciyi karşısına almaktadır.

Gerçekten de ekonomi politikalarına dair bizim savunduğumuz doğrularla, sanayimizin ve toplumun gereksinimleriyle, neoliberalizmin azgın piyasa sömürüsü arasında ciddi bir uçurum bulunmaktadır. İktidarın ülkemize, toplumsal çıkarlarımıza, kaynaklarımıza, mühendisine, doktoruna, emekçisi ve emeklisine yüzünü dönmeye hiç niyeti yoktur.

Dışa bağımlı, İMF patentli ekonomi ve sanayi politikalarının biriktirdiği olumsuzluklar, özellikle 2001 krizi ve içinde bulunduğumuz büyük krizde iyice yüzeye çıkmış, ülkemizin dünya ölçeğindeki krizden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında gelmesine neden olmuştur.

Krizle birlikte birçok işyeri kapanmış, sadece bir yıl içerisinde bir buçuk milyon kişi işsiz kalmıştır. Sadece sanayide işten çıkarılanların sayısı 750 bini bulmuş, toplam sanayi istihdamının % 18‘ine ulaşmıştır.

Sanayide son bir yıllık üretim daralması % 20‘yi bulmaktadır. Bazı alt sektörlerde küçülme oranı % 40-45 seviyesindedir.

Fason üretime dayalı, ithalatla büyüyen ihracat modeli can çekişmektedir. 

Bu uzun dönemli ekonomik sosyal bunalım döneminde, kalkınmadan, emekten, hakça paylaşımdan, istihdam ve çalışanlardan yana bir ekonomik programın oluşturulması ve bu alternatifin toplumumuz tarafından desteklenmesi oldukça önemlidir.

Bu noktada özelleştirmelerin acı sonuçlarına, işsizlik, yoksulluk ve düşük ücretlere karşı TEKEL işçilerinin sürdürdüğü ve toplumda büyük destek bulan direniş bu açıdan umutlarımızı artırmaktadır.

Değerli Arkadaşlar,

Ülkemiz, iç siyaset açısından da aşırı sorunlu bir görünüm arz etmeye devam etmektedir.

İç siyasette ağırlığını hissettiren düzen içi kutuplaşmalar ABD eksenli AKP politikalarının galibiyetiyle sonuçlanmış durumdadır. Egemen siyaset içerisinde yaşanan iktidar kavgası, ABD politikaları güzergâhında gerçekte bir uzlaşma ile nihayetlenmiş ve AKP düzen içi tüm eğilimleri absorbe etmiş durumdadır.

Emperyalizm AKP eliyle ülkeyi daha fazla kontrol altına almaya çalışmaktadır. Bu çabanın siyasi, sosyal yaşamdaki tezahürlerine hemen her gün tanık olabiliyoruz.

AKP, ülkeyi yukarıdan aşağıya bürokratik dönüşümler, aşağıdan yukarıya da cemaat-tarikat ağlarıyla kuşatmanın gayretindedir. Siyasi iktidar, Türkiye‘yi "demokratikleştirmek, özgürleştirmek" şöyle dursun, her geçen gün biraz daha gericileştirmektedir.

Kürt sorununda beklentiler uyandıran sözde açılım süreci de gerçekte Kürt yurttaşlarımızın taleplerinin istismarına ve ABD‘nin bölge politikalarına bağımlı olarak ele alınmaktadır.

Konuyu ABD‘den yüksek talepler geldiğinde hatırlayan, daha üç beş ay Önce "ya sev ya terk et" diyen, gerçek bir eşitlik ve özgürlük ufkundan yoksun yaklaşımların toplumumuzun bu yarasına merhem olamayacağı açıktır

İşsiz, aşsız, ekmeksiz, sanayisiz ve adaletsiz bir ortamda, sadece Kürtçenin yaygınlaşmasıyla "karın doyurun", idare edin, demektedirler.

Bu süreçte muhalefetin de kışkırtmasıyla, milliyetçi kalkışmaların zemini kuvvetlenmekte, karşılıklı olarak milliyetçi eğilimler güçlenmektedir. Ülkemiz çift yönlü bir milliyetçi kutuplaşmaya sürüklenmektedir.

Oysaki sorunun çözümü, sanayileşme, kalkınma, demokratikleşme, eşitlik, özgürlük ve barışı bir bütün içerisinde ele alan toplumcu ve insan odaklı programlardan ve bu doğrultuda birlikte mücadele etmekten geçmektedir.

Bu konuda yalnızca halka ve tarihe karşı sorumlu olan bağımsız bir iradenin geliştirilmesi sahici bir gereksinim olarak kendini duyurmaktadır. Bizim yerimiz, yanımız, safımız burası olmalıdır.

Sevgili Arkadaşlar,

Emperyalizmin AKP eliyle sürdürdüğü bugünkü düzenin dışında kalanlar, kapitalizmin sömürü, yağma ve talan düzenini reddedenler, ilerlemeden, aydınlanmadan yana olan kesimler Oda-Şube örgütlülüğümüzün mihenk taşı olmalıdır, olmaya devam etmelidir. Önümüzdeki dönemde duracağımız alan burası olmalıdır.

Düzen içi saflaşmalarda taraf olmayan, iktidar mücadelelerine yedeklenmeyen, bağımsız tutum ile örgütsel varlık ve ilkelerimizi koruyan sağduyulu duruşumuzu tam bir uyum içinde sürdürmek, bundan sonra da temel tavrımız olmalıdır. Şubemizin-Odamızın, kendisini belli güç merkezlerine kanıtlamasına ihtiyaç yoktur.

Aradan geçen zaman, tam da iddia ettiğimiz gibi hem kirli milliyetçi, darbeci ilişkilerin hem de Ergenekon operasyonunu yaptıran ABD güdümlü liberal-muhafazakâr dalganın, özünde sahte "demokrat"lığının yanında yer almama tavrımızın doğruluğunu kanıtlamıştır.

Yaşanan süreç bizi haklı çıkarmıştır. Oda-Şube ve TMMOB örgütlülüğünde yarattığımız gelenek, bu bağımsız, ihtiyatlı ve sağduyulu duruştan kaynaklanmıştır. Bu gerçeği hepimizin açık yüreklilikle paylaşmasını diliyorum

Değerli Arkadaşlar,

İçine girdiğimiz süreçte ülkemiz ve mesleğimize karşı yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi ve TMMOB içindeki pozitif katkı ve konumumuzun sürdürülmesi; Odamızın ulaştığı düzeyin korunması, Oda örgütlülüğümüzün yapay ayrımlar üzerinden tanımlanmasını değil, mesleki, sosyal sorumluluklarımız bağlamında ve birlik içinde davranmamızı gerektirmektedir.

Şubemizi kurda, kuşa gerici çevrelere, çıkar gruplarına teslim etmemek için Odamıza ve Odamızın emekten, meslekten ve halktan yana demokrat duruşuna her zamankinden daha fazla sahip çıkmalıyız.

Sevgili Arkadaşlar,

Tüm çalışmalarımızda elimiz ayağımız olan, bizi eleştiri ve görüşleriyle olumlu anlamda yönlendiren başta şube müdürümüz, teknik görevlilerimiz ve tüm şube çalışanlarımıza, gece, gündüz tatil demeden gösterdikleri özverili çalışmadan dolayı 19. Dönem Şube Yönetim Kurulu olarak teşekkür ediyoruz.

Temsilcilik Yürütme Kurullarımıza ve başkanlarına, İşyeri temsilcilerimize, Şube komisyonlarında, Kongre sempozyum düzenleme ve yürütme kurullarında görev alan tüm üyelerimize, Şube Danışma Kurulumuza ve Şube çalışmalarına koydukları katkılarından dolayı tüm örgütlü üyelerimize, 19. Dönem Şube Yönetim Kurulu olarak teşekkür ediyoruz.

Değerli Meslektaşlar,

19. Dönem Yönetim Kurulu Üyeleri olarak bizler, kendimizi bir ucu 35 yıl öncesine dayanan uzun bir zincirin son halkası olarak görüyoruz. Şubemizin geçmişinde çalışmalara katkı koyan her üyemiz şunu bilmelidir; Bugün yapılan her çalışma sizlerin geçmişte yaptığınız çalışmaların üzerinde yükselmektedir.

Ortaya konulan çalışma ortak eserimizdir.  "Üreterek büyüyen, paylaşarak gelişen, sanayileşmiş, demokratik bir ülkede refah içinde ve bir arada yaşama mücadelesinde" "Birlikte Üretme, Karar Süreçlerinde Yer Alma Ve Birlikte Yönetme" anlayışı ile Şubemizde geliştirmeye çalıştığımız, katılımcı, demokratik bir işleyişin ürünüdür.

MMO Adana Şubesi 20. Dönem Genel Kurulu, mesleğimizi uygulayarak bilimi ve teknolojiyi halkımızın hizmetine sunmak ve emeğimizin karşılığında insanca bir yaşam düzeyine kavuşmak isteyen biz makina ve endüstri mühendislerinin, sorunlarımızın üstesinden gelmek için ihtiyaç duyduğumuz umut ve inanç ortamının yaratılmasına, örgütlülüğümüzün gelişmesine ve güçlenmesine, katkıda bulunacaktır.

Bu bilinçle, inançla ve umutla hepinizi sevgi, saygı ve dostlukla kucaklıyor, genel kurulumuzun başarılı geçmesini diliyorum.

TMMOB MMO Adana Şube

19. Dönem Yönetim Kurulu