İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ MEVZUATI YENİDEN DÜZENLENMELİDİR!

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü nedeniyle Oda Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener yazılı bir basın açıklaması yaptı.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatı Yeniden Düzenlenmelidir!

28 Nisan Dünya İşçi Sağlığı ve Güvenliği Günü; 4-10 Mayıs tarihleri de İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’dır.

Ülkemizdeki işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSG) mevzuatının çok sorunlu oluşu, mevzuatın yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu noktada iş kazaları sonucu toplu ölümlerin artması üzerine 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ciddi çözümler getirmediğini belirtmek isteriz. Yasa tasarısı ilk gündeme geldiğinde ve daha sonra yasa üzerinde değişiklikler yapılması sırasında iş kazaları ve meslek hastalıklarının bu yasa ve mevzuat ile önlenemeyeceğini hep söyledik. Yasa ile birlikte iş güvenliği uzmanlığı, işyeri hekimliği ve diğer sağlık personeline ilişkin yönetmelikler defalarca değiştirildi ve kazalar ile iş cinayetleri hâlâ artmaktadır. Bu mevzuat ile işverenlerin önlem alma yükümlülüğü ve devletin denetim görevi azaltılarak sorumluluk iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve çalışanlara yüklenmiştir. İSG ile ilgili ulusal politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetime ilişkin kararlar bugüne kadar diğer sosyal tarafların görüşleri önemsenmeden tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından alınmıştır. Bütün mevzuat düzenlemeleri işverenlerin çıkarları doğrultusundadır. Bu gerçekliklerden hareketle İSG alanına yönelik önerilerimizi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

  • “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi” bileşenleri, iktidar ve işveren ağırlıklı bir yapıdan çıkarılmalı; sendikalar, üniversiteler, TMMOB, TTB ağırlıklı hale getirilmeli ve kararları tavsiye değil bağlayıcı olmalıdır.

  • İş Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve ilgili mevzuat esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getirdiği, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budadığı için iptal edilerek denetim mekanizmalarıyla birlikte yeniden düzenlenmeli; bütün tarafların katılımı ile ekseni insan olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır.

  • Yapılacak tüm düzenlemelerde asıl sorumluluğun işverende olduğu hususu yer almalıdır.

  • Çocuk işçiliğin önüne geçilmeli, çocuklar örgün eğitime yönlendirilmelidir.

  • Kadınlara ve kadın emeğine yönelik tüm olumsuz uygulamalar kaldırılmalı; istihdam eşitsizlikleri giderilmeli, eşit işe eşit ücret uygulanmalıdır.

  • Önceki mevzuatlarda bulunan ”işyeri kurma izni” ve “işletme belgesi” alınması zorunluluğu yeniden getirilmelidir.

  • İSİG ile ilgili düzenlemeler ve uygulamalar, sektör, çalışan sayısı vb. hiçbir ayrım olmaksızın bütün işyerlerini ve tüm çalışanları kapsamalıdır. Kamu kuruluşlarında ve 50’nin altında çalışanın olduğu az tehlikeli işyerlerinde, uzman ve hekim çalıştırılması uygulaması, 2020 yılı beklenmeden hemen başlatılmalıdır.

  • Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıt dışı çalışma yasaklanmalı; sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalı, çalışanların sosyal ve ekonomik koşulları iyileştirilmelidir.

  • İş kazalarının büyük çoğunluğunun küçük ölçekli işyerlerinde olduğu gözetilerek İSİG Kurulu oluşturma zorunluluğu en az 30 çalışanın bulunduğu işyerlerini de kapsamalı, bu sayı kademeli olarak daha da aşağıya çekilmelidir. İş ve işyerlerinin bir bütün olduğu gerçeğinden hareketle, alt işveren bulunan işyerlerinde tek bir İSİG Kurulu olmalıdır. Kurul oluşturulması ve karar mekanizmaları demokratikleştirilmelidir. Çalışan temsilcilerinin iş güvenceleri sendika temsilciliği ile eş düzeye getirilmelidir.

  • İşyerlerinde İSG’nin sağlanması bir ekip işidir. Bu ekipte hekimler, mühendisler, teknik personel, sağlık personeli ve iş hijyenisti, ergonomist, psikolog vb. personel yer almalıdır. İş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve İSİG konularında görev yapan tüm personelin mesleki bağımsızlık, çalışma süreleri, yıllık izinleri, kişisel gelişim eğitimleri vb. hususlar yeniden düzenlenmelidir.

  • Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki, 100’den fazla çalışanın bulunduğu sanayi işletmelerinde “tam zamanlı” iş güvenliği mühendisi çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir. 10’dan az çalışanın bulunduğu işyerlerinde İSİG hizmet bedelinin karşılanmasında SGK prim kaynakları kullanılmamalı bütçede bu kalem için ayrı bir kaynak tahsis edilmelidir.

  • Lisans sonrası İSG eğitimlerinin üniversiteler, TMMOB’ye bağlı ilgili meslek odaları ve TTB tarafından verilmesi, sertifikalandırılması ve böylelikle çağdaş bilimsel-mesleki yaklaşımların egemen olması sağlanmalıdır.

  • İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının yaptıkları tespitler, saptadıkları gereklilik ve öneriler yerine getirilmeden iş kazası ve meslek hastalıklarından sorumlu tutulmaları ve belgelerinin askıya alınması adaletsiz bir uygulamadır. İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıkları ve iş güvenceleri korunmalıdır. Bakanlık kamusal denetim yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

  • Uzman ve hekim tarafından “tespit ve öneri defteri”ne yazılan hususların, İSİG KATİP sistemine girişinin yapılmasını sağlayacak altyapı oluşturulmalı; girilen bilgiler Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından anında izlenmelidir.

  • Ülkemizde son dönemlerde yaşanan iş kazaları göstermektedir ki AÇSHB ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere birçok bakanlığın kazaların meydana gelmesinde kusurları bulunmaktadır. Bu nedenle iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda kusuru bulunan kamu görevlilerinin yargılanmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

  • Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının asli görevlerinin yanında aynı kurum içinde veya diğer kurum/kuruluşlarda görevlendirilmeleri uzmanlığın belirli bir yetkinlikle uygulanmasını engelleyicidir; İşyeri Hekimleri ve İş Güvenliği Uzmanlarına başka işler verilmemelidir.

  • Tüm çalışanlara hak ve sorumlulukları ile İSİG konusunda sürekli eğitim verilmeli, bu eğitimler, işverenlerin süre ve içeriğe müdahaleleri önlenecek şekilde yapılmalı ve eğitimler ilgili meslek örgütleri tarafından verilmelidir.

  • Eğitim-öğretim müfredatı, temel eğitimden başlanarak, İSİG konusunu da içerecek şekilde yeniden düzenlenmeli, bütün okullarda İSİG eğitimi yapılmalıdır. Üniversitelerde İSİG alanında yaygın olarak uygulanan yüksek lisans ve doktora programları sertifika yükseltme aracı olmaktan çıkarılıp akademik bilimsel bir konu olarak görülmelidir.

  • İSİG duyarlılığı ve bilincinin oluşması için güvenlik kültürü, aile kültürü, toplumsal işçi sağlığı ve iş güvenliği kültürü birlikte oluşturulmalı ve özendirilmelidir.

  • SGK tarafından yayımlanan İş Kazası ve Meslek Hastalıkları İstatistikleri gerçekleri yansıtmaktan uzaktır. İşyerlerinde kaza ve meslek hastalıklarına ait bilgiler mutlaka bir veri tabanında toplanmalı; bu bilgilerden ölçme ve değerlendirme amaçlı olarak da yararlanılmalıdır.

  • Bakanlık, SGK tarafından yapılan incelemeler sonrası hazırlanan iş kazaları ve meslek hastalıkları inceleme raporlarına dair kamuoyu ile sadece sayıları değil kaza ve hastalıkların kök nedenlerine inilebilecek detaylı analizler de paylaşmalıdır.

  • Meslek hastalıkları sadece aktif sigortalılara yönelik tazminat konusu olarak ele alınmamalı, öncelik önlemeye verilmeli, meslek hastalıklarının tespiti, tedavisi ve tazmini yönündeki tüm sorunlar çözülmeli, bu yöndeki yasal ve idari engeller kaldırılmalıdır.

Yunus Yener

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı

Yayına Giriş Tarihi

2019-04-27 04:45:00