4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ İLE "DİNDAR VE KİNDAR NESİL" YETİŞTİRME GAYESİ HIZLA GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

 4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ İLE "DİNDAR VE KİNDAR NESİL" YETİŞTİRME GAYESİ HIZLA GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

Mecliste ve kamuoyunda ciddi tartışmalara sebep olan 4+4+4 eğitim yasa teklifi; eğitimcilerin, pedagogların, uzmanların ve sendikaların karşı çıkmasına rağmen tartışmalar dikkate alınmaksızın meclisten geçirildi. Bir an önce yürürlüğe konulmak istenilen eğitim sistemindeki bu değişiklik 11 Nisan 2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Hiçbir altyapısı hazırlanmayan bu sisteme ilişkin, Milli Eğitim Bakanlığı`nın (MEB) genelgeleri, yönetmelik değişiklikleri, haftalık ders saati çizelgeleri dışında somut bir veri bulunmamaktadır.

4+4+4 eğitim sistemi ile öğrencilerin mesleki eğitime yönlendirilmek istendiği söylense de, uygulamada sadece İmam Hatip Liselerinin orta kısımları açılmış, diğer Meslek Okullarının orta  kısımları açılmamıştır. Bu yasayla hükümet, toplumsal bir ihtiyaçtan ya da talepten bağımsız olarak, tümüyle kendi politik ihtiyaçları doğrultusunda İmam Hatipleri artırarak "dindar nesil" yetiştirme gayesini hızla gerçeğe dönüştürmektedir. Bu yasa eğitim alanında yenilik çabasından çok iktidarın toplumu kendi ideolojisine mahkum etme çabasıdır.

Sadece milletvekillerinin oyları ile çoğunluk sağlanarak yasalaşmış olması, 60-66 aylık çocukların okula başlatılması için yeterli olamaz. Bilimsel verilere dayandırılması, çocukların eğitimine ve gelişimine zarar vermediğinin kanıtlanması ve toplumun taleplerinin dikkate alınması zorunludur.5 yaş çocuklarının öz bakım becerileri yeterince gelişmemiştir. 5 yaş çocuğu zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak ilkokula hazır değildir. Bilimsel bir gerçek varsa o da, çocuğun 72 aydan önce gerekli sosyal, bilişsel, duygusal dil ve motor becerilerinin tamamlamadığıdır. Ayrıca mevcut sınıf öğretmenlerinin 5 yaş çocukları için pedagojik formasyonlarının yeterli olmadığı bir gerçektir. 60-72 ay arası çocukların eğitimi okul öncesi öğretmenlerinin alanına girmektedir. Bu nedenle öğretmen performansları daha da düşecek, kaliteli eğitim yönünden değerlendirme yapılamayacaktır.

Bu sene birinci sınıflarda 60-72 ay arası yani 5,6 ve 7 yaş grubu öğrenciler bir arada eğitim görecektir. Aralarında 1,5-2 yaş farkı olan dolayısı ile sosyal ve fiziksel yetenekleri de birbirinden farklı gelişen öğrencilerin zorunlu olarak kalabalık sınıflarda eğitim görmeleri başarı düzeylerini olumsuz etkileyecektir. 5-6 yaş grubu öğrenciler daha okula başlarken başarısızlık duygusuna mahkum edileceklerdir. Bu yaş grubundaki öğrencilerin bir arada 60-70 kişilik sınıflarda eğitim görmesinin uygun olmadığı bilinmesine rağmen bu konuda gerekli önlemler alınmamıştır.

Yeni eğitim sisteminin beraberinde getirdiği diğer belli başlı olumsuzlukları sıralayacak olursak;

-    Okulların büyük bölümünde fiziki yapı ve donanım sorunu yaşanmaktadır. Okullarda 5 ve 6 yaş grubu çocukların boylarına uygun sıra, sandalye, tuvalet ve lavabo bulunmamaktadır. Okulların giriş çıkışları, merdiven basamaklarının yüksekliği bu yaş grubundaki çocuklar için uygun değildir. Bu durum çocuklar için ciddi tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Son yıllarda okullarda yaşanan kazalar bu endişelerimizi arttırmaktadır. Alt yapı olmadan gelen sistem maalesef çocuklara – özellikle de yaşı küçük olanlara- sürekli başarısızsın, beceriksizsin, küçüksün, yapamazsın hissi verecektir.

• Seçmeli derslerin seçimi sırasında veliler öğretmen yokluğu gibi nedenlerle Kuran-ı Kerim, Hz. Muhammed`in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler derslerini seçmeye zorlanmaktadır. Din dersi üzerinden bugüne kadar uygulanan ayrımcı uygulamaları önümüzdeki süreçte daha fazla yaşamamız mümkündür.

• Yeni düzenlemede "bireylerin hak ve taleplerine sınırlama değil, aksine seçme hakkı sağlayarak bireylere ilgi, istek ve yeteneklerine uygun bir eğitim alma imkânı tanıdığı" iddia edilmiştir. Ancak AİHM ve Danıştay`ın kararlarına rağmen zorunlu din dersi uygulamalarına devam edilmesi seçme hakkı ile çelişmektedir.

Tüm uyarılara rağmen Milli Eğitim Bakanlığı geri adım atmamaktadır ve bu sene itibariyle yüz binlerce çocuk 4+4+4 eğitim sistemiyle kobay olarak kullanılacaktır. Toplumun farklı kesimleri ve mozaiğini bir arada tutacak bir anlayışla politikalar belirlemesi gereken hükümet, dini inançları kullanarak toplumu ayrıştırmaktadır.  Bireyin her türlü dini eğitim almak istemesi temel hakkıdır, devlet eliyle değil özel eğitim kanalları aracılığıyla bu talep karşılanmalıdır.

Türkiye`de okullar, iktidarın dünya görüşünün yeniden üretildiği, ideolojik bir merkez olarak düzenlenmektedir. İlkokulla başlayan bu tutum üniversite ile devam edecektir. 4+4+4 Eğitim Sistemi ile toplumsal yapı, iktidarın siyasal ideolojik hedefleri doğrultusunda yeniden biçimlendirilmek istenmektedir.

Eğitim tüm dünyada evrensel bir insan hakkıdır. Bu nedenle devletin herkese eşit, bilimsel ve nitelikli eğitimi parasız olarak sunması gerekmektedir. MMO Adana Şube Kadın Komisyonu olarak bireyin özgürlüğünün yanısıra halkın birlikte güvenli yaşama hakkının korunduğu, laik, adaletli ve eşitlikten yana bir toplum için her alanda halkımızın yanında olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.  Hükümeti, 4+4+4 eğitim sistemi dahil kendi ideolojisine uygun toplum geliştirme projesine karşı tepkilerimize ve toplumun her kesiminden gelen tepkilere kulak vermeye çağırıyoruz.

                                                                                           MMO Kadın Komisyonu